Safranbolu'nun UNESCO Dünya Miras Listesi'ne kabul edilişinin 30. yılı kapsamında düzenlenen 5 günlük etkinlikler, Safranbolu'nun UNESCO'ya dahil edildiği 17 Aralık 1994 tarihinin yıldönümünde şehrin tarihine damga vuran isimlerin katıldığı "Korumanın Öyküsü" paneliyle devam etti. Panelde, kentin UNESCO sürecindeki önemli anılar ve mirasın korunması adına yapılan çalışmalar paylaşıldı.
Başkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dilek Alp'in moderatörlüğünde gerçekleşen panelde, Safranbolu Eski Kaymakamı Yavuz Erkmen, Safranbolu Belediyesi eski başkanları Kızıltan Ulukavak ve Mustafa Eren, Ankara Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanı Bekir Ödemiş, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Özlem Karakul, KBÜ Başak Cengiz Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aysun Öztekin ve Mimar Prof. Dr. Reha Günay konuşmacı olarak yer aldı. Düzenlenen panele Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır, Kurucaşile Belediye Başkanı Uğur Güneş, Safranbolu Belediyesi eski Başkanı Nihat Cebeci, İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Şahin, tarihçiler, akademisyenler, siyasi parti temsilcileri, dernek, oda, stk temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
Büyük ilgi gören söyleşide, Safranbolu’nun dünya mirasına kazandırılmasının ardındaki emek, tarihi ve kültürel değerlerin korunması için atılan adımlar ve kentin uluslararası alandaki önemi detaylarıyla anlatıldı. Başkan Elif Köse, etkinlikle ilgili yaptığı konuşmada, "Bu mirası bize kazandıran isimlerle bir arada olmak ve onların değerli hatıralarını dinlemek bizler için büyük bir gurur," dedi.
Panel, Safranbolu'nun 30 yıllık UNESCO yolculuğuna dair derin bir farkındalık yaratırken, geçmişten geleceğe uzanan bir kültürel köprü kurmayı başardı. Programın ardından Ankara Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanı Bekir Ödemiş'in 'zamana atılan imza' isimli kitabının imza günü yapıldı.
Depresyon İntiharın Başlıca Nedeni: Uzmanlardan Uyarı ve Hayat Kurtaran Öneriler
Karabük, Kaba İntihar Hızında Tehlike Sınırında!
Bölgenin Sesi Gazetesi İnternet Haber Sitesi, Türkiye’de her geçen yıl artış gösteren intihar vakalarını mercek altına aldı.
Güncel araştırmalar ve bilimsel veriler ışığında hazırlanan bu özel dosyada, intiharların ardındaki temel nedenler analiz edilirken, aynı zamanda bu acı tablonun önlenebilir bir halk sağlığı sorunu olduğuna dikkat çekilerek, çözüm yollarına da yer verildi. TÜİK verilerine göre Karabük’teki kaba intihar hızı yüz binde 7,12’ye yükselmiş durumda; bu oran, kentte ruh sağlığı alanında daha kapsamlı ve daha önleyici adımlar atılması gerektiğini ortaya koyuyor.
TÜİK, Dünya Sağlık Örgütü ve ulusal sağlık otoritelerinden elde edilen güncel veriler ışığında hazırlanan bu özel dosyada; intiharın yaş gruplarına göre dağılımı, en sık görülen psikolojik ve sosyoekonomik nedenler, risk altındaki iller ile medya etkisi gibi başlıklar kısaca ele alınıyor. Uzman görüşleriyle desteklenen bu haberde, intiharın önlenebilir bir halk sağlığı sorunu olduğu bir kez daha gözler önüne seriliyor.
Ulusal Psikiyatri Derneği Duygudurum Bozuklukları Çalışma Birimi, intihar vakalarına ilişkin çarpıcı bulgular paylaştı. Açıklamada, intihar eden veya girişimde bulunan kişilerin yaklaşık %95’inin ruhsal bir bozukluğa sahip olduğu, bu grubun %80’inin depresyon tanısı aldığı vurgulandı.
İntiharın Arkasındaki Sessiz Tehdit: Depresyon
Uzmanlar, intiharla en sık ilişkilendirilen rahatsızlığın depresyon olduğunu belirtti. Bipolar bozukluk gibi duygudurum bozukluklarında da intihar riski yüksek. Depresyon, genellikle erken evrelerinde intihara yol açabiliyor.
