Karabük Postası tarafından
25 Mayıs, 2023 13:22 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 4dk
Yorum: 0

Uzmanından genç çiftlere öneri: 2 yıl sonra çocuk sahibi olun

Romantik aşklarda yüksek seyreden stres hormonlarının 2 yıl sonunda düşmeye başladığını belirten Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, çocuk yapmak isteyenler için ise en doğru zamanın bu dönem olduğunu söyleyerek, “Aşık çiftlerde 2 yıl boyunca stres hormonları çok yüksektir. Onların gözü birbirinden başkasını görmez gerçekten. O nedenle çocuk yetiştirmek için 2 yıl sonrayı öneriyoruz. Stres hormonları biraz düşsün ki gözleri çocuklarını görebilesin, bebeklerini yetiştirebilsinler” dedi.

Aşkın insanlık tarihi kadar eski olduğunu bilinen bir gerçek. Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, aşkın nörobiyolojik altyapısının araştırılmasının ise yeni olduğunu belirtti. Teknolojinin gelişmesiyle ancak 2000'lerde araştırılmaya başlandığını kaydetti. İngiliz bilim insanı Semir Zeki ve ekibinin aşkı, bilimsel olarak anlamaya yönelik yaptıkları araştırmalarda romantik aşkta da anne sevgisinde de beyinde ortak bölgelerin harekete geçtiğinin tespit edildiğini anlattı. Altınbaş Üniversitesi Gayrettepe Yerleşkesinde gerçekleştirilen sempozyumun açılış konuşmasını ise İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen yaptı. Prof. Dr. Özen, pandeminin yakın ilişkilerimizi zorlaştırdığını, insanları birbirinden uzaklaştırdığın belirtti. Çoğumuzun pandemiden sonra bir araya gelemeyeceğini düşündüğünü ancak çok büyük bir problem yaşamadan insanların tekrar sarılmaya başlamasının mutluluk verici olduğunu söyledi. “Romantik aşk da anne sevgisi de birbirine benzer” Sempozyumda aşkın nöral temelleri hakkında konuşan Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, aşkın insanlar için en kuvvetli, en coşkulu ve subjektif duygudurumlarından biri olduğunu belirtti. Bu anlarda beyinde neler olduğunun araştırılmasının ancak, Fonksiyonel Emar ve ped gibi cihazların kullanılmaya başlanmasıyla olabildiğini ifade etti. Bilim insanı Semir Zeki'nin İngiltere'de yaptığı bir araştırmanın bulgularına değindi. Prof. Dr. Tanör, “Buna göre birbirlerine deli gibi aşık çiftlere sevdikleri kişilerin resimleri gösteriliyor ve beyin fonksiyonları takip ediliyor. Bir de çok sevdikleri bir arkadaşlarının resmi gösteriliyor ve aradaki farklar inceleniyor. Aynı ekip, bir de anneler için bu çalışmayı yapıyor. Annelere kendi çocuklarının resmi ve sonrasında da yine çok sevimli başka bir bebek resmi gösteriliyor. Görüldü ki aşkın zirvesinde olan çiftler ile annelerin beyinlerinde aktif olan ortak alanlar mevcut. Emisyonel denilen bu beyin bölgeleri aktif hale geçtiğinde, ödül sistemi harekete geçiyor ve insanda ödül kazanmış gibi bir his oluşuyor. Tarif edilmez bir mutluluk duygusu eşlik ediyor insana. Aynı bölgelerin uyuşturucu madde kullanımlarında da aktifleştiğini ve bugün artık bunların bağımlılık oluşturan bölgeler olduğunu biliyoruz” açıklamalarını yaptı. Bununla birlikte seratoninin de vücutta obsesyon nörozlarındaki kadar azaldığına dikkat çeken Prof. Dr. Tanör, “Bunun aşık kişideki etkisi boyuna sevdiğini düşünmesi, bütün günlük rutinlerini, kılık kıyafetini de ona göre ayarlamak istemesi olarak kendini gösteriyor. Tıpkı Cahit Külebi'nin bir şirinde söylediği gibi “Kamyonlar kavun taşır, ben boyuna onu düşünürdüm.” Aynen