blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
13 Ağustos, 2024 12:37 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum: 0

Tiroit ve guatrda devrim niteliğinde tedavi yöntemi: “Radyofrekans ve mikrodalga ablasyon”

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Feyzi Gökosmanoğlu, radyofrekans ve mikrodalga ablasyonun, tiroit nodüllerinde ve guatrda devrim niteliğinde ve bir tedavi yöntemi olduğunu söyledi.
Tiroit nodülleri ve guatrda radyofrekans ablasyon tedavi yöntemi, dünyada 2006 yılında başladı. Mikrodalga ablasyon yöntemi ise 2010 da başladı. Uzmanlar, bu yöntemlerin ameliyatsız, ağrısız ve işlem sonrasında hemen günlük hayata devam edebileceğiniz yeni, güvenli ve etkili, gittikçe popüler olan devrim niteliğinde yeni tedavi yöntemi olarak nitelendiriyor. Medicana Sağlık Grubu doktorlarından Doç. Dr. Feyzi Gökosmanoğlu, ameliyatsız ve ağrısız tedavi yöntemleri hakkında bilgiler verdi.
Ablasyon hakkında bilgi veren Medicana International Samsun Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Feyzi Gökosmanoğlu, “Tiroit nodüllerinde, guatr da ameliyat dışı tedaviler; mikrodalga ve radyofrekans ablasyonun tercih edildiği durumlar mevcut. Tiroit nodülleri ve guatra bağlı olarak hastalarda boğulma hissi, ağrı, yutkunma problemleri, nefes darlığı, öksürük, ses kısıklığı, boğazda yabancı cisim varlığı hissi, tiroit hormon bozukluğu (zehirli guatr) ve kozmetik sorunlara (boyunda şişlik ve yumrular) yol açan nodüllere ablasyon yapılır. Ayrıca büyüme potansiyeli olan 2 santimin üstündeki nodüllere de uygulanabilir. Kısaca zehirli (toksik nodül ve/veya toksik multinodüler) ve zehirsiz guatrı olan hastalarda uygulanabilir. Daha önce ameliyat geçirmiş ve ameliyat sonrası takiplerde guatr ya da tiroit nodülleri tekrarlayan hastalarda uygulanabilir. Düşük riskli tiroit papiller kanserlerde ve ayrıca ameliyat sonrası tekrarlamış papiller kanserde veya lenf nodu tutulumunda da uygulanabilir. Yakın zamanda yapılan çalışmalarda özellikle küçük boyutlu papiller tiroit kanserlerinde bu tedavi yönteminin güvenli ve etkili bir şekilde uygulanabileceği bildirilmiştir” dedi.

