Gümüşhane il genelinde dün etkili olan yağmur yağışı yüksek kesimlerde gece yerini kar yağışına bıraktı ve günler sonra yüksek kesimler yeniden beyaza büründü.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün tahminlerinde sarı uyarı verdiği Gümüşhane’de beklenen kar yağışı gerçekleşti. Kentin yüksek kesimleri beyaz gelinliğini yeniden giydi.
Dün akşama kadar devam eden ve kent merkezinde metrekareye 26 kilogram yağışın düştüğü Gümüşhane’de sabaha karşı yağmur yağışı yerini kar yağışına bıraktı. Bazı noktalarda kar kalınlığı 5 santimetreyi geçerken, kar yağışının bu gece de devam etmesi bekleniyor.
Merkeze bağlı Yağmurdere Vadisi’nde yer alan köylere ulaşımı sağlayan 2 bin 280 metre rakımlı Kostan Dağı geçidinde kar ve tipi etkili olurken denizden 2 bin 24 metre yükseklikte yer alan Limni Gölü Tabiat Parkı’nda ise kar kalınlığı 5 santimetreye ulaştı.
Torul ilçesine bağlı Zigana köyü sınırlarındaki “Zigana’nın nazar boncuğu” olarak nitelendirilen Limni Gölü’nde yağışın ardından gölün etrafını sarmalayan çam ağaçları beyaz örtüyle kaplanırken eşsiz bir manzara oluştu.
Tesis işletmecisi Mustafa Eroğlu, her yıl olduğu gibi Hıdırellez gününe denk gelen 5 Mayıs tarihinde yine kar yağışı gerçekleştiğini belirterek, “Akşamdan itibaren şiddetli yağışın ardından gerçekleşen kar yağışıyla beyaz örtüye büründü. Her yıl Gümüşhane’nin yüksek kesimleri ve Limni Gölü böyle bir kar yağışı gerçekleşiyor. Bu yıl da yine aynısı oldu. Kar yağışının ardından ortaya çıkan güzel görüntüyü gelen turistler görebiliyor” dedi.
ABD Genelkurmay Başkan Yardımcısı Edmund GIAMBASTTONI'nin resmi davetlisi olarak beraberindeki heyetle ABD'ye giderek bazı eyaletlerdeki askeri üsleri ve Pentagon'u ziyaret ettikten sonra Washington'a geçen Genelkurmay 2 nci Başkanı Orgeneral Ergin SAYGUN, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dr. Jack D. CROUCH tarafından Beyaz Saray'a davet edilmişti. Görüşme Eisenhower Office'de yapılacaktı.
16 Kasım 2006 günü saat 07.00'de Beyaz Saray'a gelen SAYGUN Paşa'nn girişte görevliler üstünü aramak ve hatta x-ray cihazı alarmının ötmemesi için ceketini çıkarmasını istediler. Bu saygısızlığı kabul etmeyen Paşa toplantıyı iptal ederek heyetiyle birlikte kaldıkları otele döndü. Bu tepkiye şaşıran ABD yetkilileri defalarca telefon ederek özür dilediler hatta bizzat otele gelerek özürlerini yinelediler.
Bu davranışı şahsına değil, Devletimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılmış bir saygısızlık olarak gören SAYGUN Paşa bu asil duruşuyla ATATÜRK'ÜN ASKERİ olduğunu göstermişti.
1946 doğumlu olan Orgeneral Ergin SAYGUN, TSK içinde ve yurtdışında çeşitli görevler yaptıktan sonra en son 1 nci Ordu Komutanıydı. 2009 yılı Ağustos ayında yapılacak Askeri Şura toplantısında emekli edileceğini öğrenmiştim. Yaveri ve özel kalemi olan kadın Yarbayı aradım, T. Muharip Gaziler Derneği Genel Başkan Yardımcısı kimliğimle randevu talebinde bulundum. Niyetim muharip gaziler olarak bu asil Türk Subayı'na başarı ve hizmetleri nedeniyle saygılarımızı sunmak ve teşekkür etmek, emekliliğinde sağlıklı ve mutlu bir yaşam dilemekti.
Emekli olmasına 15 gün kala yönetim kurulumuzdaki arkadaşlarımla birlikte Selimiye'deki 1. Ordu Karargahı'nda bizi kabul etti. Vakur ve ciddi askeri kişiliği yanı sıra son derece sevecen ve güler yüzlü davranışları bizi çok etkilemişti. Teşekkür ederek veda ettik.
Emekli olmuştu ama bizim niyetimiz gerçekleşmedi. FETÖ, O'na da tuzak kurdu. Kumpas Davaları kapsamında yakalama kararı çıkarıldı. Rahatsızlığı nedeniyle 15 aydır GATA'da tedavi görüyordu. 14 Mart 2012'de tutuklandı ve 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ölüm tehlikesi yaşarken 8 Şubat 2013'te hastalığı nedeniyle serbest bırakıldı. Şimdi eşi , çocukları ve torunlarıyla birlikte huzur içihde yaşamını sürdüren Sevgili Komutanıma sağlık ve mutluluklarla dolu uzun bir ömür diliyorum.
Ancak, ekteki görsellerde gördüğünüz generaller ve onları ANITKABİR girişinde elleriyle yoklayan astsubay ve polis için üzülüyorum. 10 Kasım ve 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda bu saygısızlığı yapanları ben ya tokatlar ya da bunu yaptırmaz geri dönerdim. Ben her yıl ANITKABİR'e en az altı kez gidiyor, ATAMIZIN ve İsmet Paşamızın manevi huzurlarına çıkıyor ve onlara dua ediyorum. 10 Kasımlarda, Milli Bayramlarımızda, ATAMIZIN Sivas Kongresi'nden sonra Ankara'ya ilk gelişi 27 Aralıklarda ve İsmet Paşa'nın vefat yıldönümü 25 Aralıklar ile Karabük Demir-Çelik Fabrikaları'nın temelini attığı 3 Nisan'lar'da hiç bir zaman böyle bir muameleye maruz kalmadım. Gazi kimliğimi gösteriyor ve sadece aracımın bagaj kaputunu açarak giriyordum.
O astsubay ve polise kızmıyorum. Onlar emir kulu, emredileni yapacaklar., Onlar bu görüntünün Türk Silahlı Kuvvetlerimizi aşağılamak için emperyalizmin algı yaratmak amacıyla bunda payı olduğunu düşünemezler., Ama, üzerlerindeki üniformanın konfeksiyon mağazasından satın alınan bir elbise olmadığını, o üniformanın Türk Milleti'nin ve şanlı ordumuzun şeref sembolü olduğunu bilmeyen generallere Ergin SAYGUN Paşa'nın asil duruşunu ve ATATÜRK'ün 31 Temmuz 1920'da Afyon Kolordu Dairesi'nde subaylara hitaben yaptığı " DÜŞMAN HERKESTEN ÖNCE SUBAYLARI ÖLDÜRÜR, AŞAĞILAR. SUBAY İÇİN YA İSTİKLAL YA ÖLÜM VARDIR " konuşmasını hatırlatmak isterim. Çünkü ; görülen ellerin arkasında dost ve müttefik sandığımız, aslında düşman olan ülkelerin elleri ve kolları var…