Ihlas Haber Ajansı tarafından
28 Haziran, 2024 00:15 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Dünyaca ünlü Taşköprü sarımsağınıda hasat başladı

Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde Avrupa Birliği tarafından tescillenen Taşköprü sarımsağının hasadına başlandı. Yaşanan çil hastalığı sebebiyle yüzde 30 verim kaybı bekleniyor.
Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye Patent ve Marka Kurumu tarafından tescillenen dünyaca ünlü Taşköprü sarımsağının Kastamonu’nun Taşköprü ilçesindeki hasadına başlandı. Lezzeti ve içerdiği selenyum oranıyla dünyada ün kazanan Taşköprü sarımsağının tarlalardan toplanması için yoğun mesai harcanıyor. Kastamonu’da 5 bin ailenin geçim kaynağı olan Taşköprü sarımsağında bu yıl 24 bin dekar alanda dikim yapıldı. Geçtiğimiz yıla göre yaklaşık yüzde 30 daha az alanda ekimi yapılan Taşköprü sarımsağını çil hastalığı vurdu. Taşköprü sarımsağının çillerinde oluşan hastalık, sarımsağın büyümesini engelledi. Bu sebeple Taşköprü sarımsağında yaklaşık yüzde 30 verim kaybının yaşanması bekleniyor.
Taşköprü’de sarımsak üreticiliği yapan Hasan Yıldırım, “Bu yıl üretim düştü. Sarımsaklarda bu yıl çil hastalığı denilen bir hastalık bulunuyor. Bu hastalığı çözmek için bugüne kadar ziraatçilerimiz bu işin üzerine düşmediler. Yıllardır bu hastalık var. Fakat zamanla bu çil hastalığı bölgemizde çoğaldı. Bize sıkıntı oluşturuyor” dedi.

“Sarımsağın çillerinde oluşan hastalık, büyümesini engelliyor”
Sarımsağın çillerinde oluşan hastalık sebebiyle büyüyemediğini belirten Yıldırım, “Çil hastalığı, sadece sarımsağın büyümesine engel oluyor. İnsan sağlığı için herhangi bir zararı yok ama sarımsak büyüyemediği için verim kaybı oluşuyor. Vatandaş, ‘Sarımsakta hastalık var’ demesin. Çünkü sarımsakta herhangi bir şey yok. Sadece sarımsağın çillerinden ötürü gelişemediği için küçük kalıyor. Sarımsak büyürken bu hastalığa nasıl yakalandıysa bu şekilde kalıyor. Bundan dolayı büyük sıkıntı çekiyoruz. Şu anda ekim, geçtiğimiz yıla göre yüzde 30 civarında düştü. Sarımsaktaki çil hastalığı sebebiyle de yüzde 30 civarında verim düştü. Örneğin, ben tarlamdan dönüm başına 800-900 kilo civarında sarımsak almam gerekirken, bu yıl ancak 300-400 kilogram alabileceğim. Bu da üreticileri çok etkiliyor” diye konuştu.

“Kış ayında sarımsağı dikiyoruz, bahar ayında da hasadını yapıyoruz”
Taşköprü ilçesi Alatarla köyünde işçi başkanı olan Aysel Topçu ise, “Yıllardır sarımsak işiyle uğraşıyoruz. Biz de çiftçiyiz, emek veriyoruz. Günlük başkanlığını da 13 yıldır yapıyorum. Verdiğimiz emeklerin karşılığını alamıyoruz. Kış ayında sarımsağı dikiyoruz, bahar ayında da hasadını yapıyoruz. Bu süre zarfında otunu temizliyoruz, çapasını yapıyoruz. Topraktan çıkartması, ayıklaması, bağlaması; sarımsağın her aşaması zor ama emeklerinin karşılığını hiçbir zaman çiftçi alamıyor. Bu yıl hasadımız Allah’a şükür başladı. Sarımsaklarımız bu yıl hasta. İyi olan yerler de var, kötü olan yerler de var. Allah ne verdiyse o, yapacak bir şeyimiz yok. Rızkımız bu kadar demek ki” şeklinde konuştu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Asuman Doğan tarafından
04 Mayıs, 2025 13:51 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Safranbolu’nun Özgün Mimarisi Kayboluyor

Safranbolu’nun tarihi dokusu korunmaya çalışılırken, yeni yapı ve satışlar endişe yaratıyor.