“Ameliyattan korkan hastalara rahat bir tedavi seçeneği sunar”
Tedavi yönteminin faydalarından bahseden Doç. Dr. Feyzi Gökosmanoğlu, “Paratiroit lezyonlarda mikrodalga ve radyofrekans ablasyonun ile tedavide hastaların memnuniyeti çok yüksektir. Ablasyon yönteminin açık ara avantajları vardır. Ameliyatsız bir tedavi yöntemidir. Ameliyattan korkan hastalara rahat bir tedavi seçeneği sunar. Ağrısız ve ciltte iz bırakmayan, ortalama 5-15 dakika süren, tedavi sonrası hemen günlük yaşamınıza geri dönülebilen konforlu bir tedavidir. İşlem lokal anestezi (cilt uyuşturularak) ile yapılır. Ablasyon sonrası ömür boyu ilaç kullanımı gerekli değildir. Ablasyonun başlayıp bitmesi oldukça hızlıdır. Hastalar evlerine ve günlük yaşamlarına 1-2 saat sonra dönerler. Tiroit nodülü, paratiroid lezyon ve düşük riskli tiroit kanserin ablasyon sonrası iyileşme oranı oldukça yüksektir. Dikiş izi, yara izi yoktur. Kozmetik açıdan (boyunda şişlik ve yumruların gerilemesi) hastalar oldukça memnun edicidir. Ameliyata göre risk ve komplikasyonlar çok daha azdır. Ameliyata kıyasla kolay ve çok konforludur. Tekrarlama halinde tekrar yapılabilir. Bu tedavi yöntemi daha sonraki ameliyat dahil diğer tedavi yöntemlerine bir engel teşkil etmez. Bu tedaviden fayda gören ve başkalarına öneren hastaların oranı yüzde 95’lerin üzerindedir. Hastaların çok memnun kaldığı bir tedavidir. Ablasyon işlemin yapılması sırasında ve sonrasında olanlar ablasyon işlem esnasında ağrı olmasın diye cilt altına ve tiroit zarı çevresine lokal anestezik (uyuşturucular) maddeler verilir. Sonra ultrason rehberliğinde ince bir iğne ile guatr, tiroit nodülü, paratiroit lezyonu (kısaca hastalıklı bölge) içerisine girilir ve yakma işlemi başlar. Yakma işlemi sırasında guatrınızda pıtır pıtır hava kabarcıkları oluşacaktır ve bunu hastalar hisseder. Hava balonlu naylonlardaki balonların patlama sesine benzer sesler duyacaksınız. Bu işlemin başarılı olduğunu gösterir. İşlem esnasında doktorunuzla konuşabilirsiniz. İşlem ortalama 5-15 dk. sürer. İşlem sonrası 2-5 gün boyunca boynunuzda karıncalanma hissi, uyuşma, şişlik, ufak mor kahverengi kanama alanları olabilir. Yutarken zorlanma, yemek yerken gerginlik ve ağrı hissi, öksürük, boyunda rahatsızlık hissi bu dönemde görülebilir. Bunlar birkaç günde azalarak kaybolacaktır. İşlemden 4 saat sonra taburcu edilip evinize gönderileceksiniz. İşlemden sonra (yaklaşık 3 saat) taburcu edilip evinize gider gitmez yemek yiyebilir ve banyo yapabilirsiniz. İşlemi takip eden ertesi gün isterseniz çalışmaya başlayabilirsiniz” diye konuştu.

“Ablasyon işleminin riskleri ve komplikasyonları oldukça nadir ve ameliyata göre çok daha az”
İşlem ile ameliyattaki riskleri karşılaştıran Doç. Dr. Gökosmanoğlu, “Nodülde ya da tiroit etrafında kanama, ses kısıklığı, işlem esnasında ve sonrasında 2 saat süren ses kısıklığı bazı hastalarda izlenebilmektedir. Bunun nedeni yakmaya bağlı nodüllerde ödem dediğimiz su toplama olayının olması ve zaten ses tellerine yakın nodüllerdeki ödeme bağlı bası ve anestezik maddenin etkisi olabilir. Çok nadiren bu durum 3 ay kadar sürebilir daha da nadir olarak (yüzde birin altında) kalıcı olabilir. Bulantı, tansiyon yüksekliği, nodülde parçalanma ve ağrı oluşabilir. Ablasyon işlemine bağlı komplikasyon oranı yüzde 1’in altındadır” şeklinde konuştu.

“Ablasyon işlemi çok başaralı bir yöntem”
Ablasyon işleminin çok başarılı ve etkin bir yöntem olduğuna dikkat çeken Gökosmanoğlu, şunları söyledi:
“Ablasyon işleminden sonra ilk 3 ay içinde tiroit nodülü hacmen yaklaşık yüzde 35-60 oranında, 6-12 ay içinde ise yaklaşık yüzde 60-90 oranında küçülür. Tamamen kaybolması yıllar alabilir. Ama küçülmeye başladığı andan itibaren şikayetler ortadan kalkar. Yakılan, ablate edilen yerden kanser gelişmez. Çünkü burası gittikçe küçülür, fibrotik doku dediğimiz sert doku gelişir ve kanser gelişmesi için gerekli olan yeni damar gelişiminin olabilmesi mümkün değildir. Tiroit nodüllerinin tedavisinde ablasyon yöntemleri, ultrason görüntüleme yöntemleri eşliğinde iğne ile yapılan ameliyatsız tedaviler gittikçe popülarite kazanmaktadır. Mikrodalga ablasyon ile ameliyat teknikleri karşılaştırıldığında tiroit nodülleri, guatr ve paratiroit lezyon tedavisinde mikrodalga ablasyon işlemi başarılı ve umut verici bir etkinlik gösterdiği saygın bilim adamları tarafından ortaya kondu. Ameliyat ile karşılaştırıldığında yine mikrodalga ablasyonun daha az travma ve çok daha az komplikasyon görüldüğü bildirildi. Ablasyon demek, ilaçsız ve ameliyatsız bir hayat demektir. Ömür boyu pişmanlık yaşamamak için tiroidini koru.”

