Ihlas Haber Ajansı tarafından
20 Kasım, 2024 12:52 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Dr. Öğretim Üyesi Özgenç Akın: “Rize’de son yaşanan deprem, yağışlar sonrası bölgedeki heyelanları da tetikler”

Rize’nin Hemşin ilçesinde geçtiğimiz günlerde meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki depremin ardından Çayeli ilçesinde dün sabaha karşı meydana gelen heyelanda 1 kişinin hayatını kaybetmesi, 4 kişinin de yaralanması, “Depremler heyelanı tetikler mi?" sorusunu akıllara getirdi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Sismoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Özgenç Akın, “Depremler heyelanı tetikler, çünkü doğada Newton’un tepki yasası geçerlidir. Özellikle bölgemiz çok dik yamaçlara sahip ve yağış oranı da çok yüksek. Bu yağış oranı da çok yüksek olduğu için stabil olmayan yer altı tabakaları heyelanlara sebep olacaktır" dedi.
Rize’nin Hemşin ilçesinde geçtiğimiz günlerde meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki depremin ardından Çayeli ilçesinde dün sabaha karşı yaşanan heyelanda 1 kişi hayatını kaybetti, 4 kişi de yaralandı. Depremlerin heyelanlar üzerinde etkisi olup olmadığı konusunda açıklama yapan Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Özgenç Akın, Türkiye’nin tam anlamıyla bir deprem ülkesi olduğuna dikkat çekerek, “Ülkemiz dünyadaki en aktif kuşaklardan bir tanesi olan Alp-Himalaya kuşağında yer almaktadır. Yani ülkemiz tam anlamıyla bir deprem ülkesidir. Dolayısıyla bu depremlerin meydana gelmesi normaldir. Ülkemizde daha çok transform faylardan kaynaklanan yüzeye daha yakın depremler meydana gelir. Yüzeye yakın olduğu için de derinliği yıkıcı olabilmektedir. Şili, Japonya gibi dalma batma zonlarında daha derin, daha büyük depremler meydana gelir. Bizim ülkemizde de 7 ya da daha fazla büyüklükte depremler meydana gelmektedir” diye konuştu.

"Rize’deki depreme hiç şaşırmadık"
Geçtiğimiz günlerde Rize’de meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki depreme şaşırmadıklarını ifade eden Akın, “Rize’de 4 büyüklüğüne sahip deprem meydana gelmesine açıkçası biz şaşırmadık. Türkiye’nin tamamı deprem bölgesidir. 1996 yılında yapılan deprem tehlikesi haritasında bölgeler vardı. Birinci dereceden beşinci dereceye kadar. Sanki beşinci derecedeki bölgede hiçbir şekilde depremden etkilenmeyecekmiş gibi bir intiba oluşturuluyordu. 2018 yılında yeni deprem tehlike haritası yapıldı. Bu harita parsel bazlı çalışmalarla deprem tehlikesini ortaya koyabiliyor. Bölgemize bakacak olursak burada Mw=4.7’lik deprem meydana geldi. Rize’de, Ordu’da, Trabzon’da, Batum’da faylar var. Bu fayların hepsi MTA’nın diri fay haritasında işaretli değil. İnsanlık olarak zaten fayların 100’de yüzüne hakim değiliz, hiçbir zaman da olamayız. Çünkü bir hareket sonucunda faylar oluşur. Fay kırık demektir. Daha önce oluşmuş faylarda deprem olabildiği gibi bir deprem de fayın oluşmasına neden olabilir. Yani aralarında sebep sonuç ilişkisi vardır. Şehrimiz hakkında konuşacak olursak, Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fay zonlarına olan yakınlığımız şehir olarak tehlike altında olduğumuzu ifade ediyor. 4.0, 5.0, 6.0 büyüklüğündeki depremler genellikle yıkıcı olmaz. Yıkıcı olması yapıların uygunsuz inşasından dolayıdır. 6 Şubat depreminde gördük ki 600-700 kilometre uzaklıkta olmamıza rağmen Trabzon’da sallandık ve ciddi şekilde hissettik. Dolayısıyla Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fay hatlarına olan yakınlığımızdan dolayı buralarda meydana gelebilecek büyük depremlerin de bizi doğrudan ve ciddi şekilde etkileyebileceğini düşünüyoruz. Rize’de daha küçük bir fayda meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki bir deprem Trabzon için yıkıcı olmayabilir ancak örneğin Bingöl Karlıova civarında 7 ve 7’den büyük bir deprem bekliyoruz. Dolayısıyla bu depremin bizi etkileyemeyeceğini söyleyemeyiz” şeklinde konuştu.

