Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

YERLİ VE MİLLİ BU UÇAKLARI YÜZ YILÖNCE BİZ YAPIYORDUK 4. BÖLÜM

Manşet Yayın: 03.09.2023 13:54
YERLİ VE MİLLİ BU UÇAKLARI YÜZ YILÖNCE BİZ YAPIYORDUK 4. BÖLÜM

Yazı dizimizin 3. Bölümünde TOMTAŞ Uçak Fabrikası’nın Almanlarla çıkan anlaşmazlık sonucu 28 Haziran 1928 tarihinde faaliyetine son verildiğini, iki yıl kadar sonra Mayıs 1930’da aynı yerde Kayseri Tayyare Fabrikası’nın açıldığını anlatmıştık.

 

  1. Bölümde bu fabrikanın öyküsünü yazmaya çalışacağız. Ama önce bu fabrika ile ilgili olarak maksatlı biçimde üretilen yanlış bilgilere değinmek istiyorum.

 

ÜRETTİĞİMİZ UÇAKLAR TOPRAĞA MI GÖMÜLDÜ ?

Güya üretilen uçakların bir kısmı İsmet İNÖNÜ’nün Cumhurbaşkanlığı sırasında toprağa gömülmüş… Bu gerçek olmayan ama toplumda önemli sayıda taraftar bulan bu iddianın üzerine giden Havacılık Tarihi Araştırmacısı Rıfat BAYRAK bu iddianın gerçeği yansıtmadığını açıklıyor. Diğer taraftan bu fabrika 1950 yılında kapatılıp Hava İkmal Merkezi’ne dönüştürüldükten sonra açılan Çırak Okulunda eğitim alan ve burada işçi olarak çalışmış bulunan Erciyes Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet ŞAHİN’de  fabrika kapandıktan çok sonra 1958 yılında ihale edilerek satılan malzemeler arasında bulunan uçak hurdalarının küçük atölyelerde kullanıldığını anlatıyor.  Ayrıca bu uçakların bir yerden başka bir yere taşınırken kanatlarının söküldüğünü, basında anlatıldığı gibi kanatları takılı durumda gömülmesinin mümkün olmadığını sözlerine ekliyor.

 

5bd87651 e74b 4ab7 bbfc 26cd135f45b5

40 yılı aşkın Kayseri Tayyare Fabrikası ile ilgili incelemelerde bulunan ve 1995 ile 2005 yılları arasında Uçan Türk dergisinde, Kayseri havacılık tarihine dair 150’ye yakın makalesi yayımlanan Havacılık Tarihi Araştırmacısı Rıfat Bayrak, yaptığı incelemelerde Kayseri’de gömülü uçak olduğuna dair herhangi bir bulguya rastlamadığını da belirtiyor.

 

Eski Rektör Mehmet ŞAHİN ayrıca, bu hurdaların satıldığı1958 yılında  büyük bir develüasyon yapıldığından döviz sıkıntısı yaşandığını ve doların 2.18 liradan 9 liraya çıktığını bu yüzden hammadde tedarikinin zorlaştığını anlatıyor. Sayın ŞAHİN bu hurda malzemeler sayesinde çoğu Tayyare Fabrikası’nın çırak okulundan yetişmiş ustaların açtıkları atölyelerin gelişmesiyle Kayseri’nin  bugün ülkemizin önemli bir üretim ve ihracat merkezi olduğunu da sözlerine ekliyor. Bu atölyelerde hurda uçak parçalarından üretilen Termo ve Ulubaş marka düdüklü tencereler yanında dikiş makinesi gövdesi, kapı kolu gibi bazı ev eşyaları vb. üretimler günümüz Kayseri sanayisinin temeli olmuştur.

 

Ayrıca gövde uzunluğu yaklaşık 8-9 metre, kanat açıklığı 10 metre olan yüzlerce uçağın toprak altına gömülmesinin, o dönem koşullarında mümkün olmadığı, bunun için gerekli olan buldozer, kepçe, kazıcı ve yükleyici gibi ekipmanların bulunmadığı düşünülürse bu akıl dışı iddianın doğru olmadığı ve sadece bir kara propaganda olduğu kolayca anlaşılır.

