blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
03 Eylül, 2024 12:45 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Başlıklı çanta yeni dönemin trendi oldu

Yeni eğitim öğretim dönemi öncesinde Düzce’de yeni trend başlıklı çanta oldu. Özellikle sonbahar ve kış mevsiminin zorlu hava şartlarında başlıklı çantalar çocukların en sıcak dostu olacak.
Yeni eğitim öğretim dönemi okul öncesi eğitim sınıfları ve ilkokul 1. sınıflar için uyum haftası ile başladı. Diğer sınıf ve okullar için ise gelecek hafta başlıyor. Anne ve babaların okul heyecanı ise ilk ders zilinin çalmasına günler kala halen devam ediyor. Okul eşyaları üreticileri de çocukları okula giderken zorlu hava şartlarından koruyacak eşyaları üretmeye başladı. Çocukların okul eşyalarını koyacakları çantalar ise bu çerçevede büyük önem kazanıyor. Sonbaharın yağmurlu havalarda öğrencileri düşünen bir çanta firmasının piyasaya sunduğu başlıklı çantalar ise anne ve babaların hem en büyük yardımcısı olacak hem de çocukları yağmur, kar gibi etkenlerden koruyacak sıcak arkadaşları olacak. Düzce’de bir kırtasiye tarafından getirilerek piyasaya sunulan başlıklı çantalar bu yönüyle henüz okullar açılmadan trend oldu. Velilerin yoğun ilgi gösterdiği başlıklı çantayı çocuklarda beğenerek kullanıyor.
Başlıklı çantayı anne ve babaların beğenisine sunan işletmeci Erman Güler yeni sezon için farklı ürünleri müşterilerine sunduklarını söyledi. Özellikle başlıklı çantanın çok beğenildiğini kaydeden Güler, zararlı madde içermeyen, iç hacmi geniş bu çanta sayesinde velilerin çocuğum yağmurda karda ıslanır mı kaygısı yaşamayacağını dile getirerek şunları söyledi: “Yeni ürünlerimiz mevcut. Zararlı maddeler içermeyen, su geçirmez, geniş iç hacimli, tablet ve bilgisayar koyulabilecek kadar geniş hacmi olan çocuklarımızı soğuktan, kardan, yağmurdan koruma amaçlı üretilen çantalarımız var. Nanoteknoloji ile üretilmiş, hafif kırıştırdığımızda delikleri kapatabildiği kendi kendini tamir edebilen bir çantadır bu. Gayet güzel şık tasarımı çocuklarımıza sunulan çantayı bizde müşterilerimize öneriyoruz. Çantaya talep çok yüksek. Anne ve babalar çocuklarını bu çanta ile güvenle okula gönderebilirler. Okul malzemesi çok olan öğrenciler içinde kullanışlı. Geniş iş hacimli yapılmış. Rahatlıkla bütün malzemelerimi koyabilirler."

“Çantanın fiyatı bin 500 TL’den başlıyor”
Erman Güler çantanın fiyatını da açıklayarak, çantanın kalitesinin fiyatını karşıladığını dile getirerek, “Çantanın fiyatı ise bin 500 liradan başlıyor 2 bin 250 liraya kadar çıkıyor. Bu kalitede bir çantaya bu paralar verilir” dedi.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Fikret Gökçe tarafından
24 Ağustos, 2025 14:49 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 4dk
Yorum Sayısı: 0

BU ŞAPKA BAŞKA ŞAPKA…

Bundan tam 100 yıl önce bugün, 24 Ağustos 1925 günü Çankırı'ya giden Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK kendisini karşılayan halka elindeki şapkasını sallayarak "HANİ SİZİN ŞAPKANIZ" diye soruyordu.

Vali utangaç bir tavırla, " Efendim şapka ile teşrif buyuracağınızı bilmiyorduk " diyebildi.

İki saat kaldığı Çankırı'da verilen yemek sırasında çevresindekilere hep şapkayı anlattı. Kastamonu'ya doğru yola çıktığında uğradığı köylerin halkını hep şapka ile selamladı.

