blank
Fikret Gökçe tarafından
06 Nisan, 2021 13:50 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:12
A+ A-

5 NİSAN’DA YA KARABÜK KAPATILSAYDI.,

Asıl amaçları Karabük Demir Çelik Fabrikalarını kapatmaktı. Dostumuz, müttefikimiz stratejik ortağımız diye tanıtılarak yıllardır bize yutturulan ABD, ikinci büyük savaştan sonra kendine göre dünyayı yeniden şekillendirirken Türkiye’de bu kapsam içindeydi. Türk ekonomisi için kalkınma reçeteleri denilen raporlar hazırlatılıyor,  buna göre kamu işletmelerinin kapatılması  isteniyordu.  Bunlardan W.Thornburg ile Hills raporu Karabük Fabrikalarının derhal tasfiyesini Dünya Bankası Grubu’nun Baker raporu  ise özelleştirilmesini istemekteydi.   Aklını kim çeldi bilinmez ama, bizim film yıldızları kadar şık ve gösterişli, anlı – şanlı, profesör ünvanlı, ABD vatandaşı, Türkçesi ve ülkemiz hakkındaki bilgilerinin yetersizliği sonucu bir çok kez mizah konusu olan Başbakanımız da bu raporlardan mı esinlendi kim bilir, O’da Karabük’ü kapatmayı kafasına koymuştu.   Zabıta memurlarına “Merhaba Asker”, Çekiç Güce “Çekici Güç”,  Haydar Aliyev’e “Haydar Ali Bey”,  Karabük’te bir konuşmasında “ Sevgili Karagümrüklüler”  güven oyuna “Güvenlik Oyu”, demesi bir yana, Meclis’teki bir oturumda, ”Mesut YILMAZ iktidarsızdır” demesi de  bayağı olay olmuştu. Bir NATO toplantısında yanındaki bürokratına, “Rusya temsilcisini göremiyorum, bir mazereti mi var” demesi üzerine bürokratın, “Efendim, zaten NATO Rusya’ya karşı kuruldu” yanıtı da gülüşmelere neden olmuştu.   Zübeyde Hanım Şehit Anaları Vakfı’nın da başkanı olan ve ABD’ deki mal varlığını bu vakfa bağışlayacağını söyleyen, bugünlerde Cumhurbaşkanlığı Kabinesinde bakan olacağı dillendirilen 50. Koalisyon Hükümetinin Başbakanı Tansu ÇİLLER 5 Nisan 1994 tarihinde yayınlanan kararname ile Karabük Demir-Çelik Fabrikalarının kapatılacağını ilan etmişti.   Aslında o günlerde bir takım radikal kararların alınması bekleniyordu. Ekonomide yaşanan sorunlar, enflasyon baskısı ve döviz sıkıntısı bazı önlemlerin alınmasını zorunlu kılıyordu.   O dönemde Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Teşkilat Sekreteriydim ve iki gün önce Ankara’daki toplantı sonrası Karabük’e dönmüştüm. Sonradan Başbakanlık Müşavirliği de yapan Genel Başkanımız Rahmetli A. Faruk ÖZTİMUR Cumhurbaşkanı Demirel ve Başbakan Tansu ÇİLLER tarafından çok seviliyor ve gerektiğinde onlarla görüşebiliyordu. 1 Nisan sabahı telefon etti. “ – Ağabey, önemli gelişmeler var, hükümet 5 Nisan günü bazı kararlar açıklayacak, bunlar arasında sizin fabrikanın kapatılması kararı da var “ dedi. Aldığım bu bilgiyi paylaşmam gerekiyordu. Çelik-İş Sendikası’nı aradım. Eğitim Sekreteri rahmetli Niyazi ÜNAL’ın eşiyle eşim teyze çocuklarıydı. Paylaştığım bu bilgiye göre bir şeyler yapmak gerektiğini ve mümkünse görüşmek üzere fabrikaya gelmesini rica ettim. Az sonra Şube Sekreteri Ruhi AYHAN’la birlikte geldiler ve müessese müdürlüğü santralında buluştuk. Haberleşme işlerinin sorumlusu  Elektrik Mühendisi arkadaşımız Nurettin ALBAYRAK’ın iznini alarak Ankara’yı aradık bu bilgiyi teyid ettirdik. Karabük’ün ölümü demek olan bu karara karşı harekete geçilmeli ve kamuoyu bilgilendirilmeliydi. blank Demek Amerikalıların yıllar önce başaramadıkları kapatmayı bizim başbakanımız gerçekleştirecekti.   