İçişleri Bakanlığının valiliklere gönderdiği "Koronavirüs Denetimleri" genelgesi kapsamında pazar yerinde denetimi sırasında "Oğlum sana bir şey diyeceğim" diyerek Karabük Valisi Fuat Gürel'i çağıran pazarcı teyze, insanların maskeleri sokağa atmasını şikayet ederek, çare bulunmasını istedi.
Karabük Valisi Fuat Gürel, beraberinde İl Emniyet Müdürü Sırrı Tuğ, İl Jandarma Komutan Vekili Jandarma Albay Engin Köktürk, İl Sağlık Müdürü Ahmet Sarı, Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri, Karabük Belediyesi Zabıta ekipleri ile birlikte 5000 Evler semt pazarı ile 100. Yıl Mahallesi'nde yer alan kafelerde korona virüs (Covid-19) denetimleri kapsamında incelemelerde bulundu.
İlk olarak semt pazarını gezen Vali Gürel, pazarcı esnafı ve vatandaşları sosyal mesafe ile maske takmaları konusunda uyarıda bulundu. Bazı pazarcı esnafları Gürel'e istek ve şikayetlerini ileterek, denetimlerden memnun olduklarını belirtti.
Vali Gürel'in pazarı gezdiği sırada "Oğlum sana bir şey diyeceğim" diye seslenen pazarcı teyze, söyledikleriyle herkese ders verdi. Pazarcı teyze, insanların korona virüsten korunmak amacıyla taktıkları maskeleri sokaklara attıklarını ifade ederek, "Bunları (maske) sokaklar atıyorlar, kapının önlerine atıyorlar. Ben ona karşıyım. Buna bir şey bulun da atmasınlar oğlum" dedi.
Vali Gürel, maskeleri sokaklara atmanın cezası olduğunu, ancak insanların yine de kurallara uymayan insanlar olduğunu belirtmesi üzerine pazarcı teyze, "Ama bak hastalık bitmedi oğlum. Böyle edelerse hastalığımız bitmez" diye konuştu.
Hak-İş Konfederasyonu, aylardır süren Kamu Çerçeve Protokolü görüşmelerine ilişkin bir bildiri yayımlayarak, TÜHİS tarafından sunulan teklifin kabul edilemez olduğunu ve çalışanların taleplerinin karşılanması gerektiğini kamuoyuyla paylaştı.
Karabük’te Hak-İş Konfederasyonu kamu çerçeve protokolünü Öz Sağlık-İş Sendikası Şube Başkanı Damla Yılmaz Ekemen Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı.
Başkan Damla Yılmaz yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"Bizler HAK-İŞ’li emekçiler olarak, aylar önce başlayan Kamu Çerçeve Protokolü sürecini umutla ve sabırla takip ettik. Bu sürecin, emeğimizin karşılığını alacağımız, geçim derdimize çare olacak bir toplu sözleşmeyle sonuçlanmasını bekledik.
HAK-İŞ olarak: Yevmiyeler arasındaki yürürlük süresinden kaynaklı farklılıkların giderilmesini,
Ücretlerde yaşanan gerilemenin telafi edilmesi için taban ücretin 1.800 TL’ye çıkarılmasını,
İşe yeni başlayanlarla tecrübeli işçiler arasında farklılık olması için kıdem zammının ücrete eklenmesini, -Birinci yılın ilk altı ayı için ise %50 oranında zam yapılmasını talep ettik.
Ancak aradan uzun bir süre geçmesine rağmen, geldiğimiz noktada TÜHİS’in sunduğu teklif ne yazık ki bizleri hayal kırıklığına uğrattı. TÜHİS; birinci altı ay için %16’lık bir zam teklifi sundu. Ancak ilk beş ayda gerçekleşen enflasyon şimdiden %15’e ulaşmış durumda. Yani teklif edilen bu zam, daha cebimize girmeden neredeyse kaybolmuş durumda.
Bu nedenle, TÜHİS tarafından sunulan artış oranlarının, bizlerin içinde bulunduğu ekonomik koşulları ve geçim mücadelesini yansıtmadığını düşünüyoruz.
HAK-İŞ olarak bu teklifi bu haliyle müzakere etmeyi uygun bulmadığımızı açıkça ifade ettik.
Yüksek enflasyon, artan kira ve temel ihtiyaç fiyatları ortadayken; Alım gücümüz her geçen gün düşerken; Biz hâlâ aylardır sözleşmenin sonuçlanmasını bekliyoruz.
Hükümet Yetkililerimiz tarafından yapılan açıklamalarda ülkemizin büyüdüğü, üretimin arttığı, zor dönemin geride kaldığı ifade ediliyor. Bu gelişmeler biz emekçilere umut veriyor, ancak bu olumlu tabloyu kendi hayatlarımızda yeterince hissedemiyoruz.
Bizler, emeğiyle geçinen insanlar olarak sadece adil bir ücret, insanca yaşam ve büyümeden hakkettiğimiz payı talep ediyoruz. Biz yeni ve daha kapsayıcı, taleplerimizi ve beklentilerimizi karşılayacak, mağduriyetlerimizi giderecek bir teklifin sunulmasını talep ediyoruz. Beklentimiz, çalışanı merkeze alan, geçim koşullarını gözeten adil bir teklifin ortaya konmasıdır.
HAK-İŞ’li emekçiler olarak bizler emeğimizin hakkını istiyoruz. Türkiye büyürken, emeğin payı küçülmesin diyoruz. Gelir adaletinin sağlanmasını ve toplu sözleşmenin bir an önce tamamlanmasını bekliyoruz.
Yetkililer, sürecin devam ettiğini ve yeni bir teklif üzerinde çalışıldığını iletti. Yeni teklifin bir an önce verilmesini istiyoruz. Bizler ülkemizin birliği, refahı ve kalkınması için fedakârca çalışmaya devam edeceğiz. Ama bizler, HAK-İŞ’li emekçiler olarak bugün meydanlardan güçlü bir şekilde sesleniyoruz: Bu süreç daha fazla uzamamalı! Kamu işçisinin iradesi dikkate alınmalı! Sunulacak yeni teklif, emekçilerin beklentisini karşılamalıdır!
HAK-İŞ olarak her zaman müzakereden, uzlaşıdan, sorunları masada çözmekten yanayız. Ülkemizin sorunlarına yenilerini eklemek, yeni kaos ve krizlerin yaşanmasını asla istemiyoruz. Ama unutulmasın ki Kamu Çerçeve Protokolündeki taleplerimiz ve beklentilerimiz karşılanmazsa, demokratik haklarımızı kullanmaktan da geri durmayacağımızı ifade ediyoruz. Refahımızı artırmayan, sorunlarımızı çözmeyen hiçbir teklife de evet demeyeceğiz. Genel Başkanımız Mahmut Arslan’ın dediği gibi: “İşçinin iradesi Kırmızı çizgimizdir.” Bu iradenin sonuna kadar takipçisi olacağız.
HAK-İŞ’li emekçiler olarak, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullar, yaşadığımız zorlu süreçler ve mağduriyetlerimiz göz önünde bulundurularak, Kamu Çerçeve Protokolü’nün bir an önce beklentilerimizi karşılayacak şekilde sonuçlandırılmasını beklediğimizi kamuoyuna duyuruyoruz. Yaşasın HAK-İŞ, Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz."
Karabük’teki açıklamaya çok sayıda sendika üyesi ve sağlık çalışanı da katılarak destek verdi.