Ekte görselde gördüğünüz şapka ise ; 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa Referandumu öncesi düzenlenen ANAYASA’YA HAYIR kampanyasının şapkasıydı. AKP iktidarı 1982 Anayasa’sını “Darbe Anayasası” olarak adlandırıyor, değiştirmek istiyordu. Aslında asıl amacın kuvvetler ayrılığını kaldırmak, meclisi etkisizleştirerek denetim gücünü zayıflatmak ve yönetim erkini tek elde toplamak olduğu görülüyordu. 21 maddeden oluşan değişiklik önerisi muhalefetin direnciyle 18 maddeye indirildi. Bu şekliyle halkın oyuna sunulan yeni anayasa YSK’nun aldığı kararla 2.5 milyon mühürsüz oyun kullanılması sonucu az bir farkla kabul edildi. Kullanılan oyların yüzde 51.43’ü olan 25 milyon 133 bin 351 oyla EVET, yüzde 48.57’si olan 23 milyon 758 bin HAYIR oyla iktidar amacına ulaşmıştı.

Biz bu referandum öncesinde HAYIR diyor ve kampanyaya destek veriyorduk. Bu amaçla 3 Mart 2017 günü FETÖ örgütünün Balyoz kumpaslarıyla tutuklanan mağdur komutanlarımızla Karabük girişinde buluştuk Ben Ankara’dan gelmiştim, onlar Kastamonu’dan. Halkla görüştük, esnafları ziyaret ettik. Koramiraller Atilla KIYAT, Atilla KEZEK, Tümamiraller Semih ÇETİN, Fikret GÜNEŞ, Tümg. Ahmet YAVUZ, Dnz. Kur. Alb, Ali TÜRKŞEN ve rahmetli Dnz. Yrb. Ali TATAR’ın ağabeyi Ahmet ile Karabüklülere değişikliğin asıl amacının başka olduğunu anlatmaya çalıştık.

Bugün AKP yeniden bir Anayasa değişikliği istiyor. 23 yıllık iktidarı sırasında Darbe Anayasası dediği 177 maddeden oluşan 1982 Anayasası’nın 134 maddesini değiştiren AKP iktidarının ilelebet iktidarda kalmak için bunu istediği açıkça belli oluyor.

Unutmadan yazayım. Karabük’te o gün aramızda Teğmen Mehmet Ali ÇELEBİ’de vardı. O, FETÖ tuzağıyla hükümlü olarak cezaevinde yatarken CHP Genel Başkanı KILIÇDAROĞLU nikah şahitliğini yapmış ve sonra milletvekili olarak meclise göndermişti. Teğmen Mehmet Ali şapkasını çıkarıp attı, AKP’li oldu ama benim şapkam yeniden lazım olacak diye düşündüğüm için evde dolabımda duruyor.

Aynı gün Kastamonu’ya ulaşan ATATÜRK geceyi hükümet konağında geçirdikten sonra İstiklal Savaşı'nda top mermilerini yüklediği kağnısıyla kışla önüne kadar gelebilen ve orada donarak şehit olan ama mermiler arasına koyduğu yeni doğmuş bebeğini kurtaran Şerife Bacı hep aklındaydı. Bu yüzden önce kışlayı ziyaret edecek, askeri birliği teftiş edecekti. Mareşal üniformasını giydi, akşama kadar hiç çıkarmadı. Sırmalı şapkası hep elindeydi.

Kışlanın kapısındaki " BİR TÜRK 10 DÜŞMANA BEDELDİR "yazısını sildirdi. " BİR TÜRK DÜNYAYA BEDELDİR " tabelasını yazdırdı.

Akşama doğru Belediye binasından alanda toplanan halka seslendi. Şapkadan ve modern giyimden söz ederken “ Biz medeni olmalıyız. Fikrimiz, zihniyetimiz tepeden tırnağa değişmelidir. İslam Alemi medeniyete uymadığı için büyük ızdırap içindedir. Medeniyet öyle kuvvetli bir ateştir ki, ona ilgisiz kalanları yakar, yok eder” der. O konuşurken halk başlarındaki fesleri fırlatır atar.

Akşam yanında bulunanlardan biri de müftüdür. O’na “ İslam’da kıyafet şekli nedir “ diye sorar. Müftünün yanıtı nettir. “ İslam’da kıyafetin şekli yoktur. Kıyafet menfaat ve ihtiyaca tabidir “ deyince mutlu olur.

