Ekrandaki büyük tehlike: “Çocuklar robotlaşıyor”
blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
17 Mart, 2024 04:36 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Ekrandaki büyük tehlike: “Çocuklar robotlaşıyor”

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Alper Aykanat, tablet ve telefon kullanarak yemek yiyen çocuklarda ’uyaran eksikliği’ oluştuğuna dikkat çekerek, "Çocuk ekranda izlediğine hipnotize oluyor, robotlaşma sistemi oluşuyor ve gerçeklik algısını kaybediyor" dedi.
Medicana International Samsun Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Alper Aykanat, çocuklarda büyüme gelişme geriliği ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu. Dr. Mustafa Alper Aykanat, "Büyüme ve gelişme geriliği çocukların mevcut yaşına, ayına uygun persentil değerlerinin 2 birim altında olmasıyla ölçülür. Standart sorularımız anneler tarafından ‘şu anda çocuğum 12 aylık ve 11 kilo normal mi’ gibi sorular soruluyor. Eğer çocuk 4 kilo ve üzeri doğmuşsa büyüme ve gelişme geriliğidir. Ama 2 buçuk kilo doğan çocuğun persentili yukarı kaydığı için tam tersi, doğum kilosu düşük olan bir çocuk için çok güzel bir gelişme derken doğum kilosu yüksek olan bir çocuk için gelişme geriliği anlamına gelebilir. Kilonun rakamsal anlamı, doğum kilosu ve büyüme eğriltisi ile alakalıdır. Büyüme ve gelişmede tabii ki anne sütü çok önemlidir. Beslenme ile ilgili özellikle annemize anne sütüyle başlamayla birlikte ek gıda geçiş dönemini sorguluyoruz. Çocukların büyüme ve gelişme geriliği anlamında tabiri caizse hiçbir annenin, anneanne ve babaannelerin o çocuğun yeterli yediğini dair bir hisleri oluşmuyor. Her zaman onlar çok daha fazla yesin, çok daha fazla büyüsün, hep tombik olsun istiyorlar. Tabii biz onları bilimsel çerçevede, onların da kalbini kırmadan ikna etmeye çalışıyoruz. Çocukların büyümesi, özellikle boy persentili bizim en önemlisidir. Kilo aslında bizim için kriter bile değil. Mümkünse yaşına uygun olan boy uzunluğunun düzenli olarak artması anlamında takiplerimizi yapıyoruz. Büyüme persentilinde çocuğun boyu yeteri kadar uzuyorsa genetik yatkınlıkta dahil olmak üzere, çocuğun anne ve babası ne kadar ikna olmasa da, çocukların daha iyi yediklerini söyleseler de, diyoruz ki; büyüme hormonu uykuda ve toklukta çalışır. Harika bir hormondur ve boy uzatır. Eğer çocuğun boyu persentile uygun iyi bir şekilde uzuyorsa yeteri kadar yemek yiyor ve uyuyor deriz. Büyüme ve gelişme geriliğini eğer erken dönemde fark edebilirsek yeri gelir tıbbi mamalarla, kalorisi yüksek ilaçlarla ya da uygunsuz beslenme ise beslenmenin düzenlenmesini sağlarız. Abur cubur gibi o çocuğun o anki enerjisini kısa sürede alacağı gıdalardan uzaklaştırıp zamanında menüyü belirleyecek şekilde ailesiyle beraber herhangi bir uyaran olmadan, televizyon, tablet olmadan sağlık gıdaları yemesini sağlamaya çalışıyoruz. Çoğunlukla bunlar faydalı oluyor ve çocuklar rutin büyüme evresine geçiyorlar. Tabii hormonal, genetik faktörlerle, ya da bazı hastalıklarla büyüme, gelişme gerilikleri olabiliyor. Onlara da tabii ki hekimin gözetiminde belirli tetkikler yapılarak erkende müdahale etmek gerekiyor" diye konuştu.

