Türkiye’nin ilk sosyolog ve tıp tarihçisi Uğurol Barlas'ın eserleri, Türk gençliğinin geleceğine ışık tutarak önemli bir yol gösterici işlevi üstleniyor.
Özellikle yerel sağlık politikalarına, insan sağlığının korunmasına ve kentlerin zengin kültürel tarihine yaptığı katkılarla, Barlas’ın öğretileri günümüzde de yaşamaya ve insanlığa ilham vermeye devam ediyor.
Karabük Demir Çelik Fabrikalarında 1967 yılında çalışmaya başlayan, 17 yıl standardizasyon şefliği yaparak, 27 yıl boyunca Karabük'e emek veren, öğretmenlik yapan, araştıran ve Karabük'ü yazdığı kitaplarıyla yaşatan Uğurol Barlas, 14 Mart Tıp Bayramı sebebiyle Karabük'ün gözbebeği olarak görülüyor.
1938 yılında Gaziantep’te dünyaya gelen Barlas, Türkiye’ye paha biçilemez katkılarda bulunan bir sosyolog olarak öne çıkmıştır. İlk sosyolog ve tıp tarihçisi olarak, yaptığı araştırmalarla birçok alanda çığır açmıştır.
Barlas, Bergama'da insan sağlığının korunması üzerine çeşitli sosyolojik çalışmalar yürütmüştür. Özellikle Karabük gibi gelişmekte olan şehirlerde toplum yapısının incelenmesi, yerel sağlık politikalarının oluşturulmasında önemli bir rol oynamıştır. Bu bağlamda, Karabük’te gerçekleştirdiği çalışmalar, sosyal bilimler alanında önemli bir yere sahiptir ve yerel sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi açısından oldukça değerlidir.
Safranbolu ve Sosyolojik Araştırmalar
Uğurol Barlas, özellikle Safranbolu’nun tarihi ve sosyal yapısına yönelik kapsamlı çalışmalar yapmıştır. Elde ettiği verilerle Safranbolu’nun yerel kültürünü, halkın yaşam biçimini ve sağlık hizmetlerini derinlemesine incelemiştir.
Safranbolu’nun zengin tarihi dokusu, mimarisi ve insan ilişkileri üzerine yaptığı araştırmalar, bölgenin sosyolojik yapılarını anlamada önemli bir kaynak oluşturmuştur. Ayrıca, Safranbolu’nun sağlık politikaları ve sağlık açısından toplumsal dinamikleri üzerine yürüttüğü çalışmalar, yerel yönetimlerin karar alma süreçlerine de katkı sağlamıştır. 87 yaşındaki Uğurol Barlas halen çalışmalarına devam etmekte, gençlere ilham olmaktadır.
Uğurol Barlas Kimdir?
[Sosyolog, Tıp Tarihçisi]
Uğurol Barlas, 1938 yılında Gaziantep'te doğdu. Babası Gaziantep’in ilk Türk eczacılarından Cemil Barlas’tır. İlk, orta ve lise öğrenimini Gaziantep'te tamamladıktan sonra, 1964 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe-Sosyoloji bölümünden mezun oldu. Barlas, aynı zamanda üniversite yıllarında Akşam gazetesinde çalışmıştır. Şehrin mihenk taşı dergilerinden Gaziantep Kültür, Yöre ve Gaziantep Tarih Kültür Dergisi ve Gaziantep’i Tanıtıyoruz gibi yayınlarda çeşitli araştırma ve yazılar yazmıştır. Gaziantep’in kültürel hayatına önemli katkılarda bulunmuştur.
Gaziantep'te lise öğrencisiyken, Yaşar Kemal ile gerçekleştirdiği röportaj sayesinde edebiyat ve sanat camiasında kendini tanıtmıştır. Ayrıca, Türkiye’nin önemli sosyologlarından Prof. Dr. Cahit Tanyol ile çeşitli derlemeler yapmış ve Gaziantep monografisinin hazırlanmasında önemli bir rol oynamıştır.
Gaziantep Lisesi’nde öğrenci iken Türk Dil Kurumu Araştırma Üyesi olan Uğurol Barlas Gaziantep merkez ve yöresinde yaptığı derlemelerle sözlüklerde olmayan 1750 yeni sözcük derleyerek bölge birincisi ve Türkiye’de en çok sözcük derleyen 2. kişi olmuştur. Bu çalışmaları Türk Dil Kurumu’nun 1963 yılında çok ciltli olarak basılan “Türkiye’de Halk Ağzından Derlemeler” sözlüğünde yayınlanmıştır.
Uğurol Barlas üniversitede okurken Türk Dil Kurumu Başkanı da olan Felsefe Bölüm Başkanı Prof Dr. Mecit Gökberk tarafından Halide Edip Adıvar’a asistan olarak görevlendirilmiştir. Uğurol Barlas ders zamanları dışında bir süre Halide Hanım ölünceye kadar asistanlığını yapmıştır.