Birbirimizden ayrılmadan önce vakit geçirmeden bu bilginin ilgililere iletilmesini ve akşam 17.30’ da bir toplantı düzenlenmesinin yararlı olacağını kararlaştırdık. Uygun bir yer olarak düşündüğümüz Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Kamil GÜLEÇ’i arayarak olurunu aldık. Bu arada siyasi partiler, sendikalar, basın ve diğer kuruluşları da arayarak toplantıya katılmalarını istedik. blank   blank   blank İki gün sonra 3 Nisan’da 57. Kuruluş Yılını kutlayacak olan Karabük’te bu haber bomba etkisi yaratmıştı. Akşam üzerine doğru salon ilan edilen saatten önce dolmuştu. İlk konuşma ve açıklamayı sendikacılar yaptı. Sonra Müessese Müdür Yardımcısı Ersin ÖZTÜRK yaşanan gelişmeleri de tarihsel süreç içinde açıklayıp mevcut durum konusunda bilgi verdi. Toplantıya katılanlar büyük bir tepki içindeydi ve herkes konuşmak, duygularını ifade etmek istiyordu. Gazeteciler, Tuncer ERSÖZLÜ, Ahmet GÖLBEK, TSO Başkanı Kamil GÜLEÇ, Çelik-İş Şube Başkanı Taner CANYURT, DYP adına Celal KAÇMAZ, ANAP adına Kenan KARABACAK ve diğerleri konuşmalarını not alabildiğim kişilerdi. Ortak tavır; bu karara karşı şehir olarak büyük bir tepki gösterilmeli şeklinde belirlendi. Çeşitli düşünceler üretildi. İki gün sonra, yani 3 Nisan’da aynı zamanda Beşiktaş’la maçımız vardı. Bütün spor camiasının ve medyasının odaklanacağı bu maç sırasında çekim yapan TV’lar aracılığıyla bütün ülkeye tepkimiz gösterilmeli ve “ Ey Türkiye Yıllardır Benden Aldığını Geri Ver “ gibi sloganlar üretilmeliydi. Çeşitli konuşma ve tartışmalardan sonra çeşitli kurum ve kuruluşların temsilcilerinden oluşan bir Teknik ve İdari Kurul oluşturulmasına karar verildi. Bu arada Ahmet GÖLBEK ile birlikte planladığımız ve tarafımdan kaleme alınan ekteki karelerde görülen Basın Bildirisi katılımcılar tarafından onaylandı ve başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere ilgili her yere TSO faksından gönderdik   Daha sonraki süreçte tüm Karabüklülerin sahip oldukları birlik ve beraberlik ile ortaya koydukları direnç ve mücadele, ülkemiz ekonomisinin belkemiği ve çoğumuzun ekmek kapısı olan fabrikalarımızın hak etmediği kapatılma kararına karşı büyük bir zaferle, KARDEMİR’in doğuşuyla sonuçlandı.   Geçenlerde açıklanan raporlarda dünya çelik üretiminde ülkemizin Almanya’yı da geçerek Çin, ABD, Rusya, Japonya, Hindistan ve G. Kore’nin ardından 7. sıraya yükseldiği belirtiliyordu. Bir amiral gemisi gibi T. Demir-Çelik İşletmeleri’yle başlayan, sonra verilen bu mücadele sonucunda, üretim artışı, çeşitliliği ve katma değer yaratan ürünlere yönelişiyle KARDEMİR olarak başarıyla devam eden 84 yıllık bu tarihsel süreci, emekleri ve alın terleriyle bugünlere taşıyanları alkışlıyorum.   Not :  Merek edenler için hatırlatayım. Hafif yağmurlu bir havada Beşiktaş'la oynadığımız o maçı 2-1 kazanmıştık.   Fikret GÖKÇE Kıbrıs Gazisi-Mak.Müh.