blank
Fikret Gökçe tarafından
29 Ocak, 2019 12:49 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:12
A+ A-

ÇİLLER’İN UNUTTUĞU İMZA     

28 Ocak 2019 blank   Bir gün önce TBMM’de karşılaştığımızda “ sizi yarın öğle saatlerinde konutta bekliyorum” demişti Başbakan Tansu ÇİLLER., Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Başkanı Merhum A. Faruk ÖZTİMUR’la birlikteydik. Ben Konfederasyonun Teşkilat Sekreteriydim. Başbakan  bizi niye çağırmıştı, bize neler söyleyecekti bilmiyorduk. Ama biz, ne konuşacağız neler söyleyeceğimiz konusunda hazırlığımızı yaptık. Ertesi gün, 1 Aralık 1994’te saat 13,00’de konuttaydık. Bizi Başbakanın kurmaylarından olan basın danışmanı Mehmet BİCAN karşıladı. Girişte bir odaya alındık. On dakika sonra Başbakan  “ hoş geldiniz çocuklar” diyerek içeri girdi. Çok şık ve çok bakımlıydı. Nezaket içerikli birkaç hal-hatır sorma cümlesinden sonra, “ çocuklar size bir sürprizim var,  konfederasyona bir armağan hazırladım” diyerek Mehmet BİCAN’a bir şeyler söyledi. Az sonra elinde gümüş bir tepsiyle içeriye bir genç kız girdi. Tepsi üstünde kırmızı kurdelalı bir zarf bulunuyordu. Zarfı aldı ve “bu size hediyem olsun” dedi. Zarfı teşekkür ederek ben aldım cebime koydum. Az sonra bir toplantıya katılacağını söyleyince başka bir konuşma yapamadan konuttan ayrıldık. Bindiğimiz taksiyle Kızılay’a doğru inerken zarfı cebimden çıkardım ve açtım. İçinden sadece bir çek çıktı. Başbakan Konfederasyonumuza 5 milyarlık bir hediye vermişti. Daha sevinmeye bile fırsat bulamadan Faruk Bey elimdeki çeki aldı biraz baktıktan sonra, “ Abi bu çek geçmez, baksana imza yok “ dedi. İnanamadım ve “ sakın altta yazılı rakamlar imza yerine kullanılıyor olmasın” dedim. Nereden bilebilirim ben, çekle, mekle hiç işim olmamıştı ki., Doğruca Mithatpaşa Caddesindeki Emlak Bankası şubesine gittik. Banka müdürü de çekin geçersiz olduğunu söyleyince bizde şafak attı. Koskoca Başbakan gerçekten bize sürpriz mi (!) yapmıştı ? Ne yapmamız gerektiğini düşünürken ben konutu aradım ve Mehmet BİCAN’a durumu anlattım. Şaşırdı, olamaz dedi ve “hiç kimseye göstermeden o çeki buraya getirin “ dedi. Bu arada bankadan çıkarak yandaki kırtasiyecide hem çekin, hem de zarfın fotokopisini çektirdim. Hemen bir taksiye atlayarak tekrar konuta çıktım. Daha ana kapıdan girerken görevliler beni bekliyorlardı. Bir panik havası vardı. Mehmet BİCAN. başka kimse gördü mü diye sordu, elimdeki çeki aldı ve biraz      beklememi söyledi. Herhalde basının olayı duymasından endişe ediyorlardı. Yarım saat kadar sonra bu kez imzalı çek bana teslim edildi. blank   Faruk Bey, 2 Ekim 1993 günü Kent Otel’de yapılan 4. Olağan Genel Kurul’da Konfederasyon Başkanlığına seçilmişti. Aslında İstanbul’daki Sakatlar Derneği’nin üyesiydi. Ama oradaki arkadaşları O’nu delege yapmamışlardı. Hürbakış Gazetesi ile engellilere yönelik Yaşama Sevinci Dergisi’ni çıkarıyordu. Siyaset ve bürokraside tanımadığı yoktu. Başta Demirel ve Özal olmak üzere bütün liderlerle görüşebiliyor