Karabük Postası tarafından
08 Haziran, 2022 14:20 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Altınöz, Aygün’ün İddialarına Cevap Verdi

İYİ Parti İl Başkanı Ali Çetin Aygün'ün Kardemir Yönetim Kurulu toplantısında Yönetim Kurulu Başkanı Alparslan Bayraktar'ın  sendika yöneticilerinin İYİ Partili olduğu gerekçesi ile kademe ilerlemelerinin verilmeyeceği şeklinde açıklamasına cevap veren AK Parti İl Başkanı İsmail Altınöz, bu iddiaların asılsız olduğunu belirten bir açıklama yaparak, Aygün'ü Şube Yönetimi ve işçiler üzerinden siyaset devşirmeye çalışmakla suçladı. AK Parti İl Başkanı İsmail Altınöz, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "İYİ Partinin atanmış İl Başkanı Ali Çetin Aygün’ün basına göndermiş olduğu açıklamada hem partimizi, KARDEMİR’i ve sendikayı töhmet altında bırakan açıklaması karşısında o toplantıda olan birisi olarak açıklama yapma zarureti hasıl olmuş bulunmaktadır. KARDEMİR A.Ş.’nin dün yönetim kurulu toplantısı vardı ve toplantı sonrası bizde Milletvekillerimiz,Valimizle birlikte Kardemir’den kent meydanına yapılan millet bahçesi,Yenişehir’de yapılan restorasyon çalışmaları, çevre yatırımları, vb. konularda Sayın Alparslan Bayraktarla verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Yapılan görüşmede sendikadaki arkadaşların kadem ilerlemesiyle ilgili taleplerini ilettik bu konuda çalışmaların devam ettiği ifade edildi. Dünkü toplantıda İyi parti veya siyasi hiçbir konu gündeme gelmemişken hem bizi hem yönetimi hem de Sendika şubesindeki arkadaşları zan altında bırakan bu açıklamayı yeni atanmış İl Başkanına yakıştıramadığımızı ifade etmek istiyorum.KARDEMİR yönetim Kurulu Başkanı Alparslan Bayraktar şimdiye kadar başarılı bir yönetim sergilemektedir. İYİParti İl Başkanı dünde yapmış olduğu farklı bir açıklamada partimize ve liderimize Cumhurbaşkanımıza yönelik ağır ithamlarda bulunmuştur. Atanmış İl Başkanı belki epeydir kamuoyundan uzak olduğundan takip etmemiştir. KARDEMİR yönetimi işçi alımlarını Karabük’te ikamet eden kardeşlerimizden noter kurası ile almıştır.İşçi alımından diğer hususlara kadar şeffaf bir yönetim tarzı benimseyen Alparslan Bayraktar Başkanımıza yapılan bu iftirayı esefle kınıyorum.Sendika şube yönetimindeki arkadaşlardan AK Parti yönetiminde olan ve AK Parti üyesi olan arkadaşlarımız çoğunlukta iken şube yönetimi ve işçi kardeşlerimiz üzerinden siyaset devşirmeye çalışmasını doğru bulmadığımızı ifade ediyoruz. Konuşmalarında demokrasi havarisi kesilen ama çift listeli kongrede seçilen İl Başkanı Erol Serin’i görevden aldırıp onun yerine atanmış olan atanmış İl Başkanı partisindeki devir teslim törenine dahi gitmemiş siyasi nezaketsizlik örneği sergilemiştir. Basına verdiği ilk demeçte 21 yıldır girdiği tüm seçimleri kazanan AK Parti Genel Başkanı Cumhurbaşkanımızı tek adamlıkla suçlamış, İMF’yi bu ülkeden defeden AK Parti’yi Osmanlının son dönemindeki Düyûn-ı Umûmiye’ye benzer uygulamalar getirmekle suçlamıştır. Partimizi ve kurumları gerçek olmayan ve DOĞRU İSE deyip yapılan karalama amaçlı açıklamaları yanlış bulduğumuzu ifade eder, aynı şehirde yaşadığımızı teyide muhtaç dedikodularla siyaset yapmanın yanlış olduğunu ifade ederek kamuoyuna bildiririz." (Nurettin Acar)

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Fikret Gökçe tarafından
25 Haziran, 2025 13:21 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

NAZIM HİKMET BUGÜNLERDE KORE’DE TUTSAK ASKERLERİMİZLEYDİ…

Bugün, tam 75 yıl önce Kore Savaşı başlamış, Birleşmiş Milletlerin ve ABD'nin çağrısına uyan, bir aylık iktidar Demokrat Parti TBMM kararı alınmadan Başbakan Adnan MENDERES'in talimatıyla Kore'ye bir Tugay göndermişti.

