blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
04 Ocak, 2024 10:59 tarihinde yayınlandı
A+ A-

İstanbul’un barajlarında doluluk yüzde 52 ancak uzmanlar uyarıyor: “Tam dolu olsa dahi yetmiyor”

 İstanbul’un barajlarındaki doluluk oranı yüzde 52,37 olurken Meteoroloji Mühendisi, Dr. Öğr. Üyesi Güven Özdemir, tasarrufun elden bırakılmaması gerektiğini belirterek, “Barajlarımızda şu anda yüzde 50’nin üzerinde doluluk var ama rehavete sevk etmemeli. Barajların kapasitesi 868 milyon metreküp, İstanbul’un barajları tam dolu olsa dahi yetmiyor. Yıllık en az 1 milyar 200 milyon metreküpün üzerinde suya ihtiyacımız var. Artık İstanbul’un nüfusunun artışını durdurmak lazım, İstanbul’un yeni barajlara ihtiyacı var” dedi.

İstanbul’un barajlarındaki doluluk oranı geçtiğimiz haftalarda yüzde 10’lu rakamlara kadar düşerken, bazı barajlar ise tamamen kurumuştu. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü'nün (İSKİ) verilerine göre 4 Ocak itibariyle barajlardaki doluluk oranı yüzde 52,37 oldu. Oran nedeniyle rehavete kapılmamak gerektiğine dikkat çeken İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Meteoroloji Mühendisi, Dr. Öğr. Üyesi Güven Özdemir, son duruma ilişkin konuştu. Özdemir, megakentin barajlarının tamamen dolu olsa da 1 yıllık su ihtiyacını karşılamaya yetmeyeceğini söyleyerek uyarılarda bulundu. Öte yandan barajlardaki 4 Ocak tarihli doluluk oranları ise şöyle; Ömerli Barajı: Yüzde 69,82, Darlık Barajı: Yüzde 63,73, Elmalı Barajı: Yüzde 84,71, Terkos Barajı: Yüzde 43,82, Alibey Barajı: Yüzde 61,5, Büyükçekmece Barajı: Yüzde 43,97, Sazlıdere Barajı: Yüzde 35,57, Istrancalar Barajı: Yüzde 44,84, Kazandere Barajı: Yüzde 41,77, Pabuçdere Barajı: Yüzde 25,1.   “İstanbul’un barajları tam dolu olsa dahi yetmiyor” Barajlardaki son duruma ilişkin açıklamalarda bulunan İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Meteoroloji Mühendisi, Dr. Öğr. Üyesi Güven Özdemir, “Tabi ki sevindirici şu anda yağışlar alıyoruz, geçen sene çok kötüydü. Bu eylüle kadar müthiş bir kuraklık, susuzluk vardı. Barajlarımızda şu anda yüzde 50’nin üzerinde doluluk var ama bizi rehavete sevk etmemesi lazım çünkü İstanbul’un nüfusu çok yüksek. 5 milyon civarında araç var, bunların kullandığı yakıt, petrol türevleri maalesef İstanbul’da bir ısı adası oluşmasına sebep oluyor. İstanbul’da suyun önemi büyük, barajlarımız yüzde 50’nin üzerinde, diyelim ki tamamen doldu, kapasitesi şu anda 868 milyon metreküp günde 3,2 milyon metreküp su kullanıyoruz. İstanbul’un şu andaki barajları tam dolu olsa dahi yetmiyor. İSKİ ne yapıyor; Melen, Yeşilçay, Istranca, şuradan buradan İstanbul'a su takviyesi yapıyor ki ancak yetsin. 365 güne vurduğunuzda en az 1 milyar 200 milyon metreküpün üzerinde yıllık suya ihtiyacımız var. Barajlarımız 868 milyon metreküp olduğuna göre demek ki yetmeyecek hemen hemen yüzde 50’ye yakın su ihtiyacımızı dışarıdan karşılamak zorundayız. Artık İstanbul’un nüfusunun artışını durdurmak, göçü önlemek lazım. İstanbul’un şu andaki durumu baraj yapmaya müsait olmayabilir, buna yetkililer karar verecektir ama İstanbul’un yeni barajlara ihtiyacı var. Bu barajların yanı sıra halkın, belediyelerin de muhakkak yeni yapılan binalara şart koşması lazım. Yağmur sularının biriktirilmesi, su sarnıçlarının oluşturulması lazım, yani yağan yağmuru biriktirmek gerekiyor. Geri dönüşüm sularını kullanmak lazım. Yolların kenarlarına belli aralıklarla su depoları yapılabilir, denize akıtacağımıza bu alanlarda toplamamız lazım” dedi. “Yağışlar kesildiği an hızlı bir şekilde azalacak” Tasarruf büyük önem taşıdığına vurgu yaparak sözlerine devam eden Özdemir, “Kuraklık devam ediyor şu anda yağışlı gibi gözüküyor ama eski kışlara göre bu yağışların daha etkili olması gerekiyordu. Yağışlar çok kısa bir zamanda vuruyor, geçiyor. Pek ümit içinde olmamamız, tasarrufa çok önem vermemiz lazım. Evlerde, kullanılan cihazlarda, musluktan akan sularda kullanırken çok dikkatli olunması lazım çünkü bu suyun barajlarımızda kalması lazım. Barajların etrafında çok yerleşim yeri var, buraların tamamen yeşil alana dönüştürülmesi lazım. Yetkililer, İstanbul’u susuz bırakmayacaktır, devletimiz çok güçlü bir devlet. Susuz kalır mıyız, kalmayız ama zorluk çekebiliriz, günlerce suyumuz akmayabilir. Susuz kaldığımızda da bulaşıcı hastalıklar kol gezecektir; kolera, tifo, uyuz gibi cilt hastalıklarına kadar ki İstanbul’da çok hızlı bir şekilde yayılacaktır. Pandemiden daha kötü olma ihtimali olabilir. Bunu yaşamamak için tedbirimizi almamız lazım. Bütün kuruluşlar, fertler dahil olmak üzere üzerimize düşen görevi yapmamız lazım. Doluluk, çok kısa bir zamanda yüzde 15’lere kadar düştü hatta bazı barajlar tamamen kurudu. Bu şekilde giderse yüzde 50’ye güvenmeyeceğiz diyelim ki yağışlar kesildiği an hızlı bir şekilde azalacaktır” dedi. (İHA)
Doğdu: “Aile Hekimliği’nde Çalışanlar Adına Mücadeleye Devam Ediyoruz”
blank
Berkay Doğan tarafından
22 Aralık, 2024 15:53 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Doğdu: “Aile Hekimliği’nde Çalışanlar Adına Mücadeleye Devam Ediyoruz”