ve onlar tarafından seviliyordu. Atak kişiliği ve üstün meziyetleriyle örgütümüze yararlı olacağını düşünerek O’nu Karabük Zihinsel Özürlüler Derneği’ne üye yaparak üst kurul delegesi olarak Genel Kurula katılmasını ve böylece başkanlığa aday olmasını  sağlamıştık. Genel Kurul’dan sonra Yönetim Kurulu görev bölümü yapmak üzere otelin lobisinde toplandık. Konfederasyonun kasası boştu, üstelik borçları vardı. Kira, iletişim, ulaşım için para gerekiyordu. Haydi arkadaşlar eller cebe dedim ve masaya bin lira bıraktım. Diğer arkadaşlarda bu çağrıya iştirak etti ve masadaki para 7 bin lira oldu. Acilen para bulmak zorundaydık. Tek umudumuz Başbakan Tansu ÇİLLER’di. Başbakan olmadan önce Çiller’de diğer liderler gibi Faruk Bey’e her karşılaştığında sempatik davranıyor, sevgi ve ilgisini esirgemiyordu. Başkan seçildikten sonra Faruk Bey, engellilerin ve  Konfederasyonun sorunlarını anlatabilmek amacıyla ısrarla Başbakan’dan randevu istiyor, ama bu isteği bir türlü  karşılanmıyordu. O her zaman sevgi  ve ilgisini esirgemeyen  Çiller’in  çevresi adeta duvarla örülmüştü ve bir türlü ulaşılamıyordu. Nihayet artık dayanamadı ve Başbakan Tansu ÇİLLER’i, Yaşama Sevinci Dergisi’nin 50. sayısına “ ÖZÜRLÜLERİN ÜVEY ANASI “ olarak kapak yaptı. Bununla  da kalmadı derginin birinci sayfasında yer alan “ Sorumuz Size Sayın Çiller, Özürlülere Üvey Anamı Olacaksınız ? “ başlıklı makalesinde oldukça ağır eleştirilerde bulundu. Derginin kapağı ve makale kamuoyunda büyük etki yarattı. Özellikle 8 milyon dolayındaki engelli camiası içinde büyük bir gündem oluşturdu. Öyle ya, bir başbakan böyle eleştirilebilir miydi ? Yazımızın başında anlattığımız gibi, bu gelişmeden bir süre sonra Başbakan bizi konuta davet etmiş ve imzalamayı unuttuğu çek’i Konfederasyonumuza hediye etmişti. Bu olaydan yaklaşık bir yıl sonra, 2 Kasım 1995’te Başbakan Çiller, telefonda kendisini Orgeneral Necdet ÖZTORUN olarak tanıtan kişi tarafından aranıyordu. İstanbul’daki emekli subayların DYP’ye büyük miktarda oy sağlayacağını söyleyen kişi, bunun karşılığında Kemalistler Derneği’ne 5.5 milyar lira yardım yapılmasını  istiyordu. Örtülü ödenekten sağlanan para bir gün sonra verilen hesaba yatırıldı. Oysa telefon eden kişi Öztorun Paşa değil, bu yöntemle siyasi liderlerle birlikte bir çok ünlü kişiyi de dolandıran, bir zamanlar Galatasaray Basketbol takımının da sporcusu olan Selçuk PARSADAN’dan başkası değildi. Olay ortaya çıktıktan sonra tutuklanan, cezaevinde iken tabanca ile yaralanan Parsadan, 5 yıl kadar tutuklu kaldıktan sonra tahliye olmuş, daha sonra hastalanarak omirilik felci nedeniyle 2006 yılında hazin bir şekilde yaşamını yitirmişti. İmzalanması unutulan çek ve araştırılıp, sorulmadan bir telefonla tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı olan devlet parasının siyasilerce ciddiyetten uzak nasıl kullanıldığına örnek olan bu iki somut olay insanı düşündürüyor. Acaba hala bu alışkanlık devam ediyor mu diye ? Fikret GÖKÇE Kıbrıs Gazisi-Mak.Müh.