Karabük Postası tarafından
17 Ekim, 2014 07:52 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Dünyaca Ünlü Ömer Faruk Tekbilek’e BEÜ’de Alkış Yağmuru…

ZONGULDAK Dünyaca ünlü sanatçı Ömer Faruk Tekbilek’e Bülent Ecevit Üniversitesi tarafından fahri doktora payesi verildi. Konuşmasının başında duygulanan sanatçıyı salondakiler alkış yağmuruna tuttu. Bülent Ecevit Üniversitesi Senatosu 2 Eylül 2014 günü aldığı kararla dünyaca ünlü sanatçı Ömer Faruk Tekbilek’e fahri doktora payesi verildi. Fahri doktora takdimi için Zonguldak’a gelen Tekbilek, ekibiyle birlikte müzik ziyafeti verdi. BEÜ Merkez Kampüs Spor Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlik, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı. Ardından kürsüye gelen BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, “Üniversite senatomuz 2 Eylül 2014 tarihinde toplanmış ve Geleneksel Türk Müziği ve Tasavvuf Müziği alanlarında uzun yıllardır sürdürdüğü çalışmalarla, evrensel kültüre yaptığı katkılar, kültür, ezgi ve çalgılarımızın uluslar arası tanınırlığına etkileri, Doğu ve Batı kültürlerini birbirine yaklaştıran melodileriyle dünya barışına hizmet ve eserleriyle sanata, bilime ve insanlığa evrensel nitelikteki katkıları dolayısıyla Ömer Faruk Tekbilek’e, üniversitemizin fahri doktora payesinin tevcihine oy birliği ile karar verilmiştir” dedi. SAHNEDE DUYGU DOLU ANLAR YAŞADI Alkışlarla sahneye gelen ünlü sanatçı Ömer Faruk Tekbilek’e, Rektör Mahmut Özer tarafından fahri doktora payesi verilerek cübbesi giydirildi. Konuşmasının başında duygulanan Tekbilek, salondaki kalabalığın dakikalarca kendisini alkışlamasıyla destek gördü. Dakikalarca alkışlanan Tekbilek, yaşadığı duyguları şöyle anlattı: “Böyle bir onur verici payeye sahip olmak elbette ki bir insanoğlu için çok güzel bir duygu, çok güzel bir şeref. Bu onura layık olduğum için çok mutluyum. Hepinize çok teşekkür ediyorum. Rabbim onun izninde inşallah son nefesimize kadar bu güzel kültürden ve her zaman onun mutluluğunu hissettim. Anadolu’da yetişmek böyle bir kültüre sahip bir toplumun evladı olmak, bunu Adana gibi bir memlekette bütün hepsini hissederek büyümek, ardından İstanbul’a çıkmak, bütün dünyaya müziğin yalnızca bir yönünü değil her yönünü tanıtabilmek benim için elbette ki çok seçkin bir hediye. Nereye baktıysam hep onu gördüm, onun şükrüyle insanlara baktım. Müzikle insanlara yaklaştım, müzik olduğu zaman kabuk kırılıyor. İnsanlar ruh ruha oluyor, millet diye bir şey kalmıyor. Böyle güzel günlere geldim. Allah babama rahmet etsin, hayatım boyunca bana en güzel örnek oldu. Ustalarıma çok teşekkür ediyorum.” Tekbilek, konuşmasının ardından salondaki katılımcılara müzik ziyafeti verdi. Programa, Zonguldak Valisi Ali Kaban ve eşi Neriman Kaban, BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer ve eşi Nebahat Özer, protokol üyeleri, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı. Tekbilek, salondaki katılımcılara unutulmaz bir gece yaşattı.
Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
27 Temmuz, 2025 13:11 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

BİR ÜLKE İÇİN EN TEHLİKELİSİ !

Bir ülke için en tehlikelisi hedef kitlesi yığın olan yönetimlerdir!
Olayları analiz edebilen, yanlışın ortağı olmayı reddeden, hesap sorabilen, farkındalığı yüksek, eğitimli ve bilinçli bir toplum bu tür yönetimlerin işine gelmez. Onlar varlıklarını sürdürebilmek için, kendilerine kayıtsız, şartsız biat eden yığınlar yaratmaya çaba gösterirler.

Floransalı düşünür, İtalyan Rönesans hareketinin en önemli figürlerinden
Niccolò Machiavelli, toplum ve yığın'ı şöyle tanımlıyor;
"İnsan aklı kadar görür.
Soru sormayan, sorgulamayan, araştırmayan insan manipüle edilebilir bir karakterdedir.
Cahilde, kendini geliştirmeyen sığ insanlarda; alt beyin ve vahşi dürtüler baskındır.
İnsan yığınları yalancıya kızmaz.
Kendiside yalancıdır da ondan.
İnsan yığınları yoksula kızar. "Aptallığından" der.
"Yığın", "toplum" değildir.
Yığın, otoriteye itaat ederek hareket eder. Yığın'ı etkilemek, manipüle etmek, yönlendirmek daha kolaydır."

Bilinçli toplum; Farkındalığı yüksek, olayları analiz edebilen, yanlışa tepki veren, nereye gittiğini düşünen, yanlışın ortağı olmayı reddeden, hesap sorabilen, yaşamı kendi iradesiyle yönlendirebilme yetisine sahip, kişisel sorumluluğunun farkında olan insanlardan meydana gelir..
Toplumsal bilinç, yüksek insani değerlere sahip olmayı gerektirir. Okuyan, araştıran, sorgulayan, analitik düşünebilen insanlar, bilinçli toplumun değerli bireyleridir.

Kişisel değerler; karşılıklı ilişkilerde doğrudan veya dolaylı olarak ortaya çıkan sevgi, dürüst olma, bağlılık, saygı, nezaket, adil olma, açık düşünebilme, kontroller kurabilme, empati yapabilme ve farkındalık gibi kavramlar bütünüdür. Tüm bunlar, uyumlu ve huzurlu yaşamın olmazsa olmazlarıdır. Üstün İnsani değerler; yaşamı güzelleştirir ve hayatı anlamlı kılar.

Siyasetin, siyasetçinin sık sık başvurduğu; algı yönetimi, gündem değiştirme, yönlendirme gibi yöntemler Yığınlar üzerinde etkili olur.
Toplum ise, bilinçli bireylerden oluştuğu için, araştırır, sorgular, örgütlenir. Ülkesi ve geleceği sözkonusu olduğunda daha cesaretlidir.Siyasetçinin oyuncağı olmaz.
Bilinçli bireylerden oluşan toplumlar asla bu tür tuzaklara düşmezler. Bilinçli toplumları, manipüle edemezsin, güdemezsin!

Toplum ile yığını birbirinden ayıran faktörlerden biri de eğitimdir. Yığınlar, çoğunlukla eğitimsiz, cahil insan topluluklarıdır. Okuyan, araştıran, sorgulayan insanı kolay kolay kandıramazsınız. Hedef kitlesi yığın olan siyasi oluşumlar bu yüzden eğitimli insanlardan, bilinçli toplumlardan hazetmezler.
Tercihi yığın olan yönetimler; ülkesini ve insanını düşünmez!
Onlar için önemli olan kendi ikballeridir!

Şimdi şu soruyu kendi kendimize soralım. Toplum muyuz?
Yığın mıyız?

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.