Karabük Postası tarafından
07 Ağustos, 2023 10:38 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 21.09.2023 10:56
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

Epilepsi dünyada her yıl yaklaşık 2,4 milyon insanı etkiliyor

Nörolojik ve önemli bir hastalık olan epilepsi, beyindeki anormal elektriksel aktivite sonucu tekrarlayan nöbetlere yol açıyor. Yaş, cinsiyet, etnik köken gibi faktörlerden bağımsız olarak herkesi etkileyebilen bu hastalık hakkında doğru bilgilere sahip olmak, hastalığın etkilerini azaltmak ve toplumdaki farkındalığı artırmak için önem taşıyor. Dünya genelinde tahmini 65 milyon epilepsi hastası olduğunu söyleyen Medicana Sağlık Grubu Nöroloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Hülya Mavi, epilepsi hakkında bilgi verdi.   Epilepsinin, beyindeki sinir hücrelerinin anormal bir şekilde yüksek aktivite gösterdiği bir durum olduğunu söyleyen Medicana Ataşehir Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Hülya Mavi, “Bu durum, beyindeki normal elektriksel sinyallerin kontrolsüz bir şekilde yayılmasına neden olur ve nöbetlerin oluşmasına sebep olur. Nöbetler, beyindeki anormal elektriksel faaliyetlerin neden olduğu farklı semptomlarla kendini gösterebilir” dedi.   Çocukluk döneminde geçirilen bazı ciddi hastalıklar epilepsiye neden olabilir   Epilepsiye yol açan nedenler tam olarak anlaşılamadığını söyleyen Uzm. Dr Hülya Mavi, şöyle devam etti:   “Her yıl yaklaşık 2,4 milyon yeni epilepsi hastası eklenmektedir. Ülkemizde de bu sayı 750 bin civarındadır. Beyindeki yapısal anomaliler, beyin yaralanmaları, enfeksiyonlar, genetik faktörler ve bazı nörolojik hastalıklar epilepsi riskini artırabilir. Doğum sırasında ve erken çocukluk döneminde geçirilen bazı ciddi hastalıklar da epilepsiye neden olabilir.     Hastalığın teşhisi EEG için önemli   Epilepsi nöbetleri farklı tiplerde olabilir. Kimi insanlar şuur kaybı yaşarken, bazılarında kas spazmları ve zihinsel karışıklık görülebilir. Epilepsi teşhisi, nöbetlerin karakteristiği, süresi ve sıklığı göz önünde bulundurularak uzman bir nörolog tarafından konulur. Elektroensefalogram (EEG) gibi testler, hastalığın teşhisinde önemli bir rol oynar.     Farkındalık artırılmalı   Epilepsi, sadece bireyin sağlığını değil, aynı zamanda yaşam kalitesini ve günlük aktivitelerini de etkileyebilir. Toplumsal düzeyde, epilepsinin hala yanlış anlaşıldığı ve ön yargılarla karşı karşıya kaldığı durumlar olabilmektedir. Farkındalığı artırmak ve toplumu eğitmek, epilepsiyle yaşayan bireylerin sosyal entegrasyonunu ve yaşam kalitesini artırmak açısından önemlidir.     Derin beyin stimülasyonu epilepsi hastalarına umut veriyor   Epilepsinin tedavisi, hastanın nöbetlerinin tipine, sıklığına ve şiddetine bağlı olarak belirlenir. Antiepileptik ilaçlar, nöbetlerin kontrol altına alınmasında etkilidir. Tedaviye rağmen nöbetleri tamamen ortadan kaldırmak her zaman mümkün olmayabilir, ancak uygun ilaçlar ve tedavi yöntemleri ile nöbetlerin sayısı ve şiddeti azaltılabilir. Bazı ileri vakalarda, cerrahi müdahale düşünülebilir. Epilepsi hastaları için ilaç tedavisi yeterli olmayan durumlarda Vagal Sinir Stimülasyonu (VSS), umut verici bir alternatif tedavi seçeneği sunar. VSS, vücuttaki vagus sinirine düzenli elektriksel uyarılar göndererek beyindeki anormal elektriksel aktiviteyi düzenler. Bu sayede nöbetlerin sıklığı ve şiddeti azaltılabilir. Cihaz, göğüs kafesine yakın bir bölgeye yerleştirilir ve hastalarda günlük yaşam etkilenmeden tedavi şansı olabilir. VSS, tedavi seçenekleri sınırlı olan hastalar için umut verici bir seçenek olarak düşünülebilir. Ancak, tedavi öncesinde hastaların doktorlarıyla detaylı bir değerlendirme yapması ve tedavi sürecinde düzenli takip sağlanması önemlidir.”   Doğru tanı ve düzenli kontrol önem taşıyor   Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Hülya Mavi, “Doğru tanı ve etkili tedavi ile birçok epilepsi hastasının nöbetleri kontrol altına alınabilir ve hastalar sağlıklı bir yaşam sürebilir. Ancak, toplumsal farkındalığın arttırılması, ön yargıların ortadan kaldırılması ve destekleyici bir çevrenin oluşturulması da en az tedavi kadar önemlidir” diye konuştu. (İHA)

