Şimdi ben, bir eleştiri yapmaya kalkışarak, bir kör gibi davranıp, parmaklarımın arasındaki bir kediyi (elbette kedi olduğunu bilmeden) size tarif etmeye çalışacağım. Fakat nasıl? Bu arada kedinin canlı olduğunu da söylemeliyim. Şiir mükemmel bir canlılık belirtisidir zira. Önce onu yakalamam lâzım. İyi ki bir baykuş değil veya timsah. Fakat kedi deyip de geçmemek lâzım. Kediler dört ayakları üzerine düşerler. Bunu başarabilen kaç tane yaratılmış var?
İzlediğim yol bazılarına komik bazılarına trajik gelebilir, nihayetinde akıl, oldukça karaktersiz davranmakta mâhirdir fakat bazılarınca bu açıdan bakmanın kıymeti âşikâr. Onlar da olmasa… Neyse, hüzünlenmenin sırası değil, Oturaklı şiirine dönelim:
- Okuyorum, tekrar okuyorum, anlıyorum fakat tekrar okuyorum. Şiir böyle bir şey.
- Hece şiirinin bir biçim işlemi vardır. Biçim=ses+söz Misal 8’li hece ölçüsü, ses ve sözün vücuda gelmiş hâlidir. Oturaklı serbest nazım şiirlerinde sesi sağlıyor. Şiirde asıl amaçlardan biri sesi sağlamaktır ve bunu biçim yönünden zorlayan hece yahut aruz olsa da serbest nazımda da bu çoğu zaman beklenir/gözetilir. Peki, söz matematiği yapılmadan (çoğu zaman) serbest nazımda nasıl ses yakalanır? Günümüz şiirinde sesini yakalamaya çalışan çoğu şair bunu teker kelimelik harf kümeleriyle sağlamaya çalışırlar. Mısraın başından yahut en kötü ortasından neşet eden bir ses yakalayamazlar. Misal mısraın sonuna veya hemen altına tek bir kelime bırakırlar. Bıraktım. (Son iki noktalı cümleyi yavaşça okuyun, demek istediğimi anlayacaksınız.) Oturaklı ise sesi çoğu zaman mısraın ortasından yakalasa da en başından yakaladıkları da az değil. İnanmıyorsanız okuyun.
- Ketebe Yayınları’nın şiir serisinden Eylül 2023 tarihinde yayımlanan Son Hali Görenleri Şaşırttı isimli eserdeki ‘hal’ kelimesinin şapkasızlığı beni üzen ayrıntılardan biriydi.
- 24 şiir ve 3 bölüm var Oturaklı’nın eserinde. Ve ilk bölümün şiirlerindeki ses gücü onların, Oturaklı’nın son şiirleri olduğunu hissettiriyor, inşallah öyledir. Tersini öğrenmek oldukça yaralayıcı olur zira.
- Bunların dışında, Oturaklı’nın şiiri, kendine ait özel bir yer oluşturamayabilir Türk Şiir manzarasında. Bunu yapabilmesi için bir çok şey sıralanabilir fakat ben bu yazıda çoğunu ne yazık ki açıklayamayacağımı bilerek, kendisine kısaca şöyle bir söz söylemek istiyorum: Sevgili Ali, kör bir insanın neredeyse yüzde 80’ini tarif edebileceği bir şiir oluşturmalısın. Güçlü eleştirmenler yok fakat güçlü okurlar hep olacak. Şimdi ne yapman gerektiğini daha iyi düşün. Şiiri hep düşündüğüne eminim. Hatta neredeyse biliyorum.
Tugay Kaban