Karabük Postası tarafından
30 Nisan, 2015 08:55 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Doğan “Mevlana ve PEDOGOJİ”yi Anlattı

ZONGULDAK BEÜ tarafından Kültür sanat etkinlikleri kapsamında Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi İnsan ve Toplum Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süleyman Doğan “Mevlana ve Pedogoji” konulu konferans verdi.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Kültür Sanat etkinleri kapsamında Tahir Karaoğuz Konferans Salonu’nda Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi İnsan ve Toplum Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süleyman Doğan tarafından “Mevlana ve Pedogoji” konulu konferans verildi. Konferansa Rektör yardımcıları dekanlar ve öğrenciler katıldı.
Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi İnsan ve Toplum Bilimi Bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Süleyman Doğan, “Mevlana Bakara suresinin son ayetinden bizim yaratıcımız, besleyenimiz,büyüttüğümüz manası müşahhas isim halinde kullandığımız Mevlana buradaki üstadımız büyüğümüz manasında gelen bir sıfatlanma Mevlana dendiğinde Muhammed Celalettin akla geliyor.
Bu sıfatı hakkıyla kendi üzerinde bulunduran kimse demek ki asıl ismi Muhammed Celalettin, Celalettin dedesinin ismi Rumi ismi de Anadolu’ya geldikten sonra coğrafi manada Türklerin
Romalılara Rum diye adlandırıp o bölgeye yaşayan bir anlamında kullanılan sıfat o nedenle Mevlana Celalettin Rumi Mevlana sıfatıyla doğuyu, Rumi sıfatıyla batıyı temsil eden bir kimse olarak karşımıza çıkıyor” dedi.

blank
blank
Fevzi Aydın tarafından
07 Ocak, 2025 15:08 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

SİYASET EKONOMİSİ…

DÜŞÜNCE ve GÖRÜŞ
Fevzi AYDIN

Önemli alanlardaki kritik kararlar, iktidarın siyaset ekonomisi ile değişken politikasına bırakılıyor…
Böylece iktidara her alanda siyasi rant kazanma imkânı sağlamakta…
Ekonomik göstergelerdeki, özellikle Enflasyon-Faiz sarmalını idare etmek, ekonomi yönetimlerinin görevi olmasına rağmen, siyasi irade ekonomiye müdahale etmekte…
Yasa ile belirlenen kriterler bile, iktidarın siyasi iradenin baskı ve kontroluyla yeniden düzenlenmekte…
Siyasi duruma göre, doğru ekonomi politikaları bile göz ardı edilerek, ülke ekonomisinin krize sokulmasına göz yumularak, seçim kazanma hedeflenmekte…
Ekonomi ve çalışma hayatının temel göstergelerinden olan faiz-enflasyon rakamları bile gerçeklerden çok farklı açıklanmakta…
Çalışma hayatındaki ücret artışlarının düşük tutulması sağlanırken, iktidarın enflasyona ezdirmedik siyaseti gerçekleşmekte, böylece ücret dağılımındaki adaletsizlik artıyor…
Siyasi iktidar ise, halkın adaletsiz ücret dağılımından zarar gördüğünü görmezden gelerek, enflasyonu yüksek ve faizi düşük açıklamakla, çalışma ve ekonomik hayata karşı zafer kazandığını ilan etmekte…
Günümüz siyasi iradesi, yüksek enflasyon ve düşük faiz politikasıyla ekonomiyi rayından çıkarırken, çalışma hayatının ücret dağılımını düşük tutma çabası ise aslında siyasi alanını genişletme politikası…
Önce verilecek artışlar, zamlar düşük gösterilmekte…
Çalışma hayatının ve halkın yüksek tepkisine, karşı atağa geçerek, biz çalışanımızı ezdirmeyiz edebiyatıyla, siyaset ekonomisi devam etmekte…
Siyasi irade, yapılan artışların düşük olduğunu bildiklerini, işverenlerin ve ekonomik sistemin baskısıyla, yüksek zam yapamadıklarını açıklama gafletine bile düşebilmekte…
Bugün çalışma hayatına yapılan artışlar, siyasi iradenin düşük gösterdiği enflasyon nedeniyle düşük yapılırken, siyasi irade ve ekonomik kurmaylar, gerçekleri görmezden gelerek, çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik diyebiliyor…
Asgari ücret artışını enflasyonun altında yapmalarına rağmen, vergilere yapılan %43 zam karşısında, Asgari ücrete %30 zam yapılmakta, açıklanan enflasyon ile vergilere yapılan zam çelişmekte…
Asgari ücretin, işveren baskısıyla düşük gösterildiğini açıklayan siyasi irade, adaletsiz ücret dağılımının sorumlusunun kendisi olduğunu ifşa etmekte…
Düşük gösterilen enflasyon ile sözde işverenlerin baskısıyla açıklanan Asgari Ücrete kamuoyunun tepkisiyle, yeniden düzenleme yapılabilir açıklamaları da yasaların siyasete kurban edildiğini göstermekte…
Bugün siyasetin oyuncağı haline gelen ve yap-boz tahtasına çevrilen ekonomik göstergeler, siyasetin ekonomiyi yönetmesindeki başarısını göstermekte…
Siyaset, ekonomiyi krize sürükleyen kararları alırken, ardından ekonomiyi krizden çıkarmak için yeni tedbirler almak zorunda olduklarını ifade ederek, vatandaşlardan sabır istemekte…
Her ekonomik kriz sonrası, yeni sayfa açıldığını ifade eden siyaset, kriz ekonomisini kısır döngü haline getirerek, kamuoyunu bir şekilde ikna etmeyi başarmakta…
Siyaset ekonomisi, kalkınma ekonomisi yerine kriz ekonomisiyle, sosyo-ekonominin ve halkın hayat şartlarının refah seviyesini artırmaya değil, azaltmaya yol açmakta…
Düşünce ve görüşlerin ışık olması dileğiyle…

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.