öyle, seratoninin azalması insanda, bir cins obsesyona neden olur” diye konuştu. “Aşk, doğum sancısı gibi” Aşık kişilerde Oksitosin ve Vazopressin hormanlarında da müthiş bir artış gözlendiğini dile getiren Prof. Dr. Tanör, bunların bağlılık hormonları olarak da bilindiğini kaydetti. “Oksitosin, düz kasların kasılmasını sağlar. Doğum bile bu kasların kasılmasıyla oluyor. Bu horman aşıklarda yüksek, doğuma benzer kaslarda kasılma hissediliyor.” İfadelerini kullandı. Vazopressinin de aşıklarda yüksek seviyelere çıktığını bunun da sarılma hissi verdiğini söyleyen Prof. Dr. Tanör, “Aşık çiftlerin el ele, kol kola gezmelerinin, annelerde de çocuğunu kucaklama hissinin kaynağı burası. Anne sevgisindeki fark ise dopamin salgısının olmaması ve hipotalamusun uyarılmaması. Bu da çiftlerin birbirine karşı duydukları cinsel çekimi ifade eder. Anne - çocuk ilişkisinde bu yok elbette. Annelerde farklı olarak aktif olan bir diğer bölge yüzleri değerlendiren bölüm. Bu bölüm, bebek henüz konuşamadığı için annede müthiş aktif. Çünkü anne, bebeğin yüzüne bakıp ihtiyaçlarını anlamak durumunda” dedi. “Aşkın gözü kördür” deyimi bilimsel olarak da bir gerçek Prof. Dr. Tanör, ilginç bir bulgu olarak, her iki durumda da sevdiğini görenlerde ya da bebeğini gören annelerde çalışmayı durduran beyin bölgeleri olduğuna dikkat çekerek, “İnsanların iç yüzünü görme işlevi olarak ifade edebileceğimiz ‘Zihin teorisi', bu noktada işlevsiz kalıyor. Aşkın gözü kör gerçekten. Bir insanın, negatif özellikleri açık olan birine deli gibi âşık olduğunu gördüğünüzde aklını kaybetmiş dersiniz. Evet gerçekten de aşık kişi, aklının zihin teorisi kısmını kaybetmiştir. Kusurları, gerçekleri görmez ve sevdiği kişi yüceltilir.” şeklinde değerlendirme yaptı. “Kimlere aşık oluruz?” Bu konuda farklı görüşler olduğunu dile getiren Tanör, bir kısım bilim insanının eğer mutlu çocukluk geçirmişlerse kadınların babalarına, erkeklerin ise annelerine benzeyenlere aşık olabildiklerini tezini savunduklarını aktardı. Bir kısmının ise kişinin kendinde olmayan özellikleri taşıyan ve kendisini tamamlayan kişilere aşık olabildiklerini savunduklarını dile getirdi. Her iki durumunda rastlanabilir olduğunu ifade etti. “Romantik aşk, 2 yıl sonra olgun aşka dönüşmeli” Romantik aşktan, olgun aşka geçiş için çiftlere bazı önerilerde de bulunan Prof. Dr. Tanör, “Eğer aşık çiftler birbirlerine ilk 2 yıl boyunca ‘çiçek yetiştirir' gibi özen göstermiş ve ayrı bir dostluk kurabilmişlerse, stres hormonları düştüğünde durumları olgun aşka dönüşür. Ruhsal birlikteliğe dönüşen ilişkilerde, filmi birlikte izlemenin keyfi, birlikte seyahat etmenin tadı bambaşka hissedilir. Zihinsel teori bu olgun aşklarda çalışmaya başlıyor, karşınızdakinin kusurlarını görüyorsunuz ama onu olduğu gibi kabul edebiliyorsunuz” şeklinde konuştu. Son olarak da uzun ve sağlıklı ilişkilerin kurulabilmesi için de iletişim halinde olunması, anlaşmazlıkların üstünün örtülmemesi gerektiğini hatırlatan Tanör, “Çiftler birbirleriyle sen diliyle suçlayıcı tarzda değil, ben diliyle konuşmalı. Sen böyle yaptığında ben çok üzülüyorum gibi kendi hislerini paylaşmaya yönelmeli ve çiftler arasında bir arkadaşlık duygusu geliştirebilmeli” diyerek tavsiyelerde bulundu. (İHA)
Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
22 Ekim, 2025 16:52 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 1dk
Yorum: 0

