O GECE, BU GECEYDİ                            
blank
Fikret Gökçe tarafından
27 Ağustos, 2024 11:53 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:10
A+ A-

O GECE, BU GECEYDİ                            

Bu gece Mustafa Kemal Paşa Afyon’un Şuhut ilçesinde Hacıvelilerin iki katlı kerpiç evinde yanındaki Fevzi, İsmet ve Muzaffer Paşalarla taarruzun son ayrıntılarını gözden geçirdikten sonra Muzaffer Paşa’ya 'haritaları topla’ dedi ve oturduğu masadan kalktı. Gece yarısı evden ayrılırken, “ALLAH TÜRK MİLLETİNİ VE ORDUSUNU KORUYACAKTIR. RABBİM YUNANLARIN KAZANDIĞINI GÖSTERME BANA, ONLAR KAZANACAKSA GÖK KUBBE BAŞIMA YIKILSIN, ANAM DUA ET BİZE, DUA ET BİZE ANAM“ diyerek Tanrı’ya yakarıyor ve Kocatepe’ye doğru yola çıkıyordu.   25/26 Ağustos 1922 gecesi cephedeki Yunan ordu komutanı General Trikopis Afyon’da düzenlediği baloda eğleniyordu. Birkaç gün önce bir hainin Türk Ordusunun 30 bin kişilik bir kuvveti Afyon’un güneyine kaydırdığını ve burada yığınak yaptığını bildirmesine karşın bunu pek ciddiye almamış ve sadece bir tümenini bu bölgeye sevk etmişti. Bu sırada Yunan orduları başkomutanı General Georgios Hacı Anesti İzmir’deki karargahında bulunuyor, Türk Ordusunun taarruz edebileceğini düşünmüyordu.   Çünkü; Afyon’un güneyine kaydırılan 30 bin kişilik kuvvet büyük bir gizlilik ve sessizlik içinde geceleri yürütülmüş, gündüz ise, atların ve büyükbaş hayvanların arkalarına bağlanan saman ve ağaç dallarıyla arazide toz çıkaran bir konvoy oluşturularak sanki kuzeye büyük bir intikal yapılıyor görüntüsü verilmişti.   16 Ağustos günü de ordular arası düzenlenen futbol turnuvasının final maçı için ordu komutanları Akşehir’e çağrılmıştı.   Daha önce, 5 Temmuz 1922 günü Dışişleri Bakanı Ali Fethi Bey barış görüşmeleri yapmak üzere Londra ve Paris'e gönderilmiş, böylece Türkler savaş değil barış arzuluyor düşüncesi Avrupa’da yayılmaya çalışılmıştı.   Bütün bunların yanı sıra Mustafa Kemal Paşa’nın ev sahipliğinde 21 Ağustos’ta Ankara’da bulunan yabancı temsilciler ile kordiplomatların katılacağı bir resepsiyon düzenleneceği haberi gazetelerde yayımlanmış, böylece “Türkler eğleniyor” görüntüsü verilmiş, bir gün önce Mustafa Kemal Paşa’nın hastalandığı öne sürülerek bu etkinlik iptal edilmişti.   Bu yanıltma taktikleri başarılı oldu ve Yunan tarafı saldırı olmayacak inancıyla büyük bir rahatlama içine girdi.   Ayrıca İngiliz subaylarından oluşan bir heyet Yunan cephesini gezdikten sonra verdikleri bir raporda ‘Türk ordusu bu cepheyi birkaç ayda çökertirse bir günde çökerttim diyebilir’ yazıyor, bir başka İngiliz kurmay subayı da ‘Türkler Afyon’u asla alamaz’ diyerek düşmana güvence veriyordu.   Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Meclis’te geç kalındığı yönündeki eleştirilere, yapılan baskılara direndi, ordunun lojistik desteği sağlanmadan yapılacak bir harekatın başarılı olamayacağını düşünerek ‘Tekalif-i Milliye Kanununu çıkardı ve halkın desteğini aldıktan sonra gerekli hazırlıkları tamamladı.   Esasen Sakarya Savaşı kazanıldıktan sonra orduda yeni yapılanmaya başlanmış ve önce kolordular teşkil edilmiş 1921 Ekim ayından itibaren de ordular kurulmaya başlanmıştı. Aynı günlerde taarruz için düşünülmeye, komutanların bu yöndeki planları Genelkurmay’da toplanmaya başlanmıştı. Bu planların çoğu bir an önce taarruzun başlaması yönündeydi. Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa’da bunu istiyordu. Fakat Başkomutan bunu kabul etmedi. 16 Haziran 1922 günü taarruz kararını verdi ve 2 Temmuz’da Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’nın taarruzun Afyon’un doğusu ile güneyinden aynı anda başlaması düşüncesini doğru buldu.   17 Ağustos’ta Ankara’dan ayrılarak Akşehir’e gelen Başkomutan 20 Ağustos günü  haritalar üzerinde çalışarak ordu komutanlarıyla son toplantısını yaptı ve taarruz günü olarak 26 Ağustos’u kararlaştırdı.   Akşehir’deki Batı Cephesi Karargahından yanındaki Fevzi, İsmet ve Muzaffer Paşalarla ayrılarak, gündüzleri ağaçlar altına gizlenerek gece yol aldılar ve 24 Ağustos’ta Şuhut’a ulaşarak Hacıvelilerin iki katlı evine yerleştiler. Başkomutan taarruzu nereden idare edeceğini önceden belirlemişti. 200 km. uzunluğu, 20 km. derinliğindeki cepheyi en iyi görebilen ve Şuhut’a 17 km. uzaklıkta bulunan Kocatepe’yi nasıl seçti, nasıl buldu, doğrusu çok merak ediyorum. 25/26 Ağustos gece yarısı evden ayrılan grup ağaçlar ve çalılıklar içinden geçerek yokuşu tırmandı ve sabaha karşı zirveye ulaştı.   Gün ışırken, saat 05.30'da gürlemeye başlayan topçularımızın ateşini beklemeyen Yunan şaşkına uğradı. Top mermileriyle iyice ezilen düşman mevzilerini dürbünle izleyen Fevzi Paşa ‘Haydi Kemal emir ver, başlat şu taarruzu’ diyerek ısrar ediyor fakat Kemal Paşa ‘Bekle Hocam, şimdi değil’ şeklinde yanıt veriyordu. 20 dakika sonra neden beklediği anlaşıldı. Ezilen düşman mevzilerine yerleştirilen patlayıcılar patlamaya başladı. Kemal Paşa eğer hemen hücum emrini verseydi piyadelerimiz bubi tuzağı gibi bu patlayıcılar yüzünden büyük kayıp verecekti. Fevzi Paşa bir kez daha yanılmıştı ve sadece ‘haklıymışsın Kemal’ diyebildi.   SİZ HİÇ DUATEPE'YE VE KOCATEPE'YE ÇIKTINIZ MI ? Ülkemizde adında TEPE sözcüğü olan bir çok yer var, Ankara'da Beştepe, İstanbul'da Kuştepe, İzmir'de Göztepe gibi., Haritacılığın şimdiki teknolojik olanaklara sahip olmadığı, havadan yapılan gözlemlerin yeterli olmadığı bir dönemde, Türk Milletinin bağımsızlık ve özgürlüğünün yolunu açan iki önemli savaşta Kocatepe ve Duatepe’nin çok anlamlı bir yeri bulunuyor. 13 Eylül’de Sakarya Savaşı’nın yıldönümü törenlerinde birkaç kez çıktığım Duatepe, 1683, 2. Viyana kuşatması bozgunu sonrası ard arda gelen yenilgilerden sonra talihimizin döndüğü büyük zaferi kazandığımız savaşın da yönetim yeriydi. Büyük Atatürk Sakarya savaşını da Polatlı’nın 20 km. batısındaki Duatepe’den yönetmişti.   Kocatepe’ye ise Türkiye Muharip Gaziler Derneği Genel Sekreter Yardımcılığı yaptığım dönemde başkanımız  E Piyade Albay Feridun ÇELENK ve E. P. Alb. Aziz AKAL ile birlikte çıktık. 26 Ağustos 2007 sabaha karşı ulaştığımız Kocatepe’de askerlerimizin canlandırdığı savaş sahnelerini hala unutamıyor ve heyecanlanıyorum   102 yıl sonra ben de bilgisayarımın başında bu yazımı yazarken o geceyi yaşıyor, adeta O’nunla birlikte Kocatepe’ye çıkıyordum.   Fikret GÖKÇE Kıbrıs Gazisi - Mak. Müh.