Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen ve 11 ili etkileyen depreme ilişkin yıkımlar ve tahribatlar, nervürlü inşaat çeliği gibi donatıların dayanıklılığının önem arz ettiğini gösterdi. Nervürlü inşaat çeliğinin standartlarına dair ölçme ve değerlendirmelerin yapıldığı Karabük Üniversitesi Demir Çelik Enstitü MARGEM Laboratuarlarında bina dayanıklılığını ölçmek amacıyla gerçekleştirilen Karot testine dair ön çalışmalara başlandı. Karabük Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Fethi Ertenli ve Karabük Üniversitesi Demir Çelik Enstitü Müdürü Prof. Dr. Yavuz Sun, nervürlü çelik hakkında bilgi vererek, MARGEM Laboratuarlarında yapılan çalışmalar hakkında konuştu. KBÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Fethi Ertenli, depreme dayanıklı yapı üretme hakkında yeterli bilince sahip olunmadığının Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve 11 ili etkileyen depremde ortaya çıkan yıkımlarla görüldüğünü belirterek, “6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan ve 50 bine yakın vatandaşımızı kaybettiğimiz bu acı depremin sonrasında tabii ki gündemimiz deprem. Bu anlamda insanlarımız da şu an için oturmakta oldukları binaların depreme dayanıklı olup olmadıklarını nasıl öğreneceklerini merak ediyor. Bunun en iyi yolu bir performans analizi yapmaktır” dedi. Bu kapsamda mevcut yapının, taşıyıcı sistemin ve taşıyıcı sistemdeki malzemenin durumunu tespit için yapının hasarlı veya hasarsız planlarının ve rölevelerinin çıkartıldığını dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Ertenli, “Bu ön çalışmalar neticesinde binanın sayısal modelinin oluşturularak bir olası depremde nasıl davranış sergileyeceğini yönetmeliğin bize önerdiği sınırlar dahilinde analiz etmek ve sonuçlarını değerlendirmekten ibarettir” dedi. Dr. Öğr. Üyesi Ertenli, mevcut binaların hasar tespitini donatı sıyırma işlemleriyle tespit edildiğini söyleyerek, “Donatıdan numune alıp çekme testini gerçekleştirerek donatının akma dayanımının ne seviyede olduğunu tespit ediyoruz. Karot numunesi alarak betonun dayanımının ne şekilde olduğunu tespit ediyoruz. Bunlar tahribatlı numune alım yöntemleridir. Bunların yanında tahribatsız yöntemlerle de yine binaya ilişkin birtakım veriler elde ediyoruz. Betondan numune alma konusunda yönetmeliğin önerdiği sayıda numuneler alınmaktadır. Genellikle her kattan en az üç ve toplamda binadan dokuzdan az olmamak kaydıyla numuneleri, taşıyıcı elemanların belli bölgelerinden alınarak teste tabi tutulur. Burada taşıyıcı sistemin yani betonarmenin ne kadar dayanıma sahip olduğu tespit edilmeye çalışılır” diye konuştu. Dr. Öğr. Üyesi Ertenli, inşaatların ana iskeletini oluşturan ve betonların birbirine kenetlenmesini sağlayarak binayı bir bütün olarak tutan nervürlü çeliğin önemine dikkati çekti. Nervürlü demirin sürtünmeyi ve mukavemeti artırdığını, sıyrılmayı önleyip betonla daha iyi kaynaşma sağladığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Ertenli, “Nervürlü inşaat demiri sıcakta haddelenmiş çelik çubukların, soğukta bükülerek şekil verilmesi sonucu üretilen ve yüzeyinde nervür dediğimiz tırtıkların bulunduğu inşaat çeliğidir. Halk arasında ‘inşaat demiri’ olarak tabir edilir fakat çelik bir malzemedir. Betonarme inşaatlarda çekme kuvvetlerinin ve çekme gerilmelerinin karşılanması amacıyla kullanılır. Betonarme inşaatlarımızda ‘donatı’ dediğimiz inşaat içeriklerini yani inşaat demirlerini, yapısal elemanların iskeletini oluşturan donatılar olarak kullanmaktayız” ifadelerini kullandı. Dr. Öğr. Üyesi Ertenli, nervürlü olan donatının kullanılmasının sağlayacağı en büyük avantajın yüzeyindeki tırtıklar sayesinde “mekanik aderans” denilen donatının betona daha iyi tutunması olduğuna vurgu yaptı. Karabük Üniversitesi Demir Çelik Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Yavuz Sun, Demir Çelik Enstitüsünün Türkiye’nin ilk ve tek Enstitüsü olarak 2013’den itibaren hizmet vermeye başladığını dile getirerek, Enstitüde gerçekleştirilen testlere dair elde edilen raporların Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından akredite edildiğini belirtti. Demir Çelik Enstitüsünün bulunduğu konum itibarıyla inşaat çeliği üretimi yapan haddehanelerin ve çelik fabrikaların merkezinde yer aldığını söyleyen Prof. Dr. Sun, üretilen inşaat çeliklerinin standartları karşılaması amacıyla kabul ve yeterlilik testlerinin Enstitü bünyesindeki laboratuvarlarda yapıldığının altını çizdi. Prof. Dr. Sun, “İnşaatlarda kullanılan bir inşaat çeliğinin ne tür testlere ihtiyacı var? Kimyasal standartlara uygun mudur? Bunun bilinmesi lazım. Onu biz burada akredite olarak gerçekleştirebiliyoruz” diye konuştu. Nervürlü inşaat çeliğinin standartlarına dair ölçme ve değerlendirmede bulunduklarını ifade eden Prof. Dr. Sun, “Nervürlü inşaat çeliğinin çekme, atma, yüzde uzama değerlerini test edip çıkan sonuçların standartla ne kadar uyumlu olduğunu veya standardı karşılayıp karşılamadıklarını belirleme imkânımız var” dedi. Prof. Dr. Sun, Enstitü bünyesinde yer alan yorulma test cihazının ise nervürlü inşaat çeliklerinin değişken gerilmelere maruz kaldıklarındaki dayanıklılıklarına dair bilgilendirdiğini söyledi. Prof. Dr. Sun, 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve 11 ili etkileyen depremden sonra deprem bölgesi başta olmak üzere diğer şehirlerde kolonlarda ve kirişlerde betonun dayanıklılığını ölçmenin önemli hale geldiğini vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı: ” ‘Karot testi’ diye bir test var. Biz de ‘Arkadaşlarımızla beraber bu testi yapabilir miyiz?’ diye bir çalışma içerisindeyiz. Bir ön deneme yaptık bununla ilgili test çalışmaları gerçekleştirdik. Ama tabii önemli olan standarda uygun bir şekilde bu deneyleri yapabilmek. Şimdi standartlar üzerinde çalışıyoruz. İnşallah inşaatlardan getirilen ve inşaatların temelinde, kolonlarında ve kirişlerinde betonun mukavemetini Karot testlerinin basma testlerini yapmak suretiyle gerçekleştirebilir hale getirmek için çalışıyoruz.” (Nurettin Acar)