blank
Haber Merkezi tarafından
05 Mayıs, 2025 10:48 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

KBÜ’de Gerçekleştirilen Din ve Maneviyat Psikolojisi Sempozyumu Büyük İlgi Gördü

Karabük Üniversitesinde düzenlenen "Din ve Maneviyat Psikolojisi" başlıklı sempozyumda, alanın güncel meseleleri ele alındı, gençlerin dinî gelişimi ve inanç dünyası üzerine çarpıcı tartışmalar yapıldı.

Karabük Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü ile İlahiyat Fakültesi iş birliğinde bu yıl ikincisi düzenlenen Lisansüstü Öğrenci Sempozyumu, “Din ve Maneviyat Psikolojisi” başlığı altında gerçekleştirildi. 15 Temmuz Şehitler Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinlik, farklı üniversitelerden lisansüstü öğrencileri ve akademisyenleri bir araya getirerek, din psikolojisi alanındaki güncel meseleleri bilimsel zeminde ele alma imkânı sundu.

Sempozyuma; Karabük Cumhuriyet Başsavcısı Selçuk Akman ve eşi Betül Akman, Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık’ın eşi Ebru Kırışık, Karabük Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Solmaz, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulcebbar Kavak, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdürü ve Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Zeynep Özcan, Karabük İl Müftüsü Ali Erhun, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, akademik ve idari personel, öğrenciler ve çok sayıda davetli katıldı.

Açılış Konuşmalarında Bilim ve Toplum Vurgusu Yapıldı

Sempozyumun açılışında konuşan Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdürü ve Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Zeynep Özcan, “Lisansüstü Eğitim Enstitümüz, Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Fatih Kırışık Hocamızın ufuk açıcı ve yol gösterici rehberliği eşliğinde, akademiye yön veren akademik çalışmalara katkı sağlamakta ve öğrencilerimizin akademik gelişimlerine hizmet etmektedir.” dedi. Özcan konuşmasının devamında din ve maneviyat psikolojisinin yalnızca akademik bir ilgi alanı olmadığını, aynı zamanda bireysel ve toplumsal gelişimi derinden etkileyen bir alan olduğunu vurguladı. Türkiye’nin dört bir yanından 105 bildiri özeti alındığını belirten Özcan, sınırlılıklar ve tekrarlar göz önüne alınarak bu özetlerden 70’inin sunuma hak kazandığını ifade etti.

İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulcebbar Kavak ise konuşmasında, din ve maneviyatın yalnızca bireysel bir yönü olmadığını, aynı zamanda tarihsel ve kültürel derinliği olan toplumsal bir yapı taşı olduğunu belirtti. Kavak, Nurettin Topçu’nun “Camiler toplumun kalbidir, üniversiteler ise aklıdır” sözüne atıf yaparak, lisansüstü düzeydeki akademik çalışmaların üniversitelerin düşünsel üretim gücünü ortaya koyduğunu ifade etti.

Karabük Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Solmaz ise sempozyumun dinî inançların insan psikolojisi üzerindeki etkilerinin bilimsel olarak değerlendirilmesi açısından önemine dikkat çekerek, “İnsan davranışlarının daha iyi anlaşılması ve anlatılması için psikolojinin akademik bir bakışla ele alınması son derece kıymetlidir.” dedi. Solmaz, etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek, sempozyumun başarılı sonuçlanmasını diledi.

Din Psikolojisi ve Gençliğin Sorunları Panelde Ele Alındı

Sempozyumun en çok ilgi gören oturumlarından biri “Din Psikolojisi Perspektifinden Gençlik Dönemi Sorunları ve Çözüm Arayışları” başlıklı panel oldu. Panelin moderatörlüğünü yapan Prof. Dr. Hayati Hökelekli, gençliğin insan yaşamının en çalkantılı dönemi olduğunu belirterek, “Gençlik, yetişkin olmak için çabalayan çocuktur.” ifadesiyle bu dönemin kırılgan doğasına dikkat çekti.

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinden Prof. Dr. Asım Yapıcı, gençlerdeki dinî şüphelerin genellikle entelektüel değil, duygusal nedenlere dayandığını belirterek, “Şüphe her zaman olacaktır; önemli olan onun nasıl yönlendirildiğidir.” dedi.

Marmara Üniversitesinden Prof. Dr. Ali Ayten, “Liseli Gençlerde Dinî Kimlik ve Dindarlık” başlıklı sunumunda, gençlik döneminin dinî kimliğin en belirleyici evresi olduğunu ifade etti. Ayten, ebeveyn-çocuk ilişkisinin gençlerin dinî gelişiminde kritik rol oynadığını vurguladı.

