blank
Ramazan Akca tarafından
11 Mayıs, 2023 12:10 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Girişimci kadın yöresel ve coğrafi işaretli ürünlerle taleplere yetişemiyor

Kastamonu'da çalıştığı iş yerinden ayrılarak kendi işini kuran girişimci Elif Avanoğlu, yöresel ve coğrafi işaretli ürünlerine gelen taleplere yetişemez hale geldi. Kastamonu'da yaşayan 45 yaşındaki Elif Avanoğlu, çalıştığı iş yerinden ayrılarak kendi işini kurmaya karar verdi. Avanoğlu, yetiştirdiği bitkilerden ürettiği coğrafi işaretli ürünleri sosyal medya üzerinden satmaya başladı. Ürünlere her geçen gün talebin artması üzerine Kastamonu il merkezinde bulunan Münire Medresesi El Sanatları Çarşısı'nda kendi iş yerini açan Avanoğlu, ürettiği siyez, tarhana gibi doğal ve Kastamonu'ya özgü yöresel ürünleri paketleyerek müşterilerine ulaştırıyor. Kendi markasını kuran Avanoğlu'nun ürettiği ürünler yoğun ilgi görüyor. “Kastamonu yöresi dışında hiçbir ürünü kullanmıyorum” Sattığı ürünlerin tamamen doğal olduğunu söyleyen Avanoğlu, “Kastamonu il merkezinde küçük bir dükkanım var. Burada Kastamonu'nun doğal ürünlerini satıyorum. Mümkün olduğu kadar kendi ürettiğim ürünleri satıyorum. Daha önce bazı yerlerde çalıştım ama daha sonra ‘kendi işimi yapmalıyım' dedim. Siyez de gündeme gelince bizde tarlalarımıza siyez ektik. Bunları doğal yöntemlerle bulgur ve un haline getirip, ilk önce evde satmaya başladım. İnternet sitesinden müşterilere ulaşmaya başlayıp, belli bir müşteri kitlesine gelince kendi iş yerim olsun istedim. Burada medresenin içinde bir dükkan nasip oldu. Hem dükkanı açınca daha çok çeşit üretmeye başladım. Kastamonu'ya özgü doğal yöntemlerle siyez, tarhana gibi ürünler yapıyorum. Tüm coğrafi tescilli ürünleri satıyorum. Kastamonu yöresi dışında hiçbir ürünü kullanmıyorum” dedi. Avanoğlu'nun dükkanından alışveriş yapan Şura Eyri, “İstanbul'dan geliyorum. Kastamonu'ya bu medreseye girdiğimde mutlaka uğradığım dükkanlardan bir tanesi burası oluyor. Beslenmeme dikkat ediyorum. Bundan dolayı burasının siyez ürünlerini çok beğeniyorum, doğal ürünleri bulabiliyorum. İstanbul'da böyle organik ürünler bulmak biraz zor” diye konuştu.(İHA)
Kimdir O?
blank
Tugay Kaban tarafından
24 Aralık, 2024 11:28 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Kimdir O?

        Shakespeare’in zihninde dünya bir sahneydi. Dört yaşındaki oğlum için dünya nedir, merak ediyorum. Pynchon’ın son romanı Bleeding Edge’in ışığından baktığımızda ise dünya bir ekran. Mevzuu buradan Black Mirror’a kadar uzatabilir ve böylece hem karmaşıkmış gibi görünen hem de hacimli bir yazı ortaya koyabilirim fakat bunu başaramamaktan da korkmuyor değilim. O yüzden tasarladığım şekilde devam etmeye çalışacağım.

Sanatkârların düğümlerle doğduğu konusunda sizler de biraz düşünürseniz hemfikir olabiliriz. Ve tabii feylesofların düğümlerle doğmadıklarını da söylememiz gerekir, tıpkı gassallar gibi. Fakat elbette feylesofları bu konuda gassallardan ayıran en önemli noktayı da dillendirmeliyiz. Feylesoflar sanatkârlar gibi düğümlerle doğmazlar lâkin yaşarken düğümlerle bezerler kendilerini. Sanatkârlar düğümlerinden kurtulmak adına icra ederler, feylesoflar düğümlerden haz alırlar. Bir heykeltıraş için dünya yontulmamış bir kayanın yüzü olabilir, bir ressam için ne olacağını düşünmek zor olmasa gerek, fakat bir feylesof için cevap vermek kolay olmayacaktır.

            Her şey zıddıyla kâimdir. Peki, neredeyse bütün sanatkârların her vakit bekledikleri, kimi zaman bir kadın yüzünden, kimi zaman bir dalın kırılışıyla ortaya saçılan, o ilham denilen şeyi kâim kılan nedir? Bunun cevabını arayan bir yazı değil bu, bu sebeple düşünerek vardığım sonucu hemen söyleyeceğim. Sanatkârın kendisi. İlham denilen şeyin asıl engelleyicisi, onun kendi dışındaki diğer bütün özelliklerini barındırandır sanatkâr. Yoksa nasıl ulaşabilirdi ona?

            Peki, bir feylesof için dünya denilen şeyin, ilham denilen o şey olduğunu düşürsek, ortaya ne gibi bir şey çıkacaktır. İçler dışlar çarpımı yapmak gerekir mi? Elbette. Fakat bunu da bu yazı içerisinde yapmayacağım.

            O son megabaytı harcadığımızda, o son sözü mırıldandığımızda ve o son şarkı da tamamlandığında, geriye, geride kalamayacak olan o hiç kimse için hiçbir şey ifade etmeyecek -tabii bütün ifadesizliklerle- şimdiden çevrelenmiş, kapanmış ve herkes için yeniden ve yeniden ve belki de sürekli bambaşka şeylere bürünen bu dünyada, kimdir o ki ‘insan’ denen, o hiçbir şey anlamazmış gibi duran, durduğunda bile bir yıkımı başlatabilecek olana bir şeyler anlatabilsin?

            O’nu arıyor gibi hissetmenin ötesindeyim çoğu zaman. Kalabalıkların uğultusuyla birçok defa geri çağrılıyor olsam da. Ondan insanlara anlatmayı öğrenmek için değil, ondan dinleyince, yapabileceğinin neticesi olabilmek için. Benim için dünya nedir? Ve o kimdir? Roman cevap verebilir mi? Vermese de… Bana roman düşündürttü bunları.

Tugay Kaban

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.