24 Kasım 2025
Arapça ve Farsça'nın karışımı olan Osmanlıca da "Akıl" sözcüğünün 36, "Acele" sözcüğünün ise tam 50 karşılığı vardı. Dil biliminin kuralları dışında olan bu yapı dilde birliği önlüyor, halkın yönetenlerle ve aydınlarla anlaşmasına engel oluyordu. Yüzlerce yıl belli sınıfların kullandığı bu dile ait birkaç ifadeyi bugünün karşılıklarıyla aşağıda sunuyorum.

Tedrisat-ı İptidaiye = İlk Öğretim
Müselles = Üçgen
Zu-Erbaat-Ül-Adla = Dörtgen
Silsile-i Cebel = Sıradağlar
Cazibe-i Arziyye = Yer çekimi
Bahr-i Muhit-i Müncemid-i Şimali = Kuzey Buz Denizi
Okuduğu 4 bine yakın kitabın yanı sıra ekteki görselde yer alan Geometri kitabını da yazan Büyük Önderimiz ATATÜRK, bu kitapta teknik terimleri de Türkçeleştirmiş ve 50 kadar yeni Türkçe sözcük türetmişti.
8-9 Ağustos 1928 günü Sarayburnu'nda elinde tebeşirle kara tahta başında yaptığı konuşmasında " Arkadaşlar, güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim güzel, ahenkdar, zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Asırlardan beri, kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılamayan ve anlamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak ve lüzumu anlamak zorundayız. Yeni Türk harfleri çabuk öğrenilecektir" diyordu.
Atatürk yanında bulunanlarla 13 Kasım 1937 günü Sivas Lisesi’nin 9/A sınıfında geometri (Hendese) dersine girdiler ve bir kız öğrenciyi tahtaya kaldırdılar. Öğrenci, tahtaya çizdiği koşut iki çizginin, başka iki koşut çizgisiyle kesişmesinden oluşan açıları Arapça adlarını söylemekte zorluk çekiyor ve yanlışlık yapıyordu. Bu durumdan etkilenen Atatürk, tepkisini: “Bu anlaşılmaz Arapça terimlerle öğrencilere bilgi verilemez. Dersler Türkçe yeni terimlerle anlatılmalıdır.” diyerek tebeşiri eline alıp tahtada zaviye’nin karşılığı olarak açı, dılı’nın karşılığı olarak kenar, müselles’in karşılığı olarak da üçgen gibi Türkçe terimleri kullanarak, bir takım geometri konularını ve bu arada Pisagor (Pythagoras) teoremini anlattı.
Atatürk, bugünün dilimizdeki karşılığı koşut olan muvazi kelimesinin yerine, kullandığı paralel teriminin kökenini açıklarken, Orta Asya’daki Türkler’in, kağnısının iki tekerleğinin bir dingile bağlı olarak duruş biçimine para adını verdiğini anlattı.
Büyük Önderimiz ATATÜRK, boyut, uzay, yüzey, düzey, kesek, kesit, teğet, açı, açıortay, içters açı, dışters açı, eğik, kırık, yatay, düşey, dikey, yöndeş, konum, üçgen, dörtgen, beşgen, köşegen, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, artı, eksi, çarpı gibi daha bir çok sözcüğü türetmiş bir dil bilimci ve gerçek bir öğretmendi.
Son günlerinde ağır hastayken, Cumhuriyetimizin 15 nci yıl kutlamalarına katılamayacağının üzüntüsüyle, kendi meselesi olarak gördüğü Hatay'ı düşünüyor ve Genel Sekreteri Hasan Rıza SOYAK'a fısıltı halinde "Aman dil, aman dil" diyerek bir hafta önce kutlanan Dil Bayramını merak ettiğini anlatmaya çalışıyordu.
Eğer O'nun ilke ve devrimlerine bağlı kalınsaydı bugün 1 milyon öğretmenimiz atama beklemez, kendilerinin ve ailelerinin çaba ve emeklerine üzülmez, okullarında öğrencileriyle birlikte olurlardı. Bu duygu ve düşüncelerle ÖĞRETMENLER GÜNÜ'NÜ KUTLUYOR TÜM ÖĞRETMENLERİMİZİ SAYGIYLA SELAMLIYORUM.
Fikret GÖKÇE
Kıbrıs Gazisi - Mak. Müh.