Yeni bir yılın sonuna, yeni bir yılın başına geldi dünya yine…
Türkiye’de, son çeyrek yüzyıla yakın süreçte, aynı siyaset iktidarda…
Bu süreçte Türkiye; siyasetten, sisteme, eğitimden, hukuka, kurumlardan kuruluşlara, önemli siyasi ortaklıklara, siyasi ayrılıklara, uygulanmamış yeni siyasi ve ekonomik sistemlere, en çok ekonomik krizlere tanıklık etti…
Arap baharıyla devam eden süreçte, Esad’ın Suriye’den kaçarak Rusya’ya sığınmasıyla, ABD Başkanı Trump, dünya lideri edasıyla Ortadoğu’ya müdahale ederek, geçmişin HTŞ lideri Ahmet Şara’nın Suriye Cumhurbaşkanlığına getirilmesini sağladı…
Dünyada ise küresel ülkeler, doğal kaynak zengini güçsüz bölge ve ülkeleri ele geçirmeye devam etti…
İkinci dönemine seçilen ABD başkanı Donald Trump, dünyayı tehdit ederek göreve başlarken, sözünü tutmayan ülkelerin adeta korkulu rüyası oldu…
Daha çok İslam dünyası ve İslam Ülkeleri ile mücadele eden ABD Başkanı Trump’a göre “Ya Trump’ın yanında ya da karşısında olacaksın, orta yolu yok”…
Küresel güç olan ABD, Başkan Trump ile Arap dünyasından ve stratejik ortaklarından trilyon dolarlık satın alma sözleşmeleri ile ekonomisini güçlendirme peşinde, Arap ülkeleri ve Türkiye gibi…
Dünyadaki bütün savaşları bitireceğini iddia ederek ABD Başkanlığına ikinci kez seçilen Donald Trump, sistem dışı başkanlığıyla, nerede yükte ve pahada değerli nadir veya nadir olmayan element, doğal zenginlik varsa, bugün Trump’ın tehdidi altında…
Rusya-Ukrayna savaşına müdahil olan, zamanla Putin zamanla Zelenski tarafına geçerek, savaşı bitirmek yerine ganimet peşinde olan ABD başkanı Trump…
Yıllarca devam eden Filistin, Gazze-İsrail savaşı, Trump’ la birlikte daha alevlenerek Ortadoğu’ya yayılıyor…
Filistin, Gazze-İsrail savaşında ise, savaşı bitirmek yerine, İsrail’le her türlü siyasi, stratejik ve silah desteğiyle, Gazze’lileri vatanlarından atarken, İslam ülkeleri ile savaşına da devam ediyor ABD-İsrail ve Trump…
Kısaca ABD Başkanı Trump ile dünya, özellikle de İslam Dünyası tehdit altında…
Önceliğimiz Kıbrıs olmak üzere, Filistin ve dünya üzerindeki İslam ülkeleri ve topluluklarının sorunlarını, protesto ile, tehditvari sözlerle, kınama ile çözümün mümkün olmadığı aşikâr…
ABD Başkanı Trump’ın, Türkiye ve İslam Ülkeleri üzerindeki tehdit ve baskılarını yok edecek, kişisel değil, devletler arası stratejilerle, Türk ve İslam Dünyasıyla birlikte, her alanda ciddi ortak hareketler sonuç verecektir…
Bugün ne ABD ne Rusya ne de Çin, Türkiye ve İslam Dünyasının sorunlarına ve geleceğine destek vermez…
Türkiye son çeyrek yıldaki politikalarıyla, ABD ve IMF bağımlılığını reddederek, siyasi rantıyla iktidarını sürdürdü…
Ancak, aynı politikaların sosyo-ekonomik ve stratejik boyutları, ortaya önemli stratejik ve ekonomik krizleri çıkardı…
Bu stratejik ve sosyo-ekonomik krizler sonrası, yeniden ABD-IMF politikasına sarılan Türkiye’de, yeniden acı IMF reçeteleri yazılmaya başlandı…
Türkiye bir asrı devirdikten sonra, ikinci yüzyıldan ziyade Türkiye Yüzyılı iktidarın ana sloganı oldu…
Cumhuriyet’in kuruluşunda yer almadığı, ikinci yüzyıla ise iktidarıyla başladığı için “Türkiye Yüzyılı” konseptiyle, kendine has yeni bir yüzyıl ve söylem geliştirildi…
2025 yılı ise, seçimlere çok uzun bir zaman olmasına rağmen, iktidar ve muhalefetin karşılıklı sert, siyasi hamleleri geçti…
Sahte diploma olayıyla, çok siyasetçinin, yöneticinin, akademisyenin diplomasız, makamlara seçildiği, yıllardır ülke adına doğru-yanlış kararlar aldığı iddiası yargı ve ülke gündemini yıl boyunca meşgul etti…
Terör olayları, uçak kazaları, Filistin ve Gazze halkının, İsrail zulmü karşısında dünyanın sessiz kalması, derinden üzüldüğümüz olaylar olarak tarihe geçti…
Yarım asra yakın Türkiye’yi, sosyo-ekonomik açıdan derinden yaralayan PKK elebaşısı ve baş terörist, yakalanarak hapse atılmasından yıllar sonra, “Terörsüz Türkiye” konseptiyle, sistem terse döndürüldü…
İmralı’da hapiste olan baş teröristin, PKK’nın silah bıraktığını gelip mecliste açıklamasını ve kendisine umut hakkı tanınacağını açıklayan iktidar ortağı ve çok aşırı PKK karşıtı, MHP Genel Başkanı ve iktidar ortağı Bahçeli’nin bu açıklaması, ülke ve dünya gündeminde, atom bombası etkisiyle duyuldu…
Sadece, PKK ile sınırlı olan terörist başının, bu sefer Kürt halkıyla birlikte anılması, ortaya daha geniş bir siyasi alan ve yeni bir siyasi kapı açılmasını sağladı…
Özellikle siyaseti ilgilendiren operasyonlar, Türkiye’nin çeşitli yüzyıl konseptleriyle, IMF ekonomik modelinin, toplumda bıraktığı derin izler, biten, bitmeyen PKK’nın sonu mu, yeniden dirilişi mi gibi, çok derin siyaseti, yeni yıl ve yıllarda izleyeceğiz…
Günler, Aylar Yıllar ile 2025; Laik-Antilaik, Muhafazakâr-Cumhuriyetçi hesaplaşması, Cumhuriyetin ikinci yüzyılının da ana gündem maddesi olmaya devam edecek…
Kırılgan bir siyasi yapının içerisinde kalan Türkiye’ye, 2026 yılında kolay gelsin demekten başka bir şey yok galiba…
Düşünce ve görüşlerin ışık olması dileğiyle…