Ihlas Haber Ajansı tarafından
02 Eylül, 2023 00:36 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Yerli ve ulusal silahlar İngiltere ve Polonya yolunda

Türkiye’de üretilen yerli ve ulusal silahlar İngiltere ve Polonya’da fuarda sergilenecek.
CANiK, ihracat odaklı küresel fuar serüvenine eylül ayında Birleşik Krallık ve Polonya ile devam ediyor. Küme şirketleri ile birlikte IDEF’23’te sergilediği en yeni eserlerini birinci sefer yurt dışında görücüye çıkarmaya hazırlanan CANiK, Birleşik Krallık ve Polonya’da yeni bir tarih yazmayı hedefliyor. CANiK, 2023 yılı için yüzde 45 büyümeyi hedeflerken, Birleşik Krallık ve Polonya’daki fuarlarla birlikte 2024 yılı siparişlerine de sürat katmayı planlıyor.
Türkiye’nin savunma sanayi alanında önde gelen şirketlerinden CANiK’in küresel ihracat odaklı fuar serüveni, eylül ayında iki kıymetli ülke ile devam ediyor. CANiK, 12-15 Eylül 2023 tarihleri ortasında İngiltere’nin başşehri Londra’daki dünyanın önde gelen ve en itibarlı fuarlarından biri olan Memleketler arası Savunma ve Güvenlik Ekipmanları Fuarı (DSEI 2023) için hazırlıklarını sürdürüyor. DSEI 2023 öncesinde ise CANiK, 5-8 Eylül tarihlerinde Polonya’da düzenlenecek Doğu Avrupa’nın en eski savunma fuarı olan MSPO 2023 ile çıtayı daha da üstlere taşımayı hedefliyor.

Yurt dışında birinci kere görücüye çıkacak
Geçen yıl dünyadaki üç orta kalibre top üreticisinden biri olan esaslı İngiliz şirketi AEI Systems’ı satın alan CANiK, Milletlerarası Savunma Sanayi Fuarı IDEF 23’te sergilediği ve büyük beğeni toplayan eserleri ile yeni bir ihracat rekoruna imza atmaya hazırlanıyor. CANiK, Polonya ve İngiltere’deki fuarlarda CANiK M3 ve CANiK’in de içinde bulunduğu SYS (Samsun Yurt Savunma) küme şirketi UNIROBOTICS tarafından geliştirilen ulusal uzaktan komutalı stabilize silah (UKSS) kule ailesini, IDEF 23’ten sonra birinci sefer yurtdışı fuarında dünyaya tanıtacak.

Dünya üzerindeki en geniş envantere sahip üretici
CANiK, muharebede kendini kanıtlamış (Combat Proven) ulusal uçaksavarı CANiK M2 QCB’yi Türk ordusunun envanterine teslim ettikten çok kısa bir müddet sonra, dakikada 950 atım yapan CANiK M2F’i geçen yıl ekim-kasım aylarında piyasaya sürmüştü. Geçen ay gerçekleşen IDEF’23’te ise bu ailenin en süratli versiyonu olan ve dakikada 1100- 1200 ortası atım yapan CANiK M3’ün lansmanı yapılmıştı. M3 ile CANiK, dünya üzerindeki en geniş 12.7X99mm ağır makineli tüfek envanterine sahip silah üreticisi pozisyonuna yükseldi.

2024, CANiK’in iştiraklerinden AEI Systems ve UNIROBOTICS’in yılı olacak
NATO’nun en büyük ikinci savunma bütçesine sahip Birleşik Krallık ve Avrupa’nın en ağır nüfusa sahip 8’inci ülkesi olan Polonya ile Türkiye ortasında büyük çaplı çok sayıda savunma sanayi mutabakatı bulunduğunu belirten CANiK Genel Müdürü Cahit Utku Aral, “Bildiğiniz üzere NATO’nun en büyük ikinci savunma bütçesine sahip Birleşik Krallık’ta esaslı İngiliz şirket AEI Systems’ı satın alarak yaptığımız önemli yatırımlarımız mevcut. Bununla birlikte Rusya ile kara hududuna sahip olan ve birebir vakitte Avrupa sonlarının tampon bölgesi olarak kullanılan Polonya, pozisyon itibariyle günümüz Avrupa’sının en stratejik ülkelerinden biridir. Dolayısı ile bu iki ülke dünya savunma sanayii için her vakit kıymetli iki pazar pozisyonundadır. İngiltere DSEI fuarı dünyanın en büyük savunma sanayi şirketlerinin yer aldığı devler ligi pozisyonundayken, MSPO Doğu Avrupa’nın en eski savunma fuarı olma özelliğini taşıyor. İngiltere ve Polonya’da dost ve müttefik ülkelerle yeni mutabakatlara imza atmayı ve yeni pazarlarda yer almayı bekliyoruz. 2024 yılı için siparişlerin İngiltere ve Polonya fuarları ile birlikte sürat kazanacağına inanıyoruz. 2023 yılında geçen yıla nazaran dolar bazında yüzde 45 büyüme maksadımız var, yeni siparişlerle 2024’te çıtayı daha da üste taşıyacağız. 2024 yılı, CANiK’in iştiraklerinden AEI Systems ve UNIROBOTICS’in yılı olacak” dedi.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Okuyucudan Gelenler tarafından
09 Mayıs, 2025 14:58 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Tezgâhın Ötesinde, Çeliğin Gerçek Ağırlığı