1967 yılında Karabük'te Türkiye Demir ve Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğü'ne giren Uğurol Barlas, burada uzman ve yönetici olarak görev yapmıştır. Yurdun çeşitli bölgelerinde araştırma ve köy kalkındırma projelerinde de görev almıştır. 1993 yılında emekli olduktan sonra, 1993-2003 yılları arasında Kabataş Lisesi'nde öğretmen olarak çalışmıştır.
Uğurol Barlas, Gaziantep'in sosyal tarihine dair derinlemesine yaptığı araştırmalarla, şehrin kültürel ve toplumsal geçmişinin gün yüzüne çıkarılmasına büyük katkılarda bulunmuştur. Yazar, özellikle Gaziantep’in tarihi simalarını tanıtarak, bu simaların yaşam öykülerini ve şehre olan etkilerini geniş bir perspektiften ele almıştır. Barlas, ayrıca Gaziantep’in basın-yayın tarihine dair önemli incelemeler yaparak, şehrin gazetecilik faaliyetlerinin gelişimini ve bu alandaki önemli isimleri detaylı bir şekilde ele almıştır.
Gaziantep'in yakın tarihine de ışık tutan Barlas, Antep Savunması’na dair önemli hatıraların derlenmesi ve bu önemli dönemin unutulmaması için büyük bir çaba sarf etmiştir. Hem yerel halkın hem de savunma sırasında görev almış kişilerin anılarını toparlayarak, bu dönemin Gaziantep kültüründeki yeri ve önemi hakkında derinlemesine bilgiler sunmuştur.
Uğurol Barlas, son yıllarda 18. yüzyıl başlarında Feriz Bey tarafından Gaziantep’ten Bergama Kozak yaylasına gönderilip oraya yerleştirilen Türkmen-Barak asıllı Karakeçili aşireti ili ilgili araştırmalar da yapmaktadır.
Günümüzdeki Gaziantep ve Bergama Kozak yaylası gelenek ve göreneklerini karşılaştırarak kitaplaştırmaktadır.
Bugüne kadar bu çalışmaları 5 kitap olarak yayınlanan Uğurol Barlas 2024 yılı haziran ayında Bilecik Üniversitesi’nde Tıp Tarihi Kongresi’nde “Gaziantep ve Bergama Kozak Yaylasında Sünnet Derisi ile İlgili Geleneksel Uygulamalar” çalışmasını bildiri olarak sunmuştur.
Uğurol Barlas, Gaziantep’in tıp tarihi, kültürel ve sosyal yapıları üzerine geniş bir araştırma yelpazesine sahip olan önemli bir araştırmacıdır. Bugüne kadar yayımladığı 120 makale, 33 konferans ve sempozyum bildirileri ve yayınladığı 50 adet kitap ile Türkiye’nin muhtelif şehirleri üzerine önemli monografik çalışmalar gerçekleştiren Barlas, aynı zamanda şehir tarihi ve derlemeleri konusunda da kapsamlı bir literatür oluşturmuştur.
Özellikle Gaziantep ile ilgili yazdığı eserler, şehre dair derinlemesine bir akademik birikimin temelini atmıştır. Barlas, Gaziantep konulu eserlerinin başında özellikle Gaziantep’in 19. ve 20. yüzyıl tıp tarihini derinlemesine incelemiş ve şehre dair önemli bir akademik birikim oluşturmuştur. Bu eserler arasında Gaziantep Tıp Tarihi, Gaziantep Üzerine Araştırmalar ve Notlar, Gaziantep’in Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, Gaziantep Basın Tarihi 100. Yılı, Gaziantep’in Yakın Tarihi Üzerine Araştırmalar, Gaziantep Tıp Tarihi ve Kültür Tarihi Araştırmaları, Gaziantep Tohtamur Köyü Öğretmenlik Anıları, Gaziantep Tıp Fakültesi Tarihi ve Gaziantepli Barlaslar Soyağacı gibi önemli kitaplar yer almaktadır. Özellikle cumhuriyet öncesi “Gaziantep Maarif Tarihi” ile “Gaziantep Belediyesi’nin 100 Yıllık Tarihi”ni de araştırarak yayınlamıştır. UğurolBarlas, çeşitli ulusal ve uluslararası halk bilim, kültür ve Türk Tıp Tarihi kongrelerine, bölgesel sempozyum ve kültür şenliklerine bildirileri ile katılmıştır. Araştırma ve derleme çalışmalarını halen sürdürmekte olan ve Türk Halk Bilimi’ne ve kültürünekatkıları ile alanında varlığını devam ettirenUğurol Barlas, İstanbul Üniversitesi Gelenekselİlaçlar Araştırma ve Uygulama Merkezi Danışma Kurulu ile Türk Tıp Tarihi Kurumu üyesidir.
