blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
26 Aralık, 2024 20:37 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Annesinin tabutuna son bakışı yürekleri dağladı

Bartın’da fanatikliği ile herkesin tanıdığı bedensel engelli Burak Can Bilal annesini kaybetti. Burak Can’ın annesinin tabutuna son defa baktığı anlar ise yürekleri dağladı

Fanatik Bartınspor taraftarı olan ve kentteki herkesin sempatisini kazanan Burak Can Bilal, annesini kaybetti. Damar tıkanması sonucu hayatını yitiren Canan Bilal’in ani mevti bedensel engelli oğlu ve yakınlarını ise hüzne boğdu. Genç yaşında anne acısı yaşayan Burak Can, annesinin son seyahatine ise tekerlekli sandalye ile katılabildi.

Evdeki helalleşmenin akabinde Canan Bilal ikindi namazını müteakiben kılınan cenaze namazının akabinde dualarla son seyahatine uğurlandı.

Şadırvan Camii avlusuna da gelen Burak Can, uzun müddet tabutun başından ayrılmadı. Taziyeleri kabul eden Burak Can, son kere annesinin tabutuna bakarak veda etti. Yürekleri dağlayan Burak Can’ı yanındaki yakınları ve sevenleri sarılıp teskin etmeye çalıştı. Soğuk hava nedeniyle cenaze namazının çabucak öncesinde cami avlusundan çıkarılan Bırak Can, konutuna götürüldü.

Anne Canan Bilal ise Halatçıyaması Mezarlığı’na gözyaşı ve dualarla defnedildi.

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

blank
blank
Tugay Kaban tarafından
07 Ocak, 2025 10:54 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Romanlar Ayırır

× Hıristiyan takvimine göre 11. Yüzyılda Avrupa’da en önemli sanat olarak gramerin yerine mantığı geçirdiler, bu değişim, bilimin edebiyat karşısında kazanacağı zaferin mütevazı bir girizgâhıydı. Peki o tarihten sonra insan aklının nasıl zımparalandığını görebiliyor muyuz? Bunu bize gösteren romanlardır.

× Hızlandıkça Azalıyorum romanının yazarı, kendisiyle röportaj yapan Bülent Ayyıldız’ın “Neden roman yazdınız?” sualine cevap verirken şöyle bir cümle kullanıyor, “Roman yazmak istememin nedeni, kendimi insan gibi hissetmememdi.” Yakın zamanda tercümesini bitirdiğim Napolyon Savaşları isimli eserde, Napolyon’un bir sözü iktibas ediliyor, “Dünyayı değiştirmek için çağrıldım!” Napolyon, Saint Helena adasında son yıllarını geçirirken, artık “tarih” denilen şeyi elinin tersiyle bir kenara itmişti ve yapması gereken tek şey olarak (kelimelerle olmasa da) tarihten daha ayırıcı bir eser vermek için çabalamaya başlamıştı: Geride bir hayat bırakmak. Bir roman misali, kendi hayatını sundu Napolyon.

× Tarih, ölülerin dirilişidir. Tarih ayırmaz! Neyi? Her şey zıddıyla kâimdir. O zaman tarih ile alâkalı bir mevzuu çözmek istiyorsak ‘roman’a bakmamız îcabediyor. Romanın tarihini yazmaya çalışanlara bakın mesela, ne gülünç hâllere düşüyorlar. Roman, dirilerin dirilişidir. Roman ayırır. Neyi? Yaşamak düşüncesini ve ölmek düşüncesini. Hem de hayat denilen musalla taşının üzerinde.

× Bugün, dünü bile yazamıyoruz. Tarih, bizi geleceğe zorla sürüklüyor! Roman, önce bugüne sarılıyor. Tarih merkezsizdir ve merkez değildir. Merkez olan ayırır. Bugünün içinde olan. Yani roman.

× Bütün doğumlar ve ölümler romanın mevzuudur. Tarihin mevzuu ise ancak doğum yahut ölüm günleridir. Siperde ölen asker romanın çerçevesindedir, tarihin çerçevesinde ise askerî konvoylar, okul anmaları ve resmî tatiller vardır.

× Yaşamak düşüncesini, ölmek düşüncesinden ayırmak ölümü unutturmak, ölmek düşüncesini de yaşamak düşüncesinden ayırmak yaşamayı unutturmak demek değildir. Her kalp iki eşit parçaya bölünmüş olarak atmaya başlar diye söylenir. Bunu görüp okuyamayacağız fakat romanları?

× #alikoçistifa

Tugay Kaban

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.