blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
26 Aralık, 2024 16:15 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Kenevirden yapılan ürünler göz kamaştırıyor

Samsun Büyükşehir Belediyesi Kenevir ve İpek Dokuma Atölyesi’nde kenevir ipinden yapılan eserler göz kamaştırıyor.

Büyükşehir Belediyesi etraf dostu eserlerin teşvik edilmesi ve sürdürülebilir moda trendlerine katkıda bulunma misyonunu Kenevir ve İpek Dokuma Atölyesi ile hayata geçiriyor. Belediye tarafından oluşturulan atölyede 22 tezgahta günde 120 metre kenevir ipinden kumaş yapılıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2019 yılında Türkiye’nin kenevir ekim merkezi olarak ilan ettiği Vezirköprü ilçesinde yetişen kenevirler Büyükşehir Belediyesi’nin atölyesinde katma pahalı eserlere dönüşüyor. Burada dönüşen eserler, Saathane Meydanı’nda bulunan Kenevir ve İpek Dokuma Atölyesi Satış Mağazası’nda vatandaşların beğenisine sunuluyor.

Kenevir ve İpek Dokuma Atölyesi’nde yazın serin, kışın ise sıcak tutan doğal kumaştan ceketten pantolona etekten elbiseye çeyizlik konut dokumasından çantaya kadar Osmanlı zarafetini klasik motiflerle harmanlayarak özgün eserler üretiliyor. Kimyasal hiçbir katkı hususu içermeyen kenevir kumaşı organik, sağlam ve sağlıklı olması sebebiyle birçok kişi tarafından bilhassa tercih ediliyor. Atölye tıpkı vakitte yalnızca üretim değil, bayanlara da istihdam oluşturuyor.

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

blank
blank
Tugay Kaban tarafından
07 Ocak, 2025 10:54 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Romanlar Ayırır

× Hıristiyan takvimine göre 11. Yüzyılda Avrupa’da en önemli sanat olarak gramerin yerine mantığı geçirdiler, bu değişim, bilimin edebiyat karşısında kazanacağı zaferin mütevazı bir girizgâhıydı. Peki o tarihten sonra insan aklının nasıl zımparalandığını görebiliyor muyuz? Bunu bize gösteren romanlardır.

× Hızlandıkça Azalıyorum romanının yazarı, kendisiyle röportaj yapan Bülent Ayyıldız’ın “Neden roman yazdınız?” sualine cevap verirken şöyle bir cümle kullanıyor, “Roman yazmak istememin nedeni, kendimi insan gibi hissetmememdi.” Yakın zamanda tercümesini bitirdiğim Napolyon Savaşları isimli eserde, Napolyon’un bir sözü iktibas ediliyor, “Dünyayı değiştirmek için çağrıldım!” Napolyon, Saint Helena adasında son yıllarını geçirirken, artık “tarih” denilen şeyi elinin tersiyle bir kenara itmişti ve yapması gereken tek şey olarak (kelimelerle olmasa da) tarihten daha ayırıcı bir eser vermek için çabalamaya başlamıştı: Geride bir hayat bırakmak. Bir roman misali, kendi hayatını sundu Napolyon.

× Tarih, ölülerin dirilişidir. Tarih ayırmaz! Neyi? Her şey zıddıyla kâimdir. O zaman tarih ile alâkalı bir mevzuu çözmek istiyorsak ‘roman’a bakmamız îcabediyor. Romanın tarihini yazmaya çalışanlara bakın mesela, ne gülünç hâllere düşüyorlar. Roman, dirilerin dirilişidir. Roman ayırır. Neyi? Yaşamak düşüncesini ve ölmek düşüncesini. Hem de hayat denilen musalla taşının üzerinde.

× Bugün, dünü bile yazamıyoruz. Tarih, bizi geleceğe zorla sürüklüyor! Roman, önce bugüne sarılıyor. Tarih merkezsizdir ve merkez değildir. Merkez olan ayırır. Bugünün içinde olan. Yani roman.

× Bütün doğumlar ve ölümler romanın mevzuudur. Tarihin mevzuu ise ancak doğum yahut ölüm günleridir. Siperde ölen asker romanın çerçevesindedir, tarihin çerçevesinde ise askerî konvoylar, okul anmaları ve resmî tatiller vardır.

× Yaşamak düşüncesini, ölmek düşüncesinden ayırmak ölümü unutturmak, ölmek düşüncesini de yaşamak düşüncesinden ayırmak yaşamayı unutturmak demek değildir. Her kalp iki eşit parçaya bölünmüş olarak atmaya başlar diye söylenir. Bunu görüp okuyamayacağız fakat romanları?

× #alikoçistifa

Tugay Kaban

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.