blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
13 Nisan, 2024 12:36 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Cennetten bir köşe: Kızılırmak Deltası

Türkiye’nin en önemli sulak alanlarından biri olan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde açan su papatyaları, ziyaretçilerine eşsiz bir manzara sunuyor.

Samsun’da yüzlerce türdeki kuşa ev sahipliği yapan UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ndeki Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’ndeki Galeriç Subasar Ormanı her yıl olduğu gibi bu yıl da papatyalarla şenlendi. Türkiye’de nadir bulunan subasar ormanlardan biri olan Galeriç Ormanı’nda açan su papatyalarını görmek için farklı şehirlerden insanlar Kızılırmak Deltası’na geldi. Fotoğrafçıların da ilgi odağı olan orman, en çok ziyaret edilen yerler arasında bulunuyor.

“Hayatımda ilk defa gördüm”

İstanbul’dan Kızılırmak Deltası’nı görmeye gelen Fikret Can, “Aslında ben leyleklerle ilgileniyorum. Burada Türkiye’nin en iyi leylek popülasyonu var. Hem onu hem de Kızılırmak Deltası’ndaki diğer türleri görmek için arkadaşımla beraber geldik. Hayvanların rahat etmesi yönünden burası koruma altına alınmış. Çok güzel bir durum. Bu ormanda papatyalar açmış. Burada, başka yerde hiç görmediğim bir güzellik var. İlk defa görüyorum. İnekler de içerisinde otluyor” dedi.

“Görsel şölen”

Fotoğraf sanatçısı Hasan Aktürk, “Yıllardır Kızılırmak Deltası’nda fotoğraf çekiyorum. Yılın bu zamanlarda deltada bu çiçeklenme olayına hayranım. Her yıl gelirim ve birçok dostumu da çağırırım. Bu yaklaşık bin yıllık fauna ve floradır. Su basar ormanı birçok canlıya da ev sahibi yapan bir nimettir. Gece baykuşlar çok olur burada. Buradaki çiçekler insanlara görsel şölenin yanında birçok canlının yaşamasında besin zinciri sağlıyor. Sulak alanlar birçok canlının yaşaması için çok önemlidir. Hayran olduğumuz bir zamandır. Çok güzel fotoğraflar çektiğimiz dönemdir” diye konuştu.

“Papatyalar çok güzel duruyor”

İstanbul’dan deltayı görmeye gelen Belgin İnce, “Kızılırmak Deltası’nın ismini çok duymuştum. Fotoğraflarını görmüştüm ve çok merak ediyordum. Çok da eski bir orman bildiğim kadarıyla. Bayıldım ve çok güzel. İnsanlar suyun içerisinde bu kadar güzel çiçekler olacağını hiç düşünmüyor. Papatyalar açmış ve çok güzel duruyor” şeklinde konuştu.

“Cennetten bir köşe gibi”

Ankara’dan deltayı görmeye gelen Tülin Yazıcıoğlu, “Hayatımda böyle bir güzellik görmedim. Arkadaşlarım çok bahsediyordu. Onların sayesinde buraya kadar geldim. Gerçekten cennetten bir köşe denilebilir” ifadelerini kullandı.

blank
blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
07 Ocak, 2025 12:00 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

3 kuşaktır bu caminin imamları aynı aileden

Trabzon’un Yomra ilçesinde 133 yıllık Özdil Merkez Cami’nde üç jenerasyondur caminin imamlık misyonunu Bıyıklıoğlu ailesi sürdürüyor.

Trabzon’un Yomra ilçesine bağlı Özdil mahallesinde 133 yıl evvel Osmanlı Periyodunda yaptırılan Özdil Merkez Camii’nde imam hatiplik vazifesini 3 nesildir birebir aile yapıyor. Mescitte üç jenerasyondur birebir ailenin imamlık vazifesinde bulunduğu ve bunu birinci defa dedesinin başlattığını belirten imam Ahmet Bıyıklıoğlu (60), 5 yıl dedesinin bu vazifesini sürdürdüğünü, amcasının 22 yıl, babasının 2,5 tıpkı mescitte imamlık yaptığını söyledi.

17 yıldır kendisinin imam hatiplik misyonunu sürdürdüğünü kaydeden Bıyıklıoğlu, “Camimiz 1891 yılında ibadete açıldı. Hacı baba diye bilinen askerliğini 10 yıl Osmanlı ordusunda yapan ve askerlikten sonra bu mescitte imamlığa başlayan ve bu caminin inşasını şahsen yapan caminin ardında meftun bulunan mezarda Hacı Babamız burada manevi bir temel atmış. Camimiz 2008 yılında biz vazifeye başladığımızda tamirata girdi. 1989 yılında yapılıp 2008 yılına gelen özgün yapısı neyse biz birebirini yine yaptık. Özgünlüğünü hiç bozmadan tadilatını gerçekleştirdik. Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nde mühendis arkadaşlar Karadeniz Bölgesi’nde bu büyüklükte taş yapı, çatılı bir cami daha yok dediler” dedi.

Emekliye ayrıldıktan sonra ailesinde imamlık misyonunu sürdürecek kimsenin olmadığını kaydeden Bıyıklıoğlu, “Rahmetli dedem burada 5 yıl imamlık yaptı. Ondan sonra 22 yıl amcam imamlık yaptı. 2.5 yıl babam imamlık yaptı. Ondan sonra da bir öbür hocamız 17 yıl vazife yaptıktan sonra bana nasip oldu. Üçüncü jenerasyon olarak bu mescitte misyon yapma imkanına sahip oldum. Manevi olarak beşere çok haz veren bir his. Ancak maalesef bunu üzülerek belirtiyorum ki bizim jenerasyonumuzda bu işi daha yürütecek olan yok. Burada 22 yıl hizmet vermiş merhum amcamın bir oğlu müezzin olarak vazife yapmaktadır. Biz emekliye ayrıldığımızda bu işi aileden daha yürütecek olan yoktur. Bunun burukluğu bizlerde var. Lakin yapacak bir şey yok. Allah inşallah bundan sonra gelen kuşaklarımıza bu türlü misyonlara layık beşerler yetiştirmeyi nasip eylesin” sözlerini kullandı.

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.