Ahmet Ertekin
•Biz, 210 kişi olarak Kardemirde’ki paravan şirket olan Karçel A.Ş.’de çalışan taşeron firma Yeşilçalı A.Ş. müteahhit işçisiyiz.Yaklaşık olarak ben 8 yıla yakın süredir burada çalışmaktayım, 10 yıla yakın süre çalışan arkadaşlarımız da var, lakin bu süreler içerisinde asgari ücretin hep çok komik bir rakam olan 20 ya da 30 tl. gibi üstü farkla çalıştırıldık, her yıl çıkmak istediğimizde içeride hep sabredin bu yıl sonu sendikalı olacaksınız gibi kandırmacalarla içimize yerleştirdikleri kulaklarla kandırdılar, hatta ve hatta Kardemir’de Metal İş’le sendikal mücadelede bulunduğu zamanda da işveren sendikası olan çelik-iş bize önce bir hayırlı olsun sendikalı oldunuz dedi, akşama kadar olan ve sonrası kursağımızda kalan bu sevinç akşam “Biz sizin için öyle birşey demedik” yalanıyla yıkıldı. İşten çıkmak istedik, tazminatlar için öyle bir prosedür yok diyerek işveren tarafından savıldık.
Sözün kısası oyunlarına geleyim, 2013 yılının aralık ayında bizi sayılarını yükseltmek için yalancıktan sendikalı yaptılar, yalancıktan diyorum çünkü hiçbir aidat kesmeyip, sebebini sorduğumuzda sözleşmeniz bitince kesmeye başlayacağız cevabıyla karşılaştık.., derken Karçel A.Ş.’nin 93 kişi olan kendi sendikalı üyeleriyle beraber bizim de sözleşmemize oturacaklarını, arkamızda Kardemir işçilerinin olduğunu, hep beraber greve çıkıp, kesinlikle mağdur olmayacağımızı söyleyerek istediğimiz zammı alacağımız konusunda ikna ettiler, zaten sendikal mücadele zamanında inanmamıştık artık lakin Ali Cengiz Gül geldi harbi adama benziyor diyerek konuşmalarına aldandık. Bir duydukki Karçel A.Ş. firmasının kendi üyelerinin sözleşmesini bir gecede genel merkezden gelerek cüzi bir anlaşmayla bitirmişler, sebebini şubeye sorduğumuzda genel merkezden gelip imzalamışlar, haberimiz yok yalanıyla karşılaştık. Bize yine aynı palavralar, merak etmememiz sözleşmemizin güzel biteceğini söylediler, biz Yeşilçalı işçileri ise zaten aldığmız asgari ücretle artık ne olursa olsun, bıçak kemiğe dayandı hakkımızı almamız gerektiğini söylediğimizde zaten bizim için burda olduklarını, uğraştıklarını söylediler.
Neyse, gelelim son noktaya.., müzakerelerde anlaşamadıklarını, grev kararı için sandık koyacaklarını, karar ne çıkarsa çıksın, yanımızda olacaklarını söyleyen Çelik-iş sendikası seçim gününden bir gün önce lokal başkanı aracılığıyla bazı arkadaşlarımıza sandıkta greve hayır kullanmalarını söyleyince aldığı haklı tepkilerle diğerlerine de söylemekten vazgeçerek beklemeye başladı. 200 işçinin 187 kişinin greve evet, 13 kişinin ise hayır oylarıyla 22 temmuz 2014 tarihinde grev kararı aldığını resmi makamlarca açıkladı, işveren ise buna karşı 22 temmuz 2014 tarihinde lokavt kararı alarak 22 temmuz sabahı içeri girişlerimizi yasakladı. Sendika baştemsilciliği önüne vardığımızda içeride bir ayakçısından başkası olmayan Çelik-İş sendikasından hiçbir yetkili bize açıklama yapmayıp, merkez binasına giden arkadaşlarımıza uğraştıklarını söyleyerek dağılmamızı istediler, biz 2. gün sabırla genel başkanı aradığımızda arayan arkadaşımıza sandıktan hayır çıkması gerektiğini, bizim onlara karşı geldiğimizi, ne halimiz varsa görmemizi söylediler.
Şu anda işveren ne bir hesamızı kesip tazminat veriyor, ne de bizim istediğimiz zammı verip çalıştırıyor.., kısacası mağduruz. Sizden ricam tüm arkadaşlarımız da tarafımıza oynanan Ali Cengiz oyununu okurlarsa sendikacılığın yüzkarası olan bu işveren sendikasını iyice anlayacaklarına eminim.