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Asuman Doğan tarafından
21 Kasım, 2025 15:23 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum: 0

Safranbolu’da Tarihi Konaklar Yok Oluyor

UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer Safranbolu'da son zamanlarda artan Tarihi Konak yangınları  yaşanan tehlikenin boyutunu ortaya koyarken, 150 yıllık bir konağın daha yanması yürekleri sızlattı.

Karabük’ün Safranbolu ilçesinde alevlere teslim olan yaklaşık 150 yıllık tarihi konaktan geriye kalan harabe, gün ağarmasıyla birlikte görüntülendi.

İzzetpaşa Mahallesi Akseki Sokak’ta Pınar Ç.’ye ait olduğu belirtilen konakta henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Ahşap yapının kısa sürede tutuşmasıyla büyüyen alevler tüm yapıyı sardı. İhbar üzerine olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangını uzun süre süren müdahalenin ardından kontrol altına alabildi.

Sabaha karşı tamamen söndürülen yangının ardından tarihi konağın büyük bölümünün çöktüğü, taş ve ahşap bölümlerin ağır hasar aldığı belirlendi. Konaktan geriye kalan harabe, görüntülenerek kayıt altına alındı.

Yangının, 24 Kasım’da açılması planlanan Kalealtı Eğitim ve Kent Tarihi Müzesi’nin bulunduğu bölgeye yakın bir noktada çıkması nedeniyle çevrede kısa süreli paniğe neden olduğu bildirildi. Yangının çıkış nedenine ilişkin başlatılan inceleme sürüyor.

YANGIN EN BÜYÜK TEHDİT

UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan ve Osmanlı-Türk şehir kültürünü günümüze taşıyan Safranbolu’da, yangınlar tarihi doku için en büyük tehditler arasında yer alıyor. Kentteki tarihi konakların çoğunda ahşap iskelet sistemi, dar sokak yapısı, eski elektrik tesisatları ve temizlenmeyen bacalar yangın riskini artırıyor.

Safranbolu’da son yıllarda meydana gelen bazı tarihi konak yangınları şöyle:

1998 - Bağlarbaşı'nda tarihi konak yangını: Ahşap yapıda elektrik kontağından çıktığı değerlendirilen yangında yapı tamamen kullanılamaz hale geldi.

2002 - Cinci Han bölgesinde çatı yangını: Baca kaynaklı olduğu belirlenen yangında konak ağır hasar aldı.

2007- Kara Üzüm Sokak’ta tarihi konak yangını: Yapıdakilerin tahliyesiyle can kaybı yaşanmadı.

2013 -  Kıranköy’de iki katlı ahşap konak yangını: Ahşap yapı tamamen yandı, bitişik yapılarda maddi hasar oluştu.

2017 - Gümüş Mahallesi’nde restorasyon sürecindeki konak yangını: Elektrik tesisatından çıktığı belirlenen yangında tavan ve çatı bölümü çöktü.

2021 - 120 yıllık konak yangını: İtfaiyenin uzun uğraşı sonucu söndürülen yangında yapı tamamen kullanılamaz hale geldi.

2023 - Çarşı bölgesinde konak yangını: Baca yangınının çatıya sıçramasıyla tarihi konak kısmen zarar gördü.

