Bakan Bak: “860 yurdumuzda 980 bin gencimize barınma imkânı sağlıyoruz”
Ak Parti Tokat 8. Olağan Vilayet Başkanlığı Kongresinde konuşan Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, bakanlıklarına bağlı 860 yurtta 980 bin gence barınma imkânı sağladıklarını söyledi.
Ak Parti Tokat 8. Olağan Vilayet Başkanlığı Kongresine katılmak üzere Tokat’ta bulunan Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak birinci olarak Tokat Valiliğini ziyaret etti. Akabinde Gençlik Merkezi’nde gençler ile bir ortaya geldi. Hüseyin Akbaş Spor Salonunda yapılacak olan AK Parti 8. Olağan Kongresine katılan Bakan Bak; “Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak bugün 860 yurdumuzda 980 bin gencimize barınma imkânı sağlıyoruz. Onlara sabah kahvaltısı ve akyam yemeğini fiyatsız olarak sunuyoruz. Devletimiz birebir vakitte maddi durumu güzel olmayan öğrencilerimizi burslarla destekliyor. 950 öğrencimize kredi veriliyor. Gençlerimize üniversite hayatlarında büyük dayanaklar sağlıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız ‘gençlerin önünü açın, onlarla ilgilenin’ buyurdular. Kendisini çocukluğumdan bu yana tanırım. Kendisi büyüğümüzdü, futbol grubumuzun kaptanıydı. Siyasette de uzun vakittir yanındayız. Gençlere kıymet veren, gençlerin önünü açan bir başkan. Milletvekili seçilme yaşı 30’du. Bunu öce 25’e sonra 18’e indirdi. Bugün partimizin teşkilat başkanı, İstanbul gençlik kolları lideri. Yeniden patimizin genel sekreteri gençlik kolları genel bakanı. Sayın Cumhurbaşkanımıza çok iyi bakın zira ona ihtiyacımız var” dedi.
AK Parti Tokat Vilayet Başkanlığı Kongresi’nde 598 delegenin oy kullanması beklenirken seçime Adem Dizer başkanlığında ki tek listeyle gidildi.
Son günlerde siyaset kürsüsü, methiyelerle güzelleme yapan düzmece şairlerin metinleriyle gündem olmaya çalışıyor.
Zira; bu düzmece metinler eleştirilere yanıt vermekten ziyade düzülen kelimeler çengi çelenginden ibaret… Farkına varılmayan belki de bilinçli bir biçimde görmezden gelinen hakikat şudur ki; Halkın sokak aralarında yankılanan fısıltılarını bastırmak için kaleme alınan abartılı düzmece methiye, amacının aksine, sessizlikten değil dağ gibi büyüyen huzursuzluktan doğduğu aşikardır.
Ne var ki; Ülkenin ana muhalefet partisinin ilçe başkanları süslü cümlelerle basın eleştirilerini ve halktan gelen eleştirileri örtmeye çalışsa da, sözlerin gürültüsü, susturmaya çalıştığı eleştirilerden çok daha fazla patırtı kopartmaya çalışmaktadır.
Sizler, partinizin merkez ilçe başkanlarısınız. Göreviniz şairane romantizm değil, halkın nabzını tutmak, yönetimi denetlemek ve gerektiğinde eleştiriyi göğüslemektir. Ama siz methiyelere öyle bir kat çıkmışsınız ki, halkın taleplerini görünmez olmuş.
Hakkınızda yapılan bütün eleştirileri neredeyse organize bir linç kampanyası gibi kamuoyuna lanse etmeye çalışıyorsunuz. Kimisi kibirli demiş, kimisi halktan kopuk….
Peki bu insanlar bu sözleri neden söylüyor?
Sizce partinin içinden gelen eleştirilere bile “kadın düşmanlığı” olarak mı kodlama yapılmalı..?