Depremler heyelanları tetikler mi?
Depremlerin heyelanı tetikleyeceğini belirten Akın, “Depremler heyelanı tetikler, çünkü doğada Newton’un tepki yasası geçerlidir. Meydana gelen bir kütle hareketi heyelan oluşturabilir. 6 Şubat 2023 depreminden sonra da heyelanlar meydana geldi. Özellikle bölgemiz çok dik yamaçlara sahip ve yağış oranı da çok yüksek. Bu yağış oranı da çok yüksek olduğu için stabil olmayan yer altı tabakaları heyelanlara sebep olacaktır. Dolayısıyla kütle hareketi ve yağışın da fazla olması, eğimin fazla olması bu heyelanları tetikleyecektir” diye konuştu.
Neler yapılması gerektiği konusunda uyarılarda bulunan Akın, “Parsel bazında zemin etütlerini çok ciddi bir şekilde yapmamız ve denetlememiz gerekmektedir. Genel anlamda makro bölge ve mikro bölgeleme çalışmaları yapılması lazım. Mikro bölgeleme çalışmaları daha yüzeye yakın, daha sık aralıklarla ölçümler alınarak yapılırken, makro bölge çalışmaları ise daha derin ve daha geniş alanda tüm şehri, hatta tüm bölgeyi kapsayacak şekilde yapılır. Bu çalışmalar bir kentin inşasında mutlaka uzman yer bilimciler tarafından yapılmalıdır. Elde edilen sonuçların çok iyi bir şekilde analiz edilip, imar planlarının da buna göre yapılması can ve mal kayıplarını önleyecektir” ifadelerini kullandı.
Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası’na göre dördüncü derece deprem bölgesinde yer alan Rize’de 15 Ekim’de 4.7 büyüklüğünde deprem meydana gelmişti. Rize tarihinde ilk defa büyüklüğü 4’ü aşan bir deprem yaşandığı belirtilirken, Rize’ye en yakın büyük deprem 1892’de Artvin’de büyüklüğü bilinmeyen ancak 6 büyüklüğünde olduğu tahmin edilen deprem ve 1906 yılında Erzurum’un Toprakkale-Oltu bölgesinde yaşanan 6 büyüklüğündeki deprem olarak biliniyor.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Berkay Doğan tarafından
07 Mayıs, 2025 15:06 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Altın Safran Belgesel Film Festivali Start Aldı

Safranbolu ilçesinde bu yıl 26’ncısı düzenlenen Uluslararası Belgesel Film Festivali başladı.

Festival kapsamında Safranbolu Belediyesi Sosyal Tesisi’nde basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, festivalin köklü geçmişine vurgu yaparak, 26'ncı yılına ulaşmanın gururunu ve mutluluğunu yaşadıklarını ifade etti.

UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan Karabük'ün tarihi Safranbolu ilçesi, kültürel mirası ve sinema tutkusunu bir araya getiren 26. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali’ne ev sahipliği yapıyor. Belgesel sinemanın önemini vurgulayan ve kültürel değerlerin kayıt altına alınmasını amaçlayan festival, her yıl olduğu gibi bu yıl da yerli ve yabancı pek çok katılımcıyı bir araya getiriyor.

Festivalin açılışı kapsamında, Misak-ı Milli Demokrasi Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı'na çelenk sunma töreni gerçekleştirildi. Çelenk, festival komitesinin başkanlığını da yürüten Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse tarafından sunuldu. Törende, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından festivalin anlam ve önemi bir kez daha vurgulandı.

Açılış töreninin ardından Safranbolu Belediyesi Sosyal Tesisi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Başkan Elif Köse, festivalin 26'ncı kez düzenlenmesinden duyduğu mutluluğu dile getirdi. Belgesel sinemanın sadece bir sanat dalı değil, aynı zamanda toplumların hafızasını oluşturan önemli bir mecra olduğunun altını çizen Başkan Köse, "Bizler de bu hafızayı çoğaltmak ve gelecek nesillere aktarmak için bu festivali sadece etkinlik gibi değil, kültüre verilmiş hizmet olarak görüyoruz. Her geçen sene içeriğinin daha nitelikli ve kapsamlı olması için komitemizle çok uzun süreçte yoğun çabayla çalışmalarımızı sürdürüyoruz." diye konuştu.

Belediye Başkanı Elif Köse, zengin içeriğe sahip festivalde 145 ülkeden katılımcının yer aldığını dile getirerek, "Belgesel film festivalimizin her geçen sene belgesel adına yakışır şekilde içeriğinin zenginleştiğini, nitelikli hale geldiğini görüyorum." ifadelerini kullandı.

Festival süresince Safranbolu’nun tarihi ve kültürel dokusuna uygun mekanlarda çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Bunlar arasında belgesel film gösterimleri, söyleşiler,  sergiler, paneller ve özellikle çocuklara yönelik belgesel film  atölyeleri yer alıyor. Çocuklara belgesel sinema sevgisinin aşılanması ve yaratıcı düşünme becerilerinin geliştirilmesi amacıyla hazırlanan atölyeler, festivalin en dikkat çeken bölümlerinden biri olarak öne çıkıyor.

Ayrıca, festival kapsamında yarışmalı bölümlerde yer alan belgeseller, alanında uzman jüri üyeleri tarafından değerlendirilerek, en başarılı yapımlara ödüller verilecek. Festivalin kapanışı ve ödül töreni, 10 Mayıs 2025 tarihinde yapılacak.

Safranbolu'nun tarihi sokaklarında kültür ve sanatın izlerini bir kez daha yaşatan Altın Safran Belgesel Film Festivali'nin  hem sinemaseverlere hem de kültür turizmine ilgi duyan ziyaretçilere unutulmaz anlar yaşatması bekleniyor.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.