blank
Fikret Gökçe tarafından
14 Aralık, 2019 08:34 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:12
A+ A-

HANGİSİ DOĞRU ?   

İnternette Karabük Valiliği yazdığınız zaman karşınıza iki farklı adres çıkıyor. Noktasına virgülüne dokunmadan bu adresler aynen şöyle : Karabük Valiliği Adres : Yeşil, Şht. Ateşe Reşat Blv. 78200 Karabük  Merkez / Karabük Diğeri ise ; T.C. Karabük Valiliği Yeşil Mahalle Atatürk Bulvarı  No : 92  Karabük Valiliği  78100 Karabük’ü bilmeyen kişilerin “ bu ne zenginlik, yoksa Karabük’ün iki valisi, iki de vilayet binası mı var ? “demelerine yol açabilecek bu durumun bence düzeltilmesi gerekiyor. Ayrıca dünyanın en zengin dillerinden biri olan güzel Türkçemizi Şht.ve Blv. şeklinde kısaltma  yaparak bozmaya, Şehidimizin soyadını yazmamak gibi bir nezaketsizliğe hiç kimsenin hakkı olmadığını da belirtmem gerekiyor. Genelkurmay’ın büyük boy 7 ciltlik kırmızı kitabında  yer alan Çanakkale Şehitlerimizin bile lakaplarıyla ya da “Ali Oğlu Mehmet” gibi yazılarak kimlikleri açıkça ortaya konabiliyorken “Ateşe Reşat “ yazılması bir saygısızlık değil mi ? Aslında değinmek istediğim bu değildi. Geçen hafta değerli dostum gazeteci ve BAKZİFED (Batı Karadeniz İş İnsanları Dernekler Federasyonu)  Başkanı Bahri KÜPELİ’nin Safranbolu’daki cenaze töreni için gittiğim Karabük’te karşılaştığım bir durumla ilgili bir şeyler yazacaktım Bu köşede de yayımlanan geçmiş yazılarımdan 02 Mayıs 2006 tarihli “ Reşat MORALI,  Asala’nın Şehit Ettiği Karabüklü Diplomat “ başlıklı makaleden sonra dönemin belediye başkanı Sayın Hüseyin ERER’le her karşılaştığımızda adının bir cadde veya sokağa verilmesinin vefalı bir davranış olacağını ve bu şehidimizin bilinmesini ve unutulmamasını sağlayacağını anlatıyordum. 1995 yılında vilayet olan şehrimiz için ilk yıllar çok sancılı geçiyordu. Bir taraftan Kardemir’in içinde bulunduğu finansman sıkıntısının aşılması, diğer taraftan bir üniversiteye kavuşma çabaları Karabük’teki bütün dinamikleri birlikte hareket etmeye zorluyordu. Biz de başkentteki Karabüklüleri bir araya getirip bir lobi oluşturarak bu çabalara yardımcı olmak amacıyla 2000 yılında Şükrü Korkmaz GİDER başkanlığında Ankara’da Karabüklüler Derneğini kurmuştuk., Milletvekilleri, vali ve belediye başkanları, iş insanları, yerel medya kısacası  Karabük’ü yönetenler ve ileri gelenler hiçbir ayrım gözetmeksizin, ortak akıl ve tutumla bu hedeflere yönelmişti. Bu arada derneğimiz de önemli bir kimlik kazanmış, etkili olmaya başlamıştı. Gerek Ankara’da, gerekse de Karabük’te yapılan toplantı ve çalışmalarda derneğimiz de yer alıyor görüş ve düşüncelerimizle bu çabalara katkı vermeye çalışıyorduk. İşte bu toplantılarda her karşılaştığımızda Belediye Başkanı Hüseyin ERER’e hain Asala Ermeni terör örgütünün 4 Mart 1981’de Paris’te şehit ettiği Reşat MORALI ile ilgili düşüncemi yineliyordum. Asala, 1973-1984 yılları arasında kırk dolayında diplomatımızı şehit etmişti. Bunlar arasında Paris’te İsmail EREZ, Viyana’da Daniş TUNALIGİL, Vatikan’da Taha CARIM ve  Belgrad’ta Galip BALKAR gibi Türk Dışişleri’nin en  gözde ve deneyimli büyükelçileri bulunuyordu. Nihayet bir gün Hüseyin ERER telefonla aradı. O sırada Türkiye Muharip Gaziler Derneği Genel Başkan Yardımcısıydım. Başkan; -Abi