Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bir kez daha rakamlarla büyülü bir tablo çizdi. Açıklanan verilere göre Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yüzde 4,8 büyümüş, kişi başına gelir ise 17 bin 174 dolara yükselmiş. Güncel kurla yıllık 706 bin lira, aylık 58 bin lira eder.
. Kağıt üzerinde bu hesaba bakınca hepimiz orta halli birer zengin, dünyayla yarışan birer ekonominin paydaşıyız. Ama sorun şu ki, bu refah sadece TÜİK’in Excel tablolarında var.
Çünkü pazara, markete, kasaba gidildiğinde manzara bambaşka. Bir kilo domatesin fiyatı her hafta değişiyor, emeklinin maaşı pazara varmadan tükeniyor, asgari ücretlinin geliri kiraya yetmiyor. TÜİK ise ısrarla "büyüdük, zenginleştik” diyor. Peki, büyüyen ne? Zenginleşen kim?
Rakamları biraz kurcalayınca büyümenin motoru yine inşaat sektörü olarak ön plana çıkıyor. Yani daha fazla beton, daha çok şantiye, daha yüksek bloklar. Ama aynı dönemde tarım sektörü yüzde 3,5 küçülmüş. İşte bu çok daha vahim. Çünkü bu tablo, ülkenin geleceği için alarm zillerinin çaldığını gösteriyor. Tarım küçülürse, gıda fiyatları daha da artar, ithalat bağımlılığı katlanır, soframızdaki ekmek küçülür. Bugün ithal ettiğimiz buğdayı, yarın belki de ithal domatesi konuşacağız.
TÜİK’in açıkladığı 17 bin 174 dolarlık kişi başına gelir rakamı da ayrı bir muamma. Zira kişi başına gelir hesabı, toplam milli gelirin nüfusa bölünmesiyle bulunuyor. Oysa Türkiye’de gelir dağılımı uçurum gibi. Bir avuç sermaye sahibi milyarlar kazanırken, milyonlarca insan açlık sınırında yaşıyor. Ortalama gelir yükseliyor gibi görünse de, bu ortalama aslında toplumun büyük kısmının değil, küçük bir azınlığın refahını yansıtıyor.
Üstelik bu zenginleşme doların baskılanması ve enflasyonun olduğundan düşük gösterilmesi sayesinde kağıt üzerinde mümkün oluyor. Rakamlarla oynayarak, bir ülkeyi zengin gösterebilirsiniz. Ama mutfağa girince gerçeği gizleyemezsiniz. Vatandaş markette TÜİK’in açıkladığı büyümeyi değil, gerçek enflasyonu hissediyor.
Kısacası TÜİK’in anlattığı hikaye, gerçek hayatla örtüşmüyor. Türkiye kağıt üstünde büyüyor, vatandaş ise küçülen sofrada yaşam mücadelesi veriyor. Bir ülkede kişi başına gelir rekor kırıyorsa ama milyonlarca insan ay sonunu getiremiyorsa, burada bir sorun var demektir. Sorun da rakamlarda değil, o rakamların nasıl yorumlandığında gizli.
TÜİK istatistikleriyle bu ülkenin yoksulluğunu makyajlayabilirsiniz, ama mutfaktaki yangını söndüremezsiniz.
VATANDAŞ
•her satırında yerden göğe kadar haklısınız. Karabük tarihinde olmadığı kadar dip yapmış ve sahipsiz bir şehir olmuştur. Bu şehri bu duruma düşürenlere yazıklar olsun.Bizim gibi bilinçli bir avuç insan Kardemiri ve Yenişehir bölgesini yedirmeyecektir. UYAN EY KARABÜK HALKI !!
Erkan Köroğlu
•Fuat Tosyalı kardemiri alırsa Kardemir bı Kardemir daha doğurur böyle yerinde sayacagina alsın büyütsün istihdam yaratsin
Ayhan Uzun
•Kardemir devletin değilki yüzde yüzü borsada olan belkide tek şiket. Çoğunluk hisseleri elinde bulunduran 3 aile hisselerini satarsa bu hisseleri alan Kardemir yönetimine gelir.
Celo
•Kardemirin satılması o fabrikanın ikiye hatta üçe katlanması demektir. Tosyalı holding büyük bir şirket. Kardemir için çok iyi olur. Devlet elindeyken yerinde sayar durur.
ziya
•Nasıl olsa karabük halkı akepe ye oy veriyor sesleri çıkmaz deyip,Merzinç gibi siyasi partilere, belediyeye, sivil toplum kuruluşlarına da sakalını verirler ses çıkartmazlar!!
Karabüklü
•Kamil Güleç’e güç yetmiyor…Karçimsa da Kardemir-Sabancın%50-50 hissedar olmasına rağmen allem etti kallem etti Karçimsa daki Sabancı Holding hisselerini Kardemir dururken damadına sattırdı…Çok başlılıktansa tek sahibi olması daha iyi…
Engin
•Dünyanın 5 ülkesinde fabrikası olan adam 1930 model Karabuk’e talipse hemen verin
Selçuk Dursun
•Fabrika nereye gidecek ya?
Fuat Tosyalı alırsa Karabük sevinmeli
Üretim ve istihdam artar
İlgili sektörler için olumlu olur
Komünist kafalar bir şeye karşı ama neye ve niçin karşı olduğunu bilmiyor
Muhalefet olsun yeter
Böyle mantık olur mu yaa?