Safranbolu, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve Osmanlı döneminden kalma özgün mimarisiyle kent ölçeğinde koruma altında yer alıyor.
Bölgenin kültürel ve turistik değerlerini koruma amacıyla yapılan restorasyon çalışmaları ve projeler, bölgeyi hareketlendirse de, son zamanlarda bahçeli iki katlı evlerin satılık ilanlarıyla yer alması ve yeni yapıların geleneksel mimariye uygun olmaması endişe yaratıyor.
Emlak piyasasında yaşanan hareketlilik, Safranbolu’nun özgünlüğünü tehdit ediyor. Konakların bakım ve restorasyon maliyetlerinin yüksek olması, ev sahiplerini satışa yönlendiriyor. Bu durum, emlak piyasasında hareketlilik sağlarken, aynı zamanda bölgenin mimari bütünlüğüne zarar verme riski taşıyor. Çarşı ve Bağlar bölgelerindeki evlerin satılık ilanlarında yer alması ise bazı endişeleri açığa çıkarıyor. Çünkü o sokaktaki evlerin birçoğu artık kaderine terk edildi.
Emlak sektörünün önde gelen isimleri, Safranbolu’nun mimari kimliğinin korunması gerektiğine vurgu yapıyor. Karabük’te Emlakçı Hakan Ayhan şu değerlendirmeyi yaptı:
-“Bölgedeki restorasyon çalışmaları ve emlak hareketliliği, geleneksel mimarinin sürekliliğini tehdit ediyor”
Ayhan: "Safranbolu’da özellikle tarihi konakların restorasyonu ile satışı artarken, yeni yapıların geleneksel Türk evi mimarisine uygun yapılmaması ise endişe yaratıyor. Miras yoluyla hissedarlar arttıkça, bazı evlerin önünde satılık ilanı yazılarının daha da çoğaldığını görüyoruz. Ancak, bölgenin kimliğine uygun olmayan projeler, turizm açısından olumsuz etkiler yaratabilir. Bu nedenle, hem alıcılar hem de satıcılar çok daha bilinçli olmalı, restorasyon ve inşaatlarda geleneksel mimarinin esas alınması gerekiyor." dedi.
Safranbolu’da tarihi konaklarda satılık yazısının artmasıyla birlikte, hem turizm destinasyonunu hem de mahalle sakinlerini olumsuz etkilediği görülüyor. Safranbolu’nun özgün mimari yapısının korunmasının önemine vurgu yapan, Emlakçı Ayhan ile yapılan görüşmede, bölgedeki satış trendleri ve mimari uyum konuları detaylandırıldı.
Ayhan sözlerine şöyle devam etti:
"Ünlü sanatçı Hakan Peker’in restore ettiği ev gibi, bölgedeki tarihi konakların aslına uygun restore edilmesi, hem bölgenin kültürel değerlerinin korunması hem de turizm gelirlerinin artması açısından büyük önem taşıyor. Ama herkes bu duyarlılıkta olmayabiliyor ya da duyarlı oluyor ancak maddi açıdan imkanı sınırlı kalıyor. Bu konuda tarihi bir evin satışında, aslına uygun yenilenmesi şartı konularak, bununda en geç 1 yıl gibi bir sürede yapılması gerekebilir. İtalya’da bugün 1 Euro’ya ev alıyorsunuz deniliyor ama aslına uygun yenilenmeyi şart koşuyor. Burada bu uygulamaları ancak bilinçli alıcılar üstleniyor. Evlerde yaşam olmadıkça satın alınmasının bir manası da kalmıyor. Sit alanındaki evi koruma altında değilse villa tarzı geniş balkonlu, garaj kapılı ve özgün duvarların yıkıldığı modern yapılar yapılıyor, bu yapılar geleneksel yapıya uygun olmadığında, bölgenin bütünlüğüne ve özgünlüğüne zarar veriyor."
Emlakçıların, Safranbolu’nun kent dokusunun korunması adına, yerel yönetimler ve inşaat sektörü ile birlikte hareket etmesi gerektiğine dikkat çeken Ayhan, ayrıca bölgedeki emlak piyasasının sürdürülebilirliği için, restorasyon ve yeni yapımların geleneksel mimariye uygun olarak yapılması gerektiğine işaret ediyor.
Safranbolu’da, tarihi mirasın korunması ve ekonomiye katkı sağlayacak doğru adımların atılması, bölgenin geleceği açısından büyük önem taşıyor. Gelişmeleri yakından takip edecek bağımsız bir denetim mekanizmasının, bölgenin turizm ve emlak piyasasının, kültürel miras değerleri çerçevesinde şekillenmesinde rol alması bekleniyor.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.