2024 - Yörük Köyü'nde bulunan üç katlı tarihi Sağır Şakir Konağı henüz belirlenemeyen bir nedenle çıkan yangında kül oldu.

2025 –150 yıllık konakta yangın: İsmetpaşa Mahallesi’nde çıkan yangında konağın kullanılamaz hale geldiği bildirildi.

Bu yangınlarda en yaygın nedenlerin baca çekiş problemleri, eski elektrik tesisatları, çatı katı birikintileri ve ihmal kaynaklı alevlenmeler olduğu rapor ediliyor.

 “ÇATI VE BACALAR EN BÜYÜK RİSK”

Safranbolu üzerine yapılan teknik araştırmalarda, konak yangınlarının büyük bölümünün çatı katı ve bacalarda başladığına dikkat çekiliyor. Ahşap karkas yapıların yüksek yanıcılığı, dar sokaklar sebebiyle itfaiye araçlarının bazı bölgelere sınırlı erişebilmesi riski artırıyor.

Uzmanlara göre:Bacaların düzenli temizlenmemesi, elektrik tesisatlarının eski olması, yangın algılama sistemlerinin bulunmaması, yangın yönetmeliğine uygunluk denetimlerinin yetersiz kalması gibi sebepler tarihi konaklarda yangın riskini artırıyor.

EKONOMİK YETERSİZLİKLER RESTORASYONU GECİKTİRİYOR

Yangın sonrası hasar gören birçok konak, yüksek maliyetler nedeniyle uzun süre onarılamıyor. Restorasyon projelerinin uzmanlık gerektiren yapısı, malzeme maliyetleri ve bürokratik süreçler, yapıların atıl bırakılmasına yol açıyor. Bazı konakların ise tamamen yıkılarak yok olduğu biliniyor.

TARİHİ KONAKLAR SİGORTALANABİLİYOR MU?

Tarihi yapıların sigortalanmasında zorluk bulunsa da bunun mümkün olduğu belirtiliyor. Tarihi yapıların maddi-manevi değerlerinin ölçülmesindeki güçlük sigorta şirketleri için sorun oluştururken, “mutabakatlı değer poliçeleri” çözüm olarak öneriliyor.

Sigortalanabilmesi için yapının elektrik tesisatının yenilenmiş olması, yangın algılama ve uyarı sistemlerinin bulunması, su deposu sistemine sahip olması, yangın yönetmeliğine uygunluğunun belgelenmesi gerekiyor.

YANGIN YÖNETMELİĞİNDE ARANAN BAŞLICA ŞARTLAR

"Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik" uyarınca bir yapının kullanım izni alabilmesi için şu kriterlerin:yapı malzemelerinin yangın yönetmeliklerine uygunluğu, acil çıkış ve tahliye yolları, yangın merdivenleri ve güvenlik holleri, elektrik ve aydınlatma sistemlerinin uygunluğu, yangın algılama ve uyarı sistemleri, duman dedektörleri, yangın söndürme cihazları ve söndürme sistemleri, yönlendirme levhaları ve acil çıkış aydınlatmaları yer alması isteniyor.

ÖNLEM ALINMASI ŞART

Tarihi konaklarda yangın riskini azaltmak için düzenli baca temizliği, elektrik tesisatı kontrolleri ve ahşap yapıların koruyucu malzemelerle güçlendirilmesi büyük önem taşıyor. Konaklara duman algılama sistemleri, otomatik uyarı sensörleri ve mümkün olan yerlerde sprinkler (yangın söndürme) sistemi kurulması, alevlerin erken fark edilmesini sağlayarak kayıpları en aza indiriyor. Ayrıca sokak dokusunun dar olduğu Safranbolu’da, itfaiyenin hızlı erişimi için acil müdahale noktalarının artırılması, yangın hidrantlarının düzenli bakımının yapılması ve konut sahiplerine yönelik yangın eğitimi verilmesi, kültürel mirasın korunması açısından kritik önlemler arasında yer alıyor.

Bizi sosyal medyadan takip edin