Ihlas Haber Ajansı tarafından
11 Ekim, 2024 16:07 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Gıj Gıj Baba Türbesi, define avcılarının hedefi oldu

Tokat’ın eteklerinde bulunan ve bulunduğu dağa da ismi verilen Gıj Gıj Baba Türbesi, define avcıları tarafından tahrip edildi.
Asıl adı Hasan olan ve halk arasında "Gıj Gıj Baba" olarak bilinen bu tarihi kişilik, Malazgirt Savaşı öncesi Horasan’dan Tokat’a yerleştiği rivayet edilen bir dini önder olarak anılıyor. Giydiği ayakkabıdan çıkan "gıj gıj" sesiyle bu lakabı aldığı söylenen Gıj Gıj Baba’nın mezarı ve adına yapılan türbe, definecilerin hedefi oldu. Tokatlılar, birkaç yıl önce restore edilen türbenin korunabilmesi için sit alanı ilan edilmesini talep ediyor.

"Define avcıları 500 yıllık yapıya zarar verdi"
Tarih Araştırmacısı Aybike Gamze Gazioğlu, define avcılarının bölgenin tarihi dokusuna zarar verdiğini belirtip, "Dağa ismini de veren Gıj Gıj Baba Türbesi’ndeyiz. Gıj Gıj Baba’yla ilgili daha önce rivayetler de bulunmaktadır ama belli net bir kaynağı da yoktur. Tokat’ın bir değeridir. Türbenin yer aldığı bu mezar belirli hazine avcıları tarafından kazılıyor. Bundan bir iki hafta önce iki kişinin gelip burayı kazdığı haberini halkın içerisinde böyle hazineye meraklı olan kişiler duyuyor. Daha sonra da kendileri geliyorlar. Buradaki çiftlik sahibi bile fark etmiyor. Burası ne zaman kazıldı ne yapıldı bilmiyor. Muhtemelen bu işi gece vakti yaptılar. Türbenin alt tarafını kazmışlar. Hiçbir şeye ulaşamıyorlar. Çünkü bu bir söylentiden ibaret. Fakat buradaki türbeye, 500 yıllık tarihi bir anıta zarar veriyorlar. Biz buranın sit alanı ilan edilmesini istiyoruz. Çünkü insanlar kafasına göre gelip burada belli kazılar yapıyorlar. Biz de Tokat olarak bu değeri korumak istiyoruz. Mezara verdikleri zararı görüyor musunuz? Burada insanlar geliyor merhuma dua ediyorlar. Bunların hiçbir şekilde merhuma saygısı da kalmamış. Hiçbir şeyden korkusu da kalmamış. Bu insanların bu yaptığı zararı sizin de görmenizi istiyorum. Buraya muhtemelen hayırsever birisi bir mezar yaptırdı. Babanın türbesi yeri belli olsun diye. Fakat o hayırseverin hayratını da bunlar yok etmiş durumda" dedi.

blank
İsmail AKCA tarafından
10 Nisan, 2025 01:38 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

BİZE 3 NİSAN YETER..!

Uzun zamandır alışkın değildi bu şehir sazlı sözlü 3 Nisan kutlamalarına,

Yabancılaştık bu tür kutlamalara ama hatırlayacağız yeniden böyle etkinlikleri, birlikte eğlenmeyi ve bu durumu gelenek haline getirmeyi.

Şehrin sahipsizliği ve eşraf yokluğu hep konuşulur, yazılır, çizilir. Bu şehrin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan ve ben Karabüklüyüm diyen bir halkın şehir olma savaşını görmek isterdik. Lakin maalesef henüz görebilmiş değiliz o arzuyu, isteği, hevesi.

Yine de, Teşekkürler Özkan Başkan…

Türkiye’de ağır sanayinin odak noktası Karabük Demir Çelik İşletmelerinin ve şehrin kuruluşunun yıldönümünü belleğine yerleştiremeyen Karabük, Karabüklüler gününü nasıl kutlayacak anlamış değilim.

Ticaret ve Sanayi Odasındaki toplantıda Vali Mustafa Yavuz’un önerisi ile 7 Ağustos günü Karabüklüler günü olarak kabul edilmiş, çok tuhaf!

Bana kalsa özentiden başka bir şey değil…

Ağustos ayı nereden çıktı ayrı mesele, o tarihte bu şehirde kimi bulacaksında bu günü Karabüklüler günü olarak kutlayacaksın ayrı mesele.

Şunu diyorsanız belki anlarım, Karabüklüler Günü şehirde değil de sosyal medyada kutlansın, sanal kutlansın, halk katılmasa da olur, o da başka bir garabet.

3 Nisan her platformda Karabük ve Kardemir’in kuruluş günü olarak kabul edildiğine göre, ayrıca bir başka tarihte Karabüklüler gününe ne gerek var? Şayet illa Karabüklüler Günü diye bir gün kutlamak istiyorsanız buyurun 3 Nisan’da kutlayalım.

Bu plaka merakı nereden geliyor. Tuhaf..!

Bakın bizim bir Üniversitemiz var.

Bu şehrin üniversitesi ve bünyesinde binlerce öğrenci ve öğretmeni barındıran Karabük’ün bacasız fabrikası.

Bu sözüm, bu şehri ve üniversiteyi şekilden şekle sokan bir zihniyete dur demek yerine alkış tutan ve susanlaradır, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenleredir.

Bu şehre, bu şehrin halkına, değerlerine dil uzatanlara sessiz kalanlar, bu şehrin dilsiz şeytanlarıdır.

Karabük Üniversitesi şehir merkezine bir fakülte açma kararı aldı.

Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya ile Rektör Fatih Kırışık inisiyatif alarak şehir merkezine fakülte ya da fakülteler kurma kararı aldı. Tartışılabilir lakin bizce güzel karar, günden güne ölüp giden şehri canlandırabilir.

Eften-püften işlerle uğraşacağınıza şehrin ağır abilerini bir araya getirip şehir merkezini canlandırın. Öğrenciyi şehir merkezine çekecek projeler üretin, şehir bambaşka bir havaya bürünsün, cıvıl cıvıl, rengarenk görüntüler ortaya çıksın.

Safranbolu önümüzde en güzel örnektir.

Bir Sağlık Meslek Yüksekokulu Üniversite kampüs alanına geri gidiyor diye ilçe ayağa kalktı, şehrine sahip çıkıyor.

Neden..?

Esnafın en önemli gelir kapısından biri kapanmasın diye.

Peki biz ne yapıyoruz..?

İpe sapa gelmez işlerle uğraşmaktan şehre faydası olacak asıl konulara değinmiyoruz, değinemiyoruz..!

Ne 3 Nisan’da, ne 23 Nisan’da, ne 19 Mayıs’ta, ne 30 Ağustos’ta, ne de 29 Ekim’de yapılan törenlerde zoraki katılan protokol ve öğrencilerin haricinde kimseler olmuyor, halkı bu tür etkinliklere çekemiyoruz.

Lütfen kendimizi kandırmayalım.

Allah aşkına boş işlerle uğraşmayalım,

Bu şehir ve bu şehrin insanı için neler yapabiliriz bunu konuşalım, buna kafa yoralım.

Yaygın basında “3 Nisan Sanayi Günü” değerlendirmesi yapılıyor,

Çok güzel, ama

Bu şehrin üniversitesini düşürdüğümüz hale bir bakmamız gerekmiyor mu?

Dün, Burhanettin Uysal vardı, Refik Polat vardı.

Bugün Fatih Kırışık var

Yarın o da gider. Karabük Üniversitesi kalır.

Bu şehrin kıymetini ve değerlerini bilmek lazım…

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.