 

Yeri gelmişken yukarıda yer alan satırlarda birkaç kez değindiğimiz çırak okullarından söz etmenin de yararlı olacağını düşünüyorum

 

Cumhuriyeti kuran kadro savaşlar nedeniyle yorgun ve yoksul durumdaki  ülkenin sanayileşerek kalkınması için önemli girişimler yapmış ve kararlar almıştı. Bunların başında  İzmir İktisat Kongresi geliyordu. 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihlerinde yapılan Kongrede alınan kararlardan biri de, becerili insan gücünün yetiştirilmesi  amacıyla çırak okullarının ve usta kurslarının açılmasıydı. Bugün bile büyük eksikliğini yaşadığımız “ara eleman” ihtiyacını karşılamak için 1925 yılında ülkemize  getirilen Alman Pedagogu Dr. Kuhne’nin raporu  dikkate alındı. 1930 yılında yürürlüğe giren 1580 sayılı Belediyeler Kanunu’yla belediyelere ve 3457 sayılı kanunla da sınai müesseselere çırak okulları açma yetkisi ve görevi verildi. Buna göre 1942 yılında Devlet Demiryolları Eskişehir ve Sivas Fabrikaları’nda, Kırıkkale (MKE)  Makine ve Kimya, Kayseri Tayyare, İzmit Kağıt ve Karabük Demir-Çelik Fabrikaları’nda çırak okulları açıldı.

Kayseri Tayyare Fabrikası’nda üretilen uçakların toprağa gömüldüğü yalanını çürüten Erciyes Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet ŞAHİN gibi 11. Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL’ün babası Ahmet Hamdi GÜL’de Kayseri’deki bu çırak okulundan yetişmiş  isimlerdi.

 

İyi bir tornacı olan A. Hamdi GÜL’ün Hava İkmal Merkezinden ayrıldığı 1972 yılında açtığı küçük atölye, bugün Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde ASTEKSAN adıyla büyük bir fabrikaya dönüşmüş durumda olup, belediyeler için kent ve park mobilyaları ile makina parçaları üretmektedir. İ. Melih GÖKÇEK’in Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde Başkentin bütün mahalle, cadde ve sokak tabelalarının bu firma tarafından yapıldığı hatırlardadır.

 

33 yıl Karabük Demir-Çelik Fabrikaları’nda çalışmış bir çelik emekçisi olmam nedeniyle çırak okulu mezunlarını iyi bilirim. Kuruluş yıllarında hem pratik hem de teorik bilgiyle donatılan bu kişiler fabrikanın kilit noktalarında çalışıyor, aynı zamanda Karabük’ün sendikal ve siyasal yaşamında yer alıyorlardı. Çoğu ustabaşı olarak çalışan bu kişilerden bazıları kurdukları haddehaneleri geliştirerek fabrikalara dönüştürdüler ve bugün ihracatımızın önemli bir kalemi olan çelik sektöründe çok başarılı bir konuma sahip oldular.

f0085f17 d000 4b9b a134 4c4c22e19b74

KAYSERİ’DE 212 UÇAK ÜRETİLDİ

Asıl konumuz olan Kayseri Tayyare Fabrikası ise; Mayıs 1930’da faaliyete başlamış ve yapılamayan beş hangarda tamamlanarak hangar sayısı onbire çıkmıştı.

 

Milli Müdafaa Vekaleti ile bir ABD kuruluşu olan Curtiss Aeroplane and Motor Company arasında 1932 yılında imzalanan anlaşma ile Curtiss Hawk ve Fledgling uçaklarının üretimine başlanmıştı. Fakat bilinmeyen bir nedenle 33 adet Curtiss Hawk ve 8 adet Fledglıng uçağı üretildikten sonra, dünyanın en büyük uçak fabrikaları arasında yer alan bu tesisin üretimine ve bu projeye son verilerek fabrika Milli Müdafaa Vekaleti’ne devredildi.

 

Bu kez yeniden uçak üretilmesi gündeme geldi ve Alman Gothaer Waggonfabrik A. G. ile yapılan yeni bir anlaşma sonucunda 1936-39 yılları arasında 43 adet Gotha 145 A uçağı üretildi.

 

1936 yılında yapılan diğer bir anlaşma ile Polonya’nın  Panstwowe Zaklady Lotnicze firmasıyla anlaşılarak 1937 yılından başlayarak 24 adet PZL-24 A ve PZL 24-C model uçakların üretimi gerçekleştirildi.

 

Bu yıllarda uygun model arayışları devam etmiş, 1940 yılında İngilizlerle yapılan anlaşma ile Philips and Powis Aircraft Ltd. firması  ürünü olan Miles-Magister uçaklarından 24 adet üretilmişti. Bu dönemde De Havilland lisansıyla Türk Hava Kurumu Etimesgut Fabrikası’nda da ileride anlatacağımız Miles-Magister uçakları üretilmekteydi.

