Konuyu farklı bir bakış açısıyla değerlendirmek istiyorum. Kurumsallaşmış, küresel ölçekteki, büyük şirketlerin "Teams Planning the Future" yada kısaca "Future Team" olarak isimlendirilen "Geleceği Planlayan Ekipler"i vardır. Bunlar, herbiri kendi alanında uzmanlaşmış, ekonomi, hukuk, finans, siyaset ve teknoloji gibi alanlarda çok iyi yetişmiş kişilerden oluşur. "Feature Team" lerin görevi; geleceğe yönelik olarak, farklı senaryolara göre planlar yapmak ve stratejiler oluşturmaktır. Bunlar, faaliyet gösterdikleri ülkelerde ve kendi pazar alanlarında, gelecekteki 5-10 yıl, hatta daha uzun dönemlere göre planlar yaparlar. Örneğin: ülkemizde faaliyet gösteren küresel şirketler açısından baktığımızda; 5 yıl sonra ülkede hangi siyasi eğilimin hakim olacağı, demokratikleşme adına, hukuk adına hangi adımların atılacağı, hatta başbakanın, cumhurbaşkanın. bakanların kimler olacağına kadar tahminler yapılır ve senaryolar üretilir. Ülke yönetiminde söz sahibi olması muhtemel isimlerin karakter analizleri dahi yapılır. Tabii, kendi faaliyet alanları ile ilgili; pazardaki gelişmeler, daralmalar, borsa, yatırımlar, ihaleler, tedarik zincirindeki riskler, para birimlerinin hareketleri vs. hepsi masaya yatırılır. Bir çok farklı senaryoya göre ayrı ayrı planlar ve stratejiler geliştirilir. Bunlar firma üst yönetimine bir dosya halinde sunulur. Firma çalışanlarının hatta yönetim kademesindeki personelin çoğunun böyle bir yapılanmadan haberi dahi yoktur. Profesyonel yapıdaki, kurumsal kimliği olan büyük firmalar varlıklarını sürdürebilmek için böyle yönetilirler. Aksi halde ayakta kalmaları mümkün değildir. Dünya'da söz sahibi, dünyaya hükmeden ülkeler de böyle yönetilirler. 50 yıl hatta 100 yıl sonrasını planlarlar. Devlet aklı bunu gerektirir! Gelelim bize; Uzun vadeli plan yapıyor muyuz? Benim bildiğim, geçmişte, en uzun vadeli plan olarak 5 yıllık kalkınma planlarımız vardı. O'da gidişata göre sürekli revize edilirdi. Bunları DPT "Devlet Planlama Teşkilatı" yapardı. Bu teşkilat; 2011 yılında Kalkınma Bakanlığı olarak yeniden organize edildi. 2018 yılında Kalkınma Bakanlığı ile Maliye Bakanlığının Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü birleştirilerek Cumhurbaşkanlığı bünyesinde "Strateji ve Bütçe Başkanlığı" oluşturuldu.Bu yapılanmayı doğru ve isabetli buluyorum. Cumhurbaşkanına bağlı bu kurum benim anladığım manada, ülkenin bekası için faaliyet gösteriyorsa, ki, öyle olduğunu umuyorum. Artık bizde de uzun vadeli planlar ve stratejiler geliştirilmeye başlandı diyebiliriz. Başkanlık bünyesinde geliştirilen stratejiler ve planlar uygulamada ne derece başarılı? Bunu söylemek için henüz erken, zira 4 yıllık bir geçmişe sahip!. Bu teşkilatın ne ölçüde başarılı olduğunu zaman gösterecek! Fakat, şimdilik şu kadarını söyleyebiliriz; savunma sanayiinde gurur veren faaliyetler, dış politikada atılan isabetli adımlar, Türki Cumhuriyetlerle ilişkilerdeki gelişmeler bu teşkilatın kuruluşundan sonraya denk geliyor. Bunlar doğru yolda olduğumuzun en güzel işaretleri. Bu politikalar ister "Stareteji ve Bütçe Başkanlığı" bünyesinde geliştirilsin, isterse devlet aklının, ortak aklın neticesi olsun. Sonuç ülkemiz adına umut verici. "Bütçe" benim konum değil! Ben işin strateji boyutuyla ilgileniyorum. Vizyon sahibi liderler tarafından yönetilmeyen, uzun vadeli planlar yapmayan ve geleceğini planlamayan ülkeler her zaman küresel güçlerin oyuncağı olmaya mahkumdur. O ülkelerin halkı da gelecek kaygısı ile yaşamaya mahkumdur. Kendi kendine yeten, güçlü ve lider bir ülke olmak elbetteki kolay değil! Kendi kendine yetmek için özellikle tarımda ve sanayide çok güçlü olmak gerekiyor. Aslında zorluklar yaşamın her alanında karşımıza çıkıyor? Ayakta kalmak ve güçlü olmak için mücadele; tüm canlıların doğasında olduğu gibi ülkelerinde doğasında var. Allah, her daim ülkemizi payidar, ordumuzu muzaffer eylesin.