Yalova Üniversitesinden Doç. Dr. Fatma Baynal ise gençlerin neden inançsızlığa yöneldiği sorusuna ışık tuttu. “Gizli inançsızlar” olarak tanımlanan bireylerin bu yönelimlerini çoğunlukla sosyal baskılar, dışlanma korkusu ve ötekileştirme gibi sebeplerle gizlediklerini aktardı.

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinden Prof. Dr. Faruk Karaca da aile bağlarının dini gelişimdeki rolüne dikkat çekti. Karaca, özellikle anne ile çocuk arasında kurulan güvenli bağın inanç yapısını doğrudan etkilediğini belirterek, dindar bireyler yetiştirmek isteyen ebeveynlerin önce kendi dinî bilgilerini ve kişisel gelişimlerini tamamlamaları gerektiğini söyledi.

Panel sonunda İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulcebbar Kavak, tüm konuşmacılara teşekkür belgelerini takdim etti. Karabük Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleşen sempozyum, alanında uzman akademisyenlerle öğrencileri bir araya getirerek din psikolojisine yönelik bilimsel tartışmaları derinleştirdi. Sempozyum, genç araştırmacılar için hem akademik deneyim hem de fikir alışverişi açısından verimli bir zemin sundu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
27 Mayıs, 2025 15:24 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

“DEĞERLİ KARDEŞLERİM SORUYORUM SİZLERE !”

Kaç para asgari ücret ?

22 bin 104 lira net

Şu anda bir bardak çay kaç para?

En az 20 lira

Simit kaç para ?

15 lira

Ne yaptı?

35 lira yaptı

Üç tane çocuğunuz, hatun dört, siz beş

Bakın ! Çay ve simit dışında başka bir şey yemeyeceksiniz!

Sadece çay ve simit…

Beş kere 35 ne yapar? 175 lira. Bir öğünde. Günde 3 öğün ne yapar? 525 lira. Biz buna 600 lira diyelim.

Ay kaç gün? 30 gün

Ne yapar? 18 bin lira

Asgari ücret 22 bin 104 lira.

Evin kirasını kim ödeyecek?

Elektrik parasını kim ödeyecek?

Su parasını kim ödeyecek?

Çoluk çocuğun okul masrafını kim karşılayacak?

DEĞERLİ KARDEŞLERİM SORUYORUM SİZLERE

Bu zalim yönetim bu aziz millete 1 bardak çayı ve bir simidi bile layık görmüyor.

Bunların peşinden nasıl gideceksiniz?

Bu hesap dönemin rakamlarıyla 27 yıl önce yapılmış. 27 yılda ne değişti? Rakamlar değişti. Onu da güncelledik işte !
O gün ülkenin Fotoğrafını çeken ne güzel çekmiş! İlginçtir, fotoğraf bugün de güncelliğini koruyor.
İlginç olan bir şey daha var. O gün bu hesabı yapanlar 23 yıldır ülkeyi yönetiyor.
Aslında olumlu ve olumsuz anlamda ülkede bir çok şey değişti.
Her ne hikmetse gariban vatandaşın alım gücünde pek değişen bir şey yok.
Alım gücünde sınıf atlayanlar yok mu ? Olmaz mı? hemde nasıl…

Önemli olan gelir dağılımında adaleti sağlamaktı. Dengeli büyümekti. Peki bunu becerebildik mi? HAYIR.
Hesap ortada! Emekli ve asgari ücretli milyonlarca insan açlık sınırının altında ücretlerle, çay simitle bile karnını doyuramazken Adaletten, kalkınmadan, haktan, hukuktan, insanca yaşamaktan söz edilebilir misiniz?

Gini katsayısına göre Avrupa'da gelir dağılımı eşitsizliğinde Türkiye ilk sırada yer alıyor. Dünyadaki 130 ülke içinde ise 28. sıradayız.
Türkiye'de en yoksul yüzde 50’lik kesim, yani yaklaşık 42,5 milyon kişi, GSYH'nin yüzde 3’ünden azını alıyor. Bu kesimin toplam serveti, tahminen 30 milyar doların altında. Türkiyede 35 dolar milyarderi var. Bunların serveti, bu 42,5 milyon kişinin toplam servetinin neredeyse 3 katı.

Not: Yüreği kaldıran yukarıdaki çay simit hesabını en düşük emekli aylığı olan 14 bin 469 lira için yapsında görelim !

İlyas Erbay

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.