Bekâr, boşanmış ya da sevdiğinden ayrılmış erkeklerde intihar riski daha yüksek. Belirtiler arasında enerji kaybı (%97), uyku bozukluğu (%80), iştahsızlık, ilgi kaybı, umutsuzluk ve kaygı ön planda. Her üç depresif hastadan ikisi intiharı düşünüyor; %10 ila %15’i bu düşünceyi hayata geçiriyor.
Depresyon Tedavisinde Ne Yapılmalı?
Tedavide ilk adım hastanın güvenliğinin sağlanması. Ardından tanısal değerlendirme ve uzun vadeli iyilik halini hedefleyen bir tedavi süreci gerekiyor. En etkili yaklaşım, ilaç tedavisiyle birlikte yürütülen psikoterapi. Özellikle bilişsel, kişilerarası ve davranışçı terapi öne çıkıyor.
İleri vakalarda hastaneye yatış, hayati öneme sahip olabiliyor. Alternatif yöntemler arasında transkraniyel manyetik uyarım, EKT, fototerapi gibi uygulamalar yer alıyor.
Toplum Bilinçlenmeli, Aileler Desteğe Dahil Edilmeli
Uzmanlar, depresyonla mücadelede sadece hastaların değil, ailelerin de tedavi sürecine dahil edilmesinin önemine dikkat çekti. Toplumun depresyon belirtileri ve intihar riski konusunda daha fazla bilinçlenmesi gerektiği vurgulandı.
Kimler Daha Riskli?
TÜİK verilerine göre, intihar edenlerin büyük bölümü 15–34 yaş arasında. Erkeklerin yarısı 35 yaş altı, kadınların ise yarısı 25 yaş altı. Ayrıca 75 yaş üstü bireyler de yüksek risk grubunda.
İntihar Nedenleri: Hastalık ve Ekonomik Zorluk İlk Sıralarda
2024 verilerine göre intiharların:
%25’i hastalık,
%9’u ekonomik sıkıntı nedeniyle gerçekleşiyor.
Yaklaşık %22’sinde neden belirlenemezken, %36,8’i “diğer” nedenlerle sınıflandırılıyor.
Geçtiğimiz yıl Türkiye’de 4.460 intihar vakası yaşandı. Karaman, intihar oranı en yüksek il olurken; Sinop en düşük oranla dikkat çekti.
Karabük, Kaba İntihar Hızında Tehlike Sınırında
Türkiye’de 2024 yılında 4 bin 460 intihar vakası yaşandığı ve intihar hızının en yüksek olduğu ilin Karaman olduğu açıklandı. TÜİK verilerine göre, Karaman (intihar sayısı 29-kaba hızı yüz binde 11, 01)’ın ardından Bartın (19), Aydın, Tunceli ve Burdur illeri yer alıyor. Karabük’te ise intihar sayısı 18, kaba intihar hızı yüz binde 7,12 olarak açıklandı.
Türkiye’de “İntihar” Aramaları Artışta
Google Trends verilerine göre Türkiye’de “intihar” kelimesinin aranma sıklığı 2004’ten bu yana artış gösteriyor. 2014, 2017 ve 2019, medyada geniş yer bulan intihar haberleriyle aramaların zirve yaptığı yıllar oldu.
Medya Dili Hayat Kurtarabilir
Uzmanlar, intihar haberlerinin medya yoluyla yayılmasının risk oluşturduğuna dikkat çekiyor. “Werther Etkisi” olarak bilinen bu durum, özellikle ünlü kişilerin intiharlarının ardından genel toplumda intihar oranlarını artırabiliyor.
Buna karşılık, çözüm ve yardım yollarını gösteren haberlerin yayılmasıyla ortaya çıkan "Papageno Etkisi", intiharları önlemede etkili olabiliyor. Avusturya’da yapılan bir araştırma, bu tür yayınların yılda ortalama 81 intiharı engellediğini ortaya koydu.
İntiharı Önlemek İçin Ne Yapmalı?
Uzmanlara göre intiharı önlemede en etkili adımlar şunlar:
Erken farkındalık,
Yakın çevrenin destekleyici yaklaşımı,
Profesyonel psikolojik destek,
Medyanın sorumlu dil kullanımı,
Toplumsal farkındalık kampanyaları
Ailelerin tedavi sürecine dahil edilmesi.
Unutulmamalı:
İntihar önlenebilir bir halk sağlığı sorunudur. Yardım istemek bir zayıflık değil, cesarettir.