Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
15 Ocak, 2024 08:12 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

ZBEÜ’de “Akademik Yükseltme ve Başarı Ödül Töreni” düzenlendi

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinde 2015 yılından sonra ilk defa “Akademik Yükseltme ve Başarı Ödül Töreni” gerçekleştirildi.
Sezai Karakoç Kültür Merkezi’nde düzenlenen törene ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Prof. Dr. Bekir Hakan Bakkal, Prof. Dr. Servet Karasu, Genel Sekreter Prof. Dr. Zehra Safi Öz, akademisyenler ve aileleri katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan törende Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Akademik Orkestrası müzik dinletisi gerçekleştirdi.
Törende konuşan Rektör Özölçer; kuruluşundan bu yana ön lisans, lisans ve lisansüstü düzeyde toplam 107513 mezun veren ve aktif olarak 34529 öğrencisine eğitim vermeye devam etmekte olan ZBEÜ’nün 162 profesör, 134 doçent, 298 doktor öğretim üyesi, 313 öğretim görevlisi, 342 araştırma görevlisi olmak üzere toplamda 1249 akademisyeniyle başarılı yarınlarına hız kesmeden koştuğunu dile getirdi. Rektör Özölçer; 2023 yılında ZBEÜ’den 6 akademisyenin “Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları Ödülü” aldığını, Matematik Bölümünün üniversiteler bazında Türkiye’de 7’nci, dünyada 435’inci sırada yer alma başarısı elde ettiğini, Devlet Konservatuvarı Müdürü Doç. Dr. İlker Kömürcü’nün yazıp bestelediği 100’üncü Yıl Marşı’nın Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen yarışmada birincilik ödülüne layık görüldüğünü vurguladı. Ayrıca ZBEÜ’nün 11 projesinin TÜBİTAK tarafından desteklendiğini, TÜBİTAK 2209 A/B öğrenci projelerinden 67 tanesinin kabul aldığını, 2022 yılında 8 ve 2023 yılında 3 adet olmak üzere son 2 yılda toplam 11 projenin Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından değerlendirilerek Patent Tescil Belgesi almaya hak kazandığını ifade etti. Rektör Özölçer, tüm bu başarıların ZBEÜ’nün ulusal ve uluslararası alanda tanınması hasebiyle kendilerine güç verdiğini belirterek akademisyenleri tebrik etti.
“1924 Yılı ZBEÜ’nün Kuruluş Yılı Olarak Kabul Edildi”
Rektör Özölçer, konuşmasının devamında ZBEÜ’nün kuruluş yılı ile ilgili gelişmeleri dile getirdi. Üniversitede bilim, sanat, kültür ve teknoloji alanlarında gerçekleşen ve gerçekleşme aşamasında kararlılıkla devam eden çalışmaların neler olduğunu belirten Özölçer, Üniversitenin ve şehrin tarihine önem arz eden bir müjdeli haberi de şu sözlerle dile getirdi: “Kökü 1924 yılında kurulan ve Zonguldak Maden Mühendislik Mektebi’ne dayanan ZBEÜ’nün kuruluş tarihinin 1992 yılı yerine 1924 yılının kabul edilmesine ilişkin yaptığımız başvuru olumlu görüldü. Başvurunun olumlu neticelendiğini sizlere ilk defa buradan ilan ederek bu haklı gurura ve mutluluğa ortak olan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi ailesinin tüm üyelerini en kalbî duygularımla selamlıyor, Üniversitemize ve şehrimize hayırlı uğurlu olsun diyorum.”
Akademik Yükseltme ve Başarı Ödülleri Takdim Edildi
Açılış konuşmasının ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen “100. Yıl Marşı Yarışması’nda” birincilik ödülüne layık görülen Devlet Konservatuvarı Müdürü Doç. Dr. İlker Kömürcü’nün eseri dinletildi ve sonrasında kendisine Rektör Özölçer tarafından takdir belgesi takdim edildi. Doç. Dr. İlker Kömürcü’ye takdir belgesinin verilmesinin akabinde Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından patentleri tescillenen akademisyenlere, 2023 yılında Q1 ve Q2 dergilerde en çok yayın yaparak ZBEÜ’yü ulusal ve uluslararası bilim camiasında başarıyla temsil eden akademisyenlere, “Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları Listesi”nde %2’lik dilime girme başarısı gösteren akademisyenlere, 2023 yılında TÜBİTAK tarafından projeleri desteklenmeye hak kazanan akademisyenlere, 2023 yılında AB tarafından projeleri desteklenmeye değer görülen akademisyenlere teşekkür belgeleri ve plaketleri takdim edildi.
Ödül takdiminin ardından 2016-2023 yılları arasında akademik çalışmalarıyla başarı sağlayarak profesör kadrosuna atanan akademisyenlere profesörlük belgeleri, doçent kadrosuna atanan akademisyenlere ise teşekkür belgeleri takdim edildi. “Akademik Yükseltme ve Başarı Ödül Töreni”, günün anısına binaen toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Atilla Çilingir tarafından
26 Mayıs, 2025 09:55 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 4dk
Yorum Sayısı: 0