Türk Sağlık-Sen Karabük Şube Başkanı Sadık Doğdu, aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının sorunlarına ilişkin mücadelelerinin kesintisiz sürdüğünü belirterek, her zaman çalışanların yanında olduklarını vurguladı. Doğdu, “Aile hekimlerimiz ve aile sağlığı çalışanlarımızın her bir meselesi bizim meselemizdir” dedi.

İLK ADIMLAR 2006’DA ATILDI

Türk Sağlık-Sen’in, aile hekimliği sistemi başladığı günden bu yana çalışanların sorunlarını gündeme taşıdığını söyleyen Doğdu, ilk eylemi 16 Nisan 2005’te Düzce’de gerçekleştirdiklerini ifade etti. Doğdu, “2006 yılında sorunları yerinde tespit etmek amacıyla anket düzenledik. 2009’da ilk çalıştayı gerçekleştirerek dilekçe kampanyaları ve çeşitli etkinlikler düzenledik” dedi.

CUMARTESİ NÖBETLERİNE KARŞI MÜCADELE

Aile hekimlerine dayatılan Cumartesi nöbetlerine karşı en kararlı tavrı sendikalarının sergilediğini belirten Doğdu, “Her hafta farklı eylem kararları alarak bir eylem kültürü oluşturduk. Mücadelemiz sayesinde Cumartesi nöbetleri kaldırıldı. Ayrıca, disiplin cezalarını mahkemelerde iptal ettirdik, adli tıp gibi nöbetlerin sonlandırılmasını sağladık ve haksız kesilen damga vergisinin iadesini kazandık” diye konuştu.

HAK VE HUKUK İÇİN NET TAVIR

Doğdu, sendikanın hukuki mücadelelerle birçok düzenlemeyi değiştirdiğini aktararak, “Aile hekimlerinin maaş bordrolarının internetten yayınlanmasını sağladık. Elektrik ve su faturalarında kamu tarifesi uygulanması için girişimlerde bulunduk. Sağlık Bakanlığı ve Halk Sağlığı Kurumu ile çözüme ulaşan pek çok meselemiz oldu” dedi.

YENİ YÖNETMELİK MAĞDURİYET YARATIYOR

Son yönetmelik değişikliğiyle ilgili görüşlerini aktaran Doğdu, “Sahanın beklentilerinden uzak ve yeni mağduriyetlere yol açacak düzenlemelere karşı itirazlarımızı her platformda dile getirdik. Ancak bu düzenlemeler yürürlüğe girdi. Bu sebeple hukuki süreç başlattık” dedi.

Yönetmelikte yer alan sözleşme yenileme kriterleri, teşvik ödemeleri ve entegre sağlık merkezlerindeki nöbetler gibi düzenlemelerin çalışanları mağdur ettiğini ifade eden Doğdu, “Sağlık Bakanlığı’na bu talepleri rapor halinde ilettik. Çözüme ulaşana kadar mücadelemiz devam edecektir” diye konuştu.

ÜCRETLERDEKİ DÜŞÜŞ HUKUKA AYKIRI

15 Aralık itibarıyla aile hekimliği çalışanlarının ücretlerinde yaşanan düşüşlere dikkat çeken Doğdu, “Sendikal faaliyetlere katılma nedeniyle çalışanların eksik gün hesabıyla cezalandırılması hukuka aykırıdır. Bu konuda açılacak davalarla tüm haklarımızı savunacağız” dedi.

“KARARLILIĞIMIZ DAİMDİR”

Son olarak, aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının sorunlarının çözülmesi için mücadelelerinin kesintisiz devam edeceğini belirten Doğdu, “Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır. Yanlış uygulamaların düzeltilmesi ve çalışanların mağduriyetlerinin giderilmesi için kararlılıkla mücadele edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.