Ihlas Haber Ajansı tarafından
18 Haziran, 2024 16:07 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Atatürk Köşkü, Kurban Bayramı’nda ziyaretçi akınına uğruyor

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyetini yazdığı yer olarak bilinen Trabzon’daki Atatürk Köşkü, Kurban Bayramı’nda ziyaretçi akınına uğradı.
15-17 Eylül 1924 tarihleri arasında Trabzon’a ilk ziyaretini yapan Mustafa Kemal Atatürk, Soğuksu Mahallesi’nde yaptığı gezintide çam ormanları içinde Kostantin Kabayanidis tarafından 1890 yılında yazlık olarak yaptırılan köşkü beğendi. 1930 yılında Trabzon Özel İdaresince tescil edilerek Mustafa Kemal Atatürk’e ‘temlik’ edilen köşkün tapusu ve anahtarı, Trabzon’da oluşturulan bir heyet tarafından Atatürk’e teslim edildi. Trabzon’u üçüncü kez ziyaret ettiğinde bu köşkte 2 gün konaklayan Atatürk, vasiyetini de burada hazırladı. Atatürk’ün tüm varlığını Türk halkına bıraktığını yazdığı vasiyeti yazdığı 133 yıllık köşkün Trabzon Büyükşehir Belediyesi tarafından restorasyonu tamamlandı. Restorasyon çalışmaları nedeniyle 23 Eylül 2022 tarihinde ziyarete kapatılan Atatürk Köşkü, Cumhuriyetin 100. yılında tekrar ziyaretçilere açılmıştı. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Atatürk Köşkü, Kurban Bayramı’nda da yoğun ilgi gördü.
Bayram nedeniyle İzmir’den Trabzon’a gelen Sedat Akyol, tekrar gelmeyi düşündüklerini belirterek, “Gezdik çok güzel her şey düzenli şekilde duruyor. Bütün odaları gezdik. Nasip olursa tekrar gelmeyi düşünüyoruz” dedi.
Ziyaretçilerden Hatice Sözüpek ise, “Böyle güzel bir lider tarafından bu ülkenin kurucusundan buraya gelip dokunmak o hissi almak o kadar güzel bir şey ki tarif edemem. İlk defa geliyorum çok güzel. Tekrar gelmeyi düşünüyorum. İçerde bütün odaları baştan aşağı gezdim” diye konuştu.
Ziyaretçilerden Burak Yıldırım da hayran kaldıklarını kaydederek, “Erzurum’dan geldik çok güzeldi hayran kaldık. İlk defa geliyorum. İçeride dinlenme odaları, banyo, kütüphane her tarafı gezdik hayran kaldık. Tekrar gelmeyi düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Sevgi Özdemir tarafından
23 Nisan, 2025 16:56 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Faturalarımız tam, hizmet yarım

Bugün İstanbul bir kez daha sallandı. Kandilli Rasathanesi'ne göre 6.2 büyüklüğündeki deprem kısa sürdü ama etkisi derin oldu. Panik, endişe ve en önemlisi iletişimsizlik. Deprem olur olmaz herkes telefonu eline aldı, sevdiklerine ulaşmak istedi. Ama çoğumuz, sevdiklerimizi aradığımızda telefonlarımızda sadece sessizlikle karşılaştık. GSM operatörleri yine sınıfta kaldı.

Her ay düzenli olarak ödediğimiz yüzlerce liralık fatura, yalnızca konuşma ve internet değil, ihtiyaç anında çalışacak bir sistemin bedeli olmalı. Ama bugün gördük ki, o sistem en gerekli anda iflas ediyor. Bu sadece birkaç dakikalık bir kesintiden ibaret değil; milyonlarca insanın aynı anda sessizliğe mahkum edilmesi demek. Afet anında en çok ihtiyaç duyulan şey iletişimken, sesimizi duyuramamak demek yalnızca teknik bir sorun değil, bu yaşama tutunmaya çalışan insanların hayati bir bağdan koparılması demek.

Hatırlarsanız 6 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremlerde de aynı sorunu yaşadık. O gün yüz binlerce insan enkaz altında sevdiklerine ulaşmaya çalıştı. O gün de aynı tablo karşıladı bizleri. Yani bu bir ilk değil, ama ne yazık ki hâlâ bir son da değil.

6.2 büyüklüğündeki bugünkü depremde iletişim altyapısı bu kadar kolay çöktüyse, olası büyük İstanbul depreminde neyle karşılaşacağız?

Uzmanlar yıllardır bu depremin 7’nin üzerinde olacağını söylüyor. Durum böyleyken, GSM operatörleri hâlâ bu yükü kaldıramıyorsa, esas felakette sistem tamamen devre dışı mı kalacak? O zaman sadece binalar mı yıkılacak, yoksa iletişimsizlik yüzünden umutlarımız da mı enkaz altında kalacak?

Devamlı artan fiyatlar, paketlere eklenen "katma değerli hizmetler", 5G vaatleri… Hepsi güzel. Ama bu hizmetlerin en temel işlevi, acil durumlarda çalışması değil mi? İletişimin en çok gerektiği anda yok oluşu insanların can güvenliğine karşı işlenmiş ciddi bir ihmaldir.

Bu saatten sonra "yoğunluktan dolayı hatlar kilitlendi" bahanesi kimseyi tatmin etmiyor. Çünkü biz bu yoğunluğun ne zaman geleceğini biliyoruz: her depremde, her afette, her kriz anında. Bilinmeyen değil, beklenen bir senaryoya karşı hazırlıksız olmak, affedilir bir şey değildir.

Reklam filmlerinizdeki "gelecek burada" sözleriyle değil, kriz anlarında göstereceğiniz dayanıklılıkla güven kazanın. Çünkü biz artık her ay farklı bahanelerle artan fatura değil, karşılık istiyoruz.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Bu web sitesinde en iyi deneyimi yaşamanızı sağlamak için çerezler kullanılmaktadır. Detaylar için Gizlilik Politikamızı inceleyebilirsiniz.