KIBRIS’TA GEÇİP GİDEN YILLAR…

Zaman durmadan geçip gidiyor. Yıllar geçip giderken yaşamın gerçeklerini de sürüklüyor. Ardında kalan zamana bakıyorsun neler yaşanmış, neler geride kalmış diye! Öylesine büyük bir değişim ki bu! Görünen gerçekler karşısında insan şaşırıp bakakalıyor.

Bunlar bir adada yaşanıyor! Adı da Kıbrıs…

   Ama ada deyip de geçmeyin sakın! Konumu itibariyle dünyanın en büyük devletlerinin gözü kulağı burada…

  51 yıl önce savaşın sıcak yüzü ile kavrulan bu önemli adanın kuzeyi öylesine değişmiş, öylesine gelişmiş ki, yarım asır öncesini bilenler, o yokluk yıllarını görenler; bugünlerin değişimini gördükçe bir masal ülkesinde yaşadıklarını sanıyorlar adeta…

 Öyle ya! Şimdi adada iki devlet var.

 Birisi Türklere, diğeri Rumlara ait…

 Her şeyden önce bu değişim bile bir mucize.

Hiçbir zaman olmaz, olamaz denilen olmuş. Kıbrıs Türk Halkı özgürlüğüne kavuşup egemen bir devlet kurmuş. Adına da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti demişler.

   Rumlar 1878 den beri adanın tamamını Yunanistan’a bağlamanın peşindeyken bunun hiçbir zaman olmayacağını söyleyen Türkiye’nin sözünü dinlememişler, 1974’teki harekâtı ile karşılaşıp adanın güneyinde kalıvermişler.

  Her ne kadar adanın iki devletli yapısını kabul etmeyen, dünyayı kendilerinin yönettiğini sanan BM ile AB denen iki teşkilat bu gelişmeye hayır dese de; geçip giden yıllar Kıbrıs adasının her yanına bu gerçeği yazmış, yazmaya da devam ediyor…

   Adada yaşanan bu büyük değişimi bir türlü kabullenemeyen Rum tarafı uluslararası platformda türlü oyunların, türlü tuzakların peşinde olsa da, yaptığı her hamle yaşanan bu gerçek karşısında etkisiz, sonuçsuz kalmaya devam ediyor.

   Özellikle KKTC’de yaşanan gelişmelerden, değişimlerden hoşlanmayan, rahatsız olan çevreler de var! Hele ki bazı köşe kalemşorları neler, neler yazıyor; yaşanan bu değişim devam edecek olursa,  onların çözüm dedikleri federatif yapıdan iyice uzaklaştıkları için Rum dostlarıyla birlikte aynı çatı altında yaşayamayacaklarının huzursuzluğu içinde taraflar arasında bir anlaşma olmayacak gürültüsünü koparıyorlar. Ama zaman bu yaban kazlarının çıkardıkları gürültüye aldırış etmeden akıp gidiyor…

  KKTC deki değişim de hızla devam ediyor.

  Özellikle turizm ve inşaat alanında yaşanan gelişmeler çok sevindirici. Geçtiğimiz hafta İstanbul’da gösterilen ‘’Ada Kıbrıs’’ turizm tanıtım projesi çok ilgi çekti. Adanın kuzeyindeki zengin turizm potansiyelinin sadece deniz ve güneşten ibaret olmadığını anlatan bu proje sayesinde KKTC’ye gelecek olan turist sayısında büyük bir artış olacak.

  2024 yılında KKTC’ye gelen turist sayısı 1,8 milyon, turizm geliri ise 1 milyar dolar olmuş. Böylesine güzel bir adanın böylesine az turizm geliri olması kabullenilemez. Kaldı ki, bugün 30 bin yatak kapasiteli beş yıldızlı tatil köyleri, otelleri ile mükemmel bir hizmet veren adanın kuzeyine ülkemizden gitmemiş daha milyonlarca insanımız var.