"Hiç kimseyle iletişim kurmadan kötü bir yaşama geçiyor"
Tablet ve telefon kullanarak yemek yiyen çocuklarda ’uyaran eksikliği’ oluştuğunu ifade eden Aykanat, "Çocuk aslında bunu çıkar için yapıyor, ikincisi ise tablet veya telefonun karşısında ne ise izlediği şey ona hipnotize oluyor. Aslında yemek yemiyor. Resmen yemek zorla yediriliyor. Çocuk onu hissetmiyor. Böyle olunca aslında acıkma içgüdüsü olan bir insanın acıkma içgüdüsünü de kırmış oluyorsunuz. Bu sefer de robotlaşma sistemi oluşuyor. İki boyutlu o ekranın gerçekliğini algılama başlıyor. Çok üzülerek izlerim böyle haberleri, ’kendisini örümcek adam zannetti, camdan atladı’ diye haberleri. Çocuk gerçeklik algısını kaybediyor. Anne ve babasıyla menfaati dışında muhatap olmamaya, kendi içine kapanarak kendi kendine oynamaya, hiç kimseyle iletişim kurmadan kötü bir yaşama geçiyor. O yüzden biz bunları kesinlikle önermiyoruz. Çocuklar açlığını hissedecek ve yemesi gerektiği kadar yiyecek. Sağlıklı ve dengeli beslenecek" şeklinde konuştu.

NE İSTEDİNİZ DE VERMEDİK’İN İKİNCİ VERSİYONUNA HAZIR OLUN
blank
Mustafa AKAY tarafından
01 Ocak, 2025 13:16 tarihinde yayınlandı
A+ A-

NE İSTEDİNİZ DE VERMEDİK’İN İKİNCİ VERSİYONUNA HAZIR OLUN

Mustafa Akay

2025 yılına pek umutlu girmedik. Ancak, umutsuz olmamıza da gerek yok. Bakarsınız, umut bir yerlerde yeşeriverir.
Bir erken seçim haberi gelir, her şey birden değişiverir.
Asgari ücret yeniden belirlenir, emekli maaşlarına yüklü zamlar yapılır.

DEM, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elini rahatlatıverir. Terörist başı, Bahçeli’yi memnun ediverir. Sakın olmaz demeyin. Bu ülkede, “olmaz olmaz.” Her şey oluverir.
Suriye belasını başımıza açan Davutoğlu, bir bakmışsınız Suriye Bakanı olarak sahnelere çıkıverir.
Kendi emeklisine üç kuruş zammı çok gören hükümet, Suriye’yi abat ederken müteahhitlerimize de yağlı işler veriverir.

2025 yılı, APO denilen katil için de bir umut yılı olarak karşımıza çıkacak gibi görünüyor.
Şehide “kelle,” terörist başına “sayın” diyen anlayış, yıllar sonra bir özgürlük de verebilir. Şehit yakınları ve gaziler bu işe ne der, önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Ağlayan anneler, acılarını yüreklerine basan babalar ne diyeceklerdir?

Teröristlere müdahale etmeyin diye valilere emir verenler de bir şeyler demeliler.
Merak edilmesi gereken bir başka konu ise, durup dururken bu süreç neden başlamıştır?
Bu emri kim ya da kimler vermiştir?

Türkiye, bu konuda bağımsız hareket edebilmekte midir?
Bu emri verenler, Türkiye’nin güçlü olmasını istemekte midirler?
Yoksa, Türkiye’nin güçsüzleşmesi için yeni bir oyun mu kurulmaktadır?

Türkiye’nin terör belası için harcadığı 600 milyar dolar ne olacaktır?
Her türlü siyasal haklardan yararlananların dil istekleri, eyalet talepleri ve kurucu iradeyi yadsıyıp demokratik cumhuriyet istekleri ne olacaktır?
Türkiye, ulus devlet ve üniter yapıdan vaz mı geçecektir?
Verilecek bir ödünden sonra diğer istekler peş peşe gelecek midir?

Bunlar, bölünmenin işaretleri değil midir?
Verdikçe daha çok isteyenleri görünce işin içinden çıkılabilecek midir?
Yoksa, “ne istediniz de vermedik” denilerek, binalara boy boy Atatürk fotoğrafı mı asılacaktır?
Geçmişte yaşamıştık da...

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Bu web sitesinde en iyi deneyimi yaşamanızı sağlamak için çerezler kullanılmaktadır. Detaylar için Gizlilik Politikamızı inceleyebilirsiniz.