Kadın düşmanlığı konusunda inanın sizlerin eline kimse su dökemez…
Öyle değil mi Sayın Ali Yavuz…
CHP İl Kadın Kolları Başkanınıza yaptıklarınız hala hafızalarda.
Her türlü hakareti yaparak sadece yumruklamadığınızın kaldığı Kadın Kolları Başkanınıza yapılanları ellerinizi ovuştura ovuştara seyrettiğiniz günleri ne zaman unuttunuz…
Daha düne kadar Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse hakkındaki söylemlerinizi de unutmuş değiliz.
Kendi içinizdeki rahatsızlığı bastırmak için duygusal yüceltilerle dolu bir manifesto yayınlıyorsunuz ama içi boş bir teneke gibi gürültüden başka bir şey üretmiyor.
Soruyorum: Bu metin halkın hangi sorununu çözüyor?
Mesele halktan gelen taleplere kulak tıkayan bir anlayışın, her eleştiriyi “hainlik”, her uyarıyı “nankörlük” gibi göstermesidir.
Siz belediyeyi savunacaksınız diye eleştirileri bastırmaya kalkarsanız, halk da en nihayetinde sandıkta cevabını verir. Safranbolu halkı methiyelerle değil, hizmetle ikna olur. Şiirle değil, somut icraatla konuşan yöneticiyi bağrına basar.
Elif Köse’yi halk seçti, halk ve halkın sesi olan gazeteciler eleştirir. Sizlerin görevi de o eleştiriyi doğru yere taşıyıp yönetime yön vermektir. Ama siz sanki halkı değil, bir belediye başkanını memnun etmeye çalışıyorsunuz.
Ve unutmayın:
Siyasi ömrü methiyeler değil, gerçekler belirler.
Hayır Sayın Yavuz, mesele Elif Köse’nin kadın oluşu değil, yönetişim tarzıdır.
Mesele halktan gelen taleplere kulak tıkayan bir anlayışın, her eleştiriyi “hainlik”, her uyarıyı “nankörlük” gibi göstermesidir.
Siz de aynı refleksi gösteriyorsunuz.
Kendi içinizdeki rahatsızlığı bastırmak için duygusal yüceltilerle dolu bir manifesto yayınlıyorsunuz ama içi boş bir teneke gibi gürültüden başka bir şey üretmiyor. Soruyorum: Bu metin halkın hangi sorununu çözüyor?
“Etle tırnak gibiyiz” diyorsunuz. Kusura bakmayın ama bu kadar içli dışlı olmanız halkta “parti içi eleştiri yapamama” sorununun kanıtı olmuş durumda. Bu nasıl bir tırnak ki, ne zaman bir çatlak ses çıksa tırmalamaya başlıyor? Siz bu açıklamanızla yalnızca Elif Köse’yi değil, parti içi demokrasi anlayışını da yerle bir ettiniz.
Siz belediyeyi savunacaksınız diye eleştirileri bastırmaya kalkarsanız, halk da en nihayetinde sandıkta cevabını verir. Safranbolu halkı methiyelerle değil, hizmetle ikna olur. Şiirle değil, somut icraatla konuşan yöneticiyi bağrına basar.
Siz Safranbolu için konuşuyor musunuz, yoksa siyasi bekâ için mi?
Halkın sesi kısıkken bu kadar yüksek perdeden övgü dolu cümleler kurmak, tam da halktan koptuğunuzun işaretidir.
Bunu size sadece bir vatandaş olarak değil, halkın haber alma özgürlüğünü objektif kriterler ile yapan bir gazeteci olarak söylüyorum.
Elif Köse’yi halk seçti, halk ve halkın sesi olan gazeteciler eleştirir. İlçe başkanının görevi de o eleştiriyi doğru yere taşıyıp yönetime yön vermektir. Ama siz sanki halkı değil, bir belediye başkanını memnun etmeye çalışıyorsunuz.
Safranbolu halkı methiyeye değil, hizmete susamış durumda.