Bazı sayılar vardır ki, bir muhasebe kaleminden çok daha fazlasını anlatır. Ve bazı suskunluklar vardır ki, içlerinde haykıran hakikatin yankısı dolaşır.

. Ne hazindir ki, KARDEMİR gibi bu memleketin alın teriyle, çelik gibi iradesiyle yoğrulmuş bir değerin üstünde bugünlerde kimilerinin başka hesaplar yaptığı, karanlık gölgelerin kol gezdiği görülüyor.

Şirketin bilançolarına eğilen, kalem oynatıp rakam yuvarlayan, masa başında kıvrak zekâsını sanal bir itibar mücadelesine yatıranlar… Oysa gerçek, parantez içinde duran bir zarardan çok daha derindir. 3 milyar 31 milyon liralık zarar sanki bir eksikmiş gibi, üzerine 969 milyon da onlar ekleyip “4 milyar” deyiverenler… Siz hiç hesap yaparken vicdanı da dahil ettiniz mi?

Bir de çıkarıp eski defterleri, 10 dolara satılan kütüğü bugünle kıyaslayanlar var. Koca bir endüstri devriminin, yeşil çelik hedefinin, karbon nötr üretiminin, iklim yükümlülüklerinin, döngüsel ekonominin dönüştürdüğü bu sektörü hâlâ eski fiyatlar üzerinden değerlendirenler… Ne diyelim, zamana takılıp kalanlara çare yok.

Ama bir çare var; gerçeği söylemek. Prof. Dr. İsmail Demir’in kelimelerinde, sadece bir şirket yöneticisinin değil; bir yükün, bir vizyonun ve bir memleket meselesinin sorumluluğunu taşıyan bir yüreğin sesi var. “Bu şirket ne birilerinin arka bahçesi ne de yöneticileri birilerinin emir eridir,” diyor. Çünkü bu çelik gömleğin içine kimlerin girmeye çalıştığını, kimlerin “arka kapıdan” gelecek devşirmek istediğini artık herkes görüyor.

Demir’in söyledikleri çok açık ve samimi duygular üzerine kurulu. KARDEMİR’in çıkış yolu, rakam oyunlarıyla değil; yeşil dönüşümle, temiz enerjiyle, bilimle, teknolojiyle, katma değeri yüksek üretimle mümkün olacak. Dünya, üretimi yeniden tanımlarken, bu toprakların çeliği hâlâ eski mantıkla tartılamaz. O terazi artık başka kalibrede çalışıyor.

Karabük halkına verdiği mesaj da inceliklerle dolu. “Biz Türkiye’nin şirketiyiz ama Karabük’ün omuzlarında yükseliyoruz.” Ne zarif bir sadakat, ne açık bir bağlılık… Yardım politikalarında, istihdam kararlarında Karabük’ü önceleyen bir anlayış, yalnızca kurumsal bir tavır değil; aynı zamanda vefa ile şekillenmiş bir gönül dili.

Ve çalışanlara dair söyledikleri… “En büyük gücümüz onlar,” diyor. Bir yönetici düşünün ki, zararın konuşulduğu masada emeği unutmuyor. Onlara söz veriyor, toplu sözleşmede destek oluyor. Çünkü biliyor ki bu şirketi ancak emekle, inatla, sabırla ayağa kaldıracak olan yine o insanlar.

Bugün KARDEMİR üzerinden siyaset devşirmeye çalışanlar, kendi küçük hesaplarını memleketin büyük meselelerinin önüne koyanlar bilsin ki, bu çelik öyle kolay bükülmez. Bu irade, birkaç spekülatörün yaz-boz tahtası değildir.

Belki birileri için KARDEMİR sadece bir şirket, bir tablo, bir grafik… Ama bu topraklar için o, istihdamın adı, çelik bilekli insanların emeğinin ve alın terinin simgesi, yani Karabük’ün kalbidir.

Ve unutulmamalıdır: Bu kalp, yalanla değil, yalnızca zırhı çelikten yapılmış insanların hakikat arayışları ile atar.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.