Belediye Meclisi kabul etti, kararı aldık, tören yapacağız, yarın burada olabilir misin diyordu. Bir gün sonra, Cuma günü Karabük’teydim. Başkan hazırlığını yapmış, tabela hazırlanmıştı. Konuşma yapmam ve ilk tabelayı benim takmam istendi. Şehirler arası otobüs terminalinin yakınındaki kavşağın ortasındaki direğe “ŞEHİT REŞAT MORALI BULVARI” tabelasını çakarken hem heyecanlı, hem de gururluydum. Reşat MORALI bir Karabük çocuğuydu. Dr. Necmettin ŞEYHOĞLU Stadyumu’nun yanındaki tek katlı DÇ lojmanlarında oturuyorlardı. Babası Rıfat MORALI, T.Demir-ÇELİK İşletmeleri Muhasebe Müdürlüğü bünyesindeki Muamelat Şefliği denilen birimin amiri olan saygın ve babacan bir büyüğümüzdü. Karabük’e her gelişimde o bulvardan geçerken gözlerim o tabelayı arıyor. Karşılaştığım insanlara da soruyorum, bu yolun adı nedir diye, daha doğru bir yanıt alamadım, kimse bilmiyor. Bu kez de tabelayı yine göremedim. Acaba bir değişiklik mi oldu diye düşünürken internette gördüğüm birbirinden farklı bu iki valilik adresi beni şaşırttı. Yeşil, Şht. Ataşe Reşat Blv. adresinin yer  aldığı internet sayfasındaki haritada bizim tabelasını taktığımız bu yolun üzerine  D 030, D 755 yazılıydı. Anlaşılan TC. Karayolları ismi sildirmiş kendi yol no.sunu yazdırmıştı. İl Emniyet Müdürlüğü’nün önündeki Kastamonu kavşağından itibaren Safranbolu-Kıranköy’e kadar uzanan hattın üzerinde ise, Şehit Ataşe Reşat MORALI yazılıydı. Şehit Reşat MORALI’nın adı Çalışma ve Soysal Güvenlik Bakanlığı’nda bir salona da verilmişti. Bakanlık adını; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak değiştirip bir Fetöcüye ait olduğu iddia edilen Namık Kemal Mahallesindeki devasa binaya taşındıktan sonra şimdi böyle bir salonu var mı bilmiyorum. Karabük’ün bir çok cadde ve sokağı  şehitlerimizin adını gururla yaşatıyor. Ama Reşat MORALI Bulvarında olduğu gibi bu şehitlerimizle ilgili bilgisizlik üzüntü veriyor. Aslında şehitlerimizin adlarının verildiği cadde ve sokakların uygun yerlerine bu şehitlerle ilgili bilgilendirme panolarının takılmasının yararlı olacağını düşünüyorum. Dün ABD Senatosu Sözde Ermeni Soykırımı ile ilgili tasarıyı kabul etti. Yıllardır bir şantaj sopası olarak kullandıkları bu konu şimdi Trump’ın önünde. Biz asırlardır, Araplardan, Ermenilerden, Yunandan gördüğümüz ihanetleri bilimsel veri ve kanıtlarla tüm dünyanın önüne koymak yerine, sağa sola posta atmakla bu emperyal yalanları çürüteceğiz sanıyoruz. Bu makalemde Şehit Ataşe Reşat MORALI konusunu işlerken büyük zarar ve yaptırımlarla tehdit edildiğimiz bu süreçte, yönetim ve siyasi çevreler ile bilim, eğitim ve medya unsurlarının başta ABD ve AB’nin bu konudaki küstah tavırları ile ilgili gündem oluşturmasını, Karabüklülerin bu konuda bilgilendirilmesi gerektiğini ve bu konuda tartışma açılmasının yararlı olacağını  umut ediyorum. Fikret GÖKÇE Kıbrıs Gazisi-Mak.Müh.

Yorumlar

  1. blank

    Hasan ÇELİK

    Bilgisine ve fikirlerine her zaman saygı duyduğum Sayın Fikret Gökçe, her yazısında ve bulunduğu her ortamda sergilediği duyarlı ve ses getiren fikir ve katkılarını, tam bir sorumluluk ve duyarlılık anlayışıyla bu makalesine de yansıtmış. Kendisine bir hemşehrisi olarak, şükranlarımı sunuyor ve iyi ki varsınız diyorum.

Comments are closed.