Daha sonra özel bir sevgi duyduğu İnebolu’ya geçen ATATÜRK, Türk Ocağı’nda yine fesle ve şapkayla ilgili konuşmalar yapar, elindeki şapkayı gösterir.” Buna şapka derler, buna İslam’da caiz değildir diyenler cahildir. Onlara sorarım, Yunan serpuşu olan fes giymek caiz de şapkayı giymek neden caiz olmaz ? “

Atatürk dönüşte tekrar uğradığı Kastamonu’da “ Efendiler, ey millet biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müridler memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat medeniyet tarikatıdır “ der.

Büyük Önderimiz ATATÜRK’ün şapka konusundaki bu kararlılığı bir devrim olarak 1925 tarıh ve 671 sayı ile kanunlaşır.

İşgal edilmiş, parçalanmış vatan toprakları üzerinde büyük mücadelelerle kurulan genç cumhuriyet yorgun, bitkin ve yoksul ulusun büyük sorunlarını çözmek, bunun için radikal kararlar almak zorundaydı. Çağdaş ülkeler arasına girebilmek, cehaleti yenmek, gelişmeyi ve kalkınmayı gerçekleştirmek konusunda kararlı olan ATATÜRK, bazı dava arkadaşlarının muhalefetine karşın, birer birer devrimleri hayata geçirdi. Saltanat zaten 1 Kasım 1922’de kaldırılmıştı. 3 Mart 1925’te Şeriye ve Evkaf Vekaletleri, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Vekaleti ve Hilafet kaldırıldı, Tevhid-i Tedrisat Kanunu yürürlüğe girdi. Ardından Kadın Erkek Eşitliği,Yazı ve Harf Devrimi, Tarikatların kaldırılması, Tekke ve Zaviyelerin kapatılması, Köy Kanunu vb. köklü değişiklikler, gelişme ve uygarlık kapısını aralamaya başlamıştı.

Kuşkusuz bu devrim ve düzenlemelerden Şapka ve Kıyafet Kanunu, yüzyıllarca padişahın kulu olduğuna inandırılmış, değişmeyen yaşam biçimine sahip toplum tarafından kolay benimsenmedi. Yurdun farklı bölgelerinde tepkiler kalkışmaya dönüştü. Erzurum, Rize ve Giresun’da özellikle cahil din adamlarının teşvik ve tahrikleriyle büyüyen olaylar isyana dönüştü. Bu arada Doğu’da yaşanan büyük isyanın elebaşı Şeyh Sait ve arkadaşları yakalanmış, 27 Temmuz’da sonuçlanan davada 389 kişi yargılanmış bunlardan 39 isyancı idam edilmişti.

7 Mart 1925’te göreve başlayan Ankara İstiklal Mahkemesi ise (Dört Aliler Mahkemesi) Şapka ve Kıyafet Kanunu’na karşı çıkan 8 kişiye idam, 55 kişiye de 15 ile 5 yıl arasında hapis cezaları verdi.

Büyük ATATÜRK’ün silah arkadaşlarıyla canlarını ortaya koyarak kurtardıkları vatanımızın, kurdukları Cumhuriyetimizin çağdaş, gelişmiş ve kalkınmış modern bir ülke olması için yaptıkları mücadeleler ile hayata geçirdikleri devrimlerin son yıllarda din kisvesi altında, bağnaz saldırıların hedefi haline gelmesi toplumda kaygılar yaratıyor ama asla umutsuz değiliz.

Türklüğü ve Türkçemizi inkar edenler, ATATÜRK Devrimlerine bilinçli olarak saldıranlar asla kazanamayacak, tarihin çöplüğünde yok olacaklardır.

Fikret GÖKÇE
Kıbrıs Gazisi – Mak. Müh.

Kaynakça ;
1- Cumhuriyet’e Baş Kaldıranlar, Aydın OLGUN, Sistem Ofset, 1997
Ankara
2- 810 Yıllık Anayasa, Magna Carta . F.GÖKÇE 13 Haziran 2025
3- Açık kaynaklar

blank

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.