 

TOMTAŞ’ta üretilenler de dahil olmak üzere Kayseri Tayyare Fabrikası’nda 1950 yılına kadar, ilgili firma ve ülkelerin lisanslarıyla  toplam 212 uçak üretilmiştir

 

1926 yılından itibaren havacılık ve uçak üretimi alanında müthiş bir hız ve gelişme kaydeden Türkiye bu alanda rakipleriyle yarışır bir duruma gelmiş ve envanterimize giren bu uçakların yanı sıra halkın bağışlarıyla önemli bir güç kazanan Türk Hava Kuvvetleri sayesinde ülkemiz dünyanın güçlü devletleri arasında yer almıştır.

 

  1. Bölümde anlattığımız gibi; başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerin dayatmaları, Marshall Planı, Thornborg Raporu etkileri ile kendi çıkarlarını düşünen içimizdeki hainlerin baskılarıyla Büyük ATATÜRK’ün Cumhuriyetle başlattığı çağın bu büyük atılımı 1950 yılına kadar dayanabilmiş, Demokrat Parti’nin iktidar olmasıyla da son bulmuştur.

 

Fikret GÖKÇE

Kıbrıs Gazisi-Mak. Müh.

 

Görseller :

1- Fledgling 2 C Uçağı

2- Gotha 145 A Uçağı

3- Curtiss Hawk II Uçağı

 

Kaynakça :

1- Mustafa Kemal’in Uçakları, İsmail YAVUZ, İş Bankası Yayınları 2018

2- İHA 28.10. 2016 Gündem Haber

3- Açık kaynaklar

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

230 bin ilmek atarak dokudu, halısına 100 bin lira değer biçti

Ekonomi Yayın: 01.05.2024 04:48
İhlas Haber Ajansı

Amasya’da ebatları 40 ile 45 santim olmasına rağmen dokunması 9 ayı aşan yüzde yüz el yapımı 2 Hereke ipek halı toplam 230 bin ilmek atılarak oluşturuldu. Halk Eğitimi Merkezi, emekli kursiyer Müzeyyen Ulavur’un dokuduğu halıların tezgahtan kesimi için tören düzenledi. İpek halı sanatının değerine işaret eden 61 yaşındaki kursiyerin, el emeği ve göz nuru eserlerinin tanesini değer biçtiği 100 bin liradan satabileceğini açıkladı.

Yüzde yüz el yapımı halı

Amasya Şehit Mehmet Gök Halk Eğitimi Merkezi’nin geleneksel el sanatlarının yaşatılması için düzenlediği kurslardan Hereke ipek halı kursu özellikle de emeklilerin ilgisini çekiyor. Hereke halısını diğer halılardan ayıran özellikler arasında çift düğüm tekniği kullanılması, ince ve kalın çift atkı tekniğiyle örülmesi ile kesiminin el makasıyla yapılıyor olması yer alıyor. Ayrıca Hereke halıların en önemli özelliği yüzde yüz el yapımı olması. Dokunması yıllar alabilen Hereke halı, dünyanın en ince ve en sağlam halısı olarak biliniyor. Yapımında, çözgüsünde birinci sınıf ipek ip kullanılıyor.

“İpek halının değeri maalesef bilinmiyor”

Çiçek ve canlı motiflerinden esinlenerek halılarını dokuyan memur emeklisi Müzeyyen Ulavur, “İpek halının değeri maalesef bilinmiyor. Tanesini 100 bin liradan aşağı satmam. Biri beş aylık emek. Asgari ücretten hesaplandığında 100 bin lira tutuyor” dedi.

“Terapi gibi geliyor”

Merkezdeki farklı kurslarda eğitim almasının ardından usta öğretici Fehmiye Bozkurt’un düzenlediği Hereke ipek halı kursuna katılıp bu sanatın inceliklerini öğrenen Ulavur, “4 ayda yaptığım pano halıya 100 bin ilmek, 5 aydan fazla sürene ise 130 bin ilmek atarak dokudum. Çok sabır ve emek istiyor ama çok keyifli. Motifin ilmeğini, rengini düşünüyorsun. Stres kalmıyor. Bedava terapi gibi geliyor” diye konuştu.

Şehit Mehmet Gök Halk Eğitimi Merkezi yöneticileri, emektar kursiyerlerinin eserinin tezgahtan kesimi için özel tören düzenledi. Törene, Amasya Milli Eğitim Müdürlüğü’nden Şube Müdürü Hayriye Tüfekçi ve Şehit Mehmet Gök Halk Eğitimi Merkezi Müdürü İbrahim Özarslan da katıldı.