   İddia ediyorum, KKTC’de hem konaklama, hem gastronomi, hem tarih, hem doğa, hem de adalı insanların sıcaklığı Ege adalarında yaşananlardan daha üstün. Her şeyden önemlisi burada harcanan her lira KKTC’nin gelişmesine yatırım oluyor. Pekiyi, Yunan adaları dedikleri Ege adalarında yaptığımız harcamalarımız nereye gidiyor? Ya silah olup Trakya sınırımızda karşımıza çıkıyor, ya da uluslararası ilişkilerimizin Yunanistan tarafından engellenmesi için harcanıyor…

    KKTC’deki Ercan havalimanının yenilenmesi ile birlikte her türlü uçağın inişine elverişli hale getirilmesi de büyük bir gelişme. Önümüzdeki turizm sezonunda hem THY’nin ulaşımında, hem de özellikle İngiltere’de yaşayan KKTC vatandaşlarımızın talebiyle hava ile ulaşımda sürpriz gelişmeler yaşanabilir. Bu konuyla ilgili temaslar sona yaklaşmaktadır.

    Yeni hava limanının inşası ile birlikte 2025 in ilk iki ayında KKTC’ye bir milyona yakın yolcu, 6000 civarında uçak iniş yapmıştır. Bu yeterli midir? Tabii ki değildir. Ama bu gelişme oldukça ümit verici olup, bu yıl adanın kuzeyinde büyük bir turizm patlaması yaşanacağı gözle görünen bir gerçektir.

  Her yıl olduğu gibi adada yine bir kuraklık yaşandı, çiftçiler oldukça mağdur oldu. Ancak şu gerçeğin de atlanmaması gerekir:

  Türkiye’den gelen yılda 75 milyon metreküp suyun hem içme, hem de sulama alanlarına verdiği destek adada yaşanan kuraklığı bir nebze de olsa önlemektedir. Bunun yanı sıra Meserya ve Güzelyurt ovalarına açılan sulama kanalları ile birinci etap tamamlanmış 2 bin hektarlık alan suya kavuşmuştur. Türkiye’nin KKTC’nin her yanına su ulaştırma gayreti ile başlattığı çalışmalar hız kesmeden devam etmektedir. Güney Rum kesimi de aynı susuzlukla boğuşmakta çözüm için Arap ülkelerinden deniz suyunu kullanabilme teknolojisini satın alma peşinde koşmaktadırlar. Ya Türkiye’den KKTC’ye gelen can suyu olmasaydı o zaman ne olacaktı? Bunu da düşünmek gerek sanırım.

   Şimdi bir de Kıbrıs müzakereleri sürecine değinelim! Geçip giden yıllar içinde çözüm adına bir adım dahi atılamamış görüşmeler süreci…

   Türkler her defasında iyi niyetle masaya oturmuş, Rumlar hep daha fazlasını vereceksin diye dayatmış, tam oldu anlaşıyorlar derken; Rum tarafı nasıl olsa adanın tüm dünyaca tanınan tarafı benim, adanın yöneteni ben olmazsam olmaz diyerek masayı terk etmişler. Böylece tam 57 yıl geçmiş sonuç yok…

  Gerçeklerin resmigeçit yaptığı bir masal sanki…

  Ancak her ne olursa olsun! Kim ne derse desin! İster masal, ister hikâye, ister hayal desinler…

Geçip giden yıllar hep Kıbrıs Türk’ünden yanadır. 50 yıl öncesi Türklerin ada yaşamı ile günümüzdeki yaşamı çok farklıdır. Gelişmeler, değişimler hep Kıbrıs Türk Halkından yanadır.

 Sorun dedelerinize, sorun ninelerinize onlar anlatsınlar size Hamitköy çadırlarında geçen hayatları, bir gece yarısı ansızın alıp götürülen katledilen yiğitleri, yakılıp yıkılan köyleri, susuzluktan, sütsüzlükten ölüp giden bebeleri, sırf Türk oldukları için topluca katledilen binlerce masum insanlarımızı…

  Şimdilerde KKTC’de her sabah güneş bir başka güzel doğuyor. Beşparmak dağları Torosları özgürce selamlarken. Geçip giden yılların ardından Kıbrıs Türk Halkı her geçen yıl daha da güçleniyor, adım, adım tanınmaya doğru yol alıyor.

Atilla Çilingir

www.atillacilingir.com

25 Mayıs 2025

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.