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Asuman Doğan tarafından
18 Kasım, 2025 09:50 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

BU MAHALLELER KENTSEL DÖNÜŞÜM BEKLİYOR

Karabük’ün kuruluş döneminden bu yana kentin çekirdeğini oluşturan Yeni, Atatürk, Namık Kemal, Makasbaşı, Kayabaşı ve Bayır Mahallelerinde yer alan 70 yılı aşmış yapı stoğu, uzmanlara göre şehrin deprem riski karşısındaki en zayıf noktası olarak öne çıkıyor.

Kuzey Anadolu Fay Hattı’na yakınlığı nedeniyle 1. derece deprem kuşağında bulunan Karabük’te özellikle bu altı bölgenin acilen kentsel dönüşüm programına dahil edilmesi gerektiği ifade ediliyor.

YORGUN MAHALLELER ALARM VERİYOR

Kent merkezinin en eski yerleşim alanı olan bu mahallelerin büyük bölümü, ekonomik ömrünü tamamlamış binalarıyla “kentsel yorgunluk bölgesi” olarak nitelendiriliyor. Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’nin 2018’de güncellenen standartları dikkate alındığında söz konusu bölgelerdeki yapıların önemli bölümünde taşıyıcı sistem zafiyeti, donatı eksikliği, düşük beton kalitesi, temel izolasyonu bulunmaması ve inşa edildiği dönemin deprem kurallarını karşılamama gibi sorunlar tespit ediliyor. Bu özellikleri nedeniyle pek çok bina “riskli yapı” grubunda değerlendiriliyor.

Yaklaşık 70 yıl önce inşa edilen binalarda çoğunlukla alt gelir gruplarının yaşaması, dönüşüm sürecinin sosyal boyutunu da kritik hale getiriyor. Uzmanlar, yapısal riskin yanı sıra nüfus yoğunluğu, dar sokaklar ve acil müdahaleye uygun olmayan mahalle dokusunun deprem anında büyük tehlike oluşturabileceğini vurguluyor. Olası bir afette en fazla can kaybı ve bina çökmesi ihtimalinin bu bölgelerde olduğu belirtiliyor.

SEÇİM ÖNCESİ VERİLEN SÖZ RAFTA MI KALDI?

Karabük kamuoyunda kentsel dönüşüm beklentisi, seçim öncesinde dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı’nın bölgeyi gezerek yaptığı “Buralar acilen toplu kentsel dönüşüme alınmalı. Seçimden sonra başlayalım.” açıklamasıyla artmıştı. Ancak seçim sonrası bakanlık görevinde değişiklik yaşandı ve sürecin henüz resmen başlamamış olması vatandaşlarda belirsizlik oluşturdu.

Göreve gelen yeni Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un Karabük kamuoyunda “kentin eniştesi” olarak gördükleri bir isim olması nedeniyle dönüşüm sürecinin hızlandırılacağına yönelik beklenti sürüyor. Bakan Kurum’un Karabük’e olan yakınlığının, dosyanın yeniden ele alınmasına katkı sağlayabileceği ifade ediliyor.

KARABÜK’ÜN GELECEĞİ İÇİN KRİTİK ADIM

Mahalle sakinleri ve şehirdeki kanaat önderleri, konunun yalnızca konut yenilenmesi olarak değil, doğrudan bir yaşam güvenliği meselesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Deprem yönetmeliklerine uygun olmayan, yalıtımsız, fiziksel olarak yıpranmış ve sosyoekonomik açıdan dezavantajlı nüfusun yaşadığı binaların Karabük için ciddi bir risk kaynağı oluşturduğunu dile getiren vatandaşlar, “Bugün olmazsa yarın çok geç olabilir.” diyerek dönüşüm sürecinin başlatılmasını talep ediyor. İş dünyası, sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarının da ortak çağrısı kentsel dönüşümün artık siyasi bir gündem maddesi değil, şehrin geleceği için zorunlu bir adım olarak görülmesi önem taşıyor. Uzmanlar, dönüşümün gecikmesi halinde muhtemel bir depremde ağır sonuçlar ortaya çıkabileceğine dikkat çekerek, merkezi idare ve yerel yönetimlerin en kısa sürede ortak bir yol haritası açıklaması gerektiğini ifade ediyor.

Bizi sosyal medyadan takip edin