KUZKA, Kastamonu turizmi için üç projeyi destekleyecek

Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansının TR82 Bölgesi Turizm Master Planı kapsamında ‘Destinasyon Geliştirme Programı’ çerçevesinde Kastamonu’da üç proje destekleyecek.
Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA) 2025 Yılı Destinasyon Geliştirme Teknik Takviye Programı’nın 3. ve 4. devirlerinde Taşköprü Belediyesinin Pompeiopolis Antik Kenti, Mevcut Tanıtım Merkezinin Çağdaş Tanıtım Merkezine Dönüştürülmesi Projesi, Kastamonu Turizm Altyapı ve Hizmet Birliğinin (KASTAB) Kastamonu Güney Karadeniz Jeoparkı Ziyaretçi Merkezi ve Müze Konsepti Tasarım Danışmanlığı Projesi, Kastamonu Vilayet Kültür ve Turizm Müdürlüğünün Kasaba Köyü Mahmut Bey Camii Jeoradar Hizmetleri Danışmanlığı Projesi başarılı bulunarak kontratları imzalandı.
Taşköprü Belediyesi’nin Pompeiopolis Antik Kenti’ndeki proje ile tarihi geçmişi M.Ö. 66 yılına uzanan ve Anadolu’nun kıymetli antik yerleşimlerinden biri olan kentin, tanıtım potansiyelini güçlendirmek hedefiyle antik kent hudutlarında yer alan mevcut tanıtım yapısının çağdaş bir ziyaretçi ve tanıtım merkezi olarak yine işlevlendirilmesi hedefleniyor.
Kastamonu Güney Karadeniz Jeoparkı Ziyaretçi Merkezi ve Müze Konsepti Tasarım Danışmanlığı Projesi ile jeoparkın kurumsal kimliği, yönergesi, çalışma ve müşavere şuraları, tanıtım gereçleri, web ve toplumsal medya altyapısı, gelir modeli, bisiklet rotaları, faaliyet planı taslağı ve ön jeolojik etüt raporu oluşturularak jeoparkın, müracaat kriterleri ortasında yer alan "Ana Ziyaretçi Merkezi ve Müzesi" ögesinin hayata geçirilmesi planlanıyor.
Ayrıca Mimar Vedat Tek Kültür Merkezi içerisinde birliğe tahsis edilen alan, jeoparkın tanıtım, eğitim ve sergileme fonksiyonlarını bir ortada sunacak çağdaş bir ziyaretçi merkezi ve müze olarak dönüştürülecek.
Kasaba Köyü Mahmut Bey Camii Jeoradar Hizmetleri Danışmanlığı Projesi ile Candaroğulları Beyliği’nin en değerli yapıtlarından biri olan ve 2023 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan caminin etrafında yer alan Beylikler Dönemi’ne ilişkin külliye bileşeni olabilecek yeni yapı kalıntıları yahut türbeler ortaya çıkarılacak.
Desteklenecek projeler planın alanda somut adımlara dönüşmeye başlamasının da güçlü bir göstergesi oldu.

Bizi sosyal medyadan takip edin