25 Haziran 1953'te yapılan "Ateş Kes" ilanına kadar gönderdiğimiz 4 tugayımızın 741 şehidi Kore topraklarında yatıyor. Bunların 462'sinin bulunduğu Pusan Şehitliği'ni Mayıs 2008'de ziyaret ettiğimde şehitlik direktörüne çelik döküm bir Atatürk maskı hediye etmiştim. Diğer şehitlerimiz Kuzey Kore topraklarında kaldığı için kabirlerinin nerede olduğu bilinmiyordu.

Nazım HİKMET 1952 yılının Haziran ayında, yine bugünlerde İtalyan, Yunan ve Fransızlardan oluşan, Dünya Barış Konseyi denilen bir heyetle Kore'ye gitmiş, esir kamplarını ziyaret etmişti. Yalu Nehri kenarında bulunan 5 no.lu esir kampında siyah-beyaz Amerikalılar, Güney Koreli ve Filipinlilerle birlikte 5 subay, 3 astsubayla 239 Türk tutsak ta bulunuyordu. Nazım onlarla görüştü, çok kötü ve olumsuz koşullara dayanmaya çalışan askerlerimizin son derece disiplinli ve yüksek moralli olduklarını yazdıklarıyla anlattı. Emir-Komuta disiplinine uyarak, hastaları koruyarak, yardımlaşarak ve güreş yaparak zinde kalan askerlerimiz Ateş Kes'ten sonra 5 Ağustos 1953'te serbest kaldıklarında hiç kayıp vermeden yurda dönmüştü. Kampta bulunan 7 bin 245 Amerikalı tutsaktan sadece 2 bin 806' sı kötü koşullara dayanabilmiş, diğerleri hastalık, kurallara uymama ve ölümle sonuçlanan birbirleriyle kavgalar sonucu ölmüşler, 21'i ise Kuzey Kore ordusuna katılmışlardı.

Nazım HİKMET, Kore'ye yaptığı bu ziyaretten çok etkilenmiş ve Adnan MENDERES'e hitaben bir asteğmenin duygularını betimleyen aşağıda yer verdiğim DİYET şiirini 25 Haziran 1959'da yazmıştı.

Bugün, Kore Savaşı'na katılan yaklaşık 21 bin gazimizden 350 kadarı yaşamlarını sürdürüyor. Demokrat Parti'nin Amerikan sevdası ve emperyalizm uğruna feda ettiğimiz şehitlerimizi ve yitirdiğimiz gazilerimizi rahmetle ve saygıyla anarken, hayatta olanlara sağlık ve mutluluklar diliyorum.

DİYET

Gözlerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey,
iki gözünüzle bakarsınız,
iki kurnaz, iki hayın, ve zeytini yağlı iki gözünüzle bakarsınız kürsüden Meclis'e kibirli kibirli ve topraklarına çiftliklerinizin ve çek defterinize.
Ellerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey,
iki elinizle okşarsınız, iki tombul, iki ak, vıcık vıcık terli iki elinizle okşarsınız pomadlı saçlarınızı, dövizlerinizi ve memelerini metreslerinizin.

İki bacağınızın ikisi de yerinde, Adnan Bey, iki bacağınız taşır geniş kalçalarınızı,
iki bacağınızla çıkarsınız huzuruna Eisenhower'in,
ve bütün kaygınız iki bacağınızın arkadan birleştiği yeri halkın tekmesinden korumaktır.

Benim gözlerimin ikisi de yok.
Benim ellerimin ikisi de yok.
Benim bacaklarımın ikisi de yok.
Ben yokum.
Beni, Üniversiteli yedek subayı, Kore'de harcadınız, Adnan Bey.
Elleriniz itti beni ölüme, vıcık vıcık terli, tombul elleriniz.
Gözleriniz şöyle bir baktı arkamdan ve ben al kan içinde ölürken çığlığımı duymamanız için kaçırdı sizi bacaklarınız arabanıza bindirip.
Ama ben peşinizdeyim, Adnan Bey, ölüler otomobilden hızlı gider,
kör gözlerim,
kopuk ellerim,
kesik bacaklarımla peşinizdeyim.
Diyetimi istiyorum, Adnan Bey,
göze göz,
ele el,
bacağa bacak,
diyetimi istiyorum,
alacağım da.

GÖRSEL : 25 Ocak 1951'de bir keşif taarruzu sırasında karşısındaki Çin Kolordusu'nun 1734 askerini süngü hücumuyla etkisiz hale getiren ve savaşın kaderini değiştiren birliğimiz anısına Kumyang Jang-Ni tepesine dikilen 15 m.lik Türk Süngü Anıtı'nda çelenk sunumu. ( Bu zafer sonunda Çin Kolordu'su çekilmiş, birliğimiz biri astsubay 12 şehit vermişti)

blank

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.