Ihlas Haber Ajansı tarafından
29 Ekim, 2024 12:22 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Yağmur dindi, risk azaldı, çalışmalar hız kazandı

Rize’de heyelanlı bölgede şiddetli yağmurdan dolayı diken üstünde süren çalışmalar yağmurun yerini güneşe bırakmasıyla hız kazandı.
Rize’nin Çayeli İlçesi’ne bağlı Büyükköy Beldesi Derecik köyünde 21 Ekim Pazartesi günü meydana gelen heyelanda yamaçta olan 2’şer katlı 2 bina balçık içerisinde kaybolmuş, yamaçtan kopan toprak ise dere yatağını kapatmıştı. Kapanan dere yatağı ise köyde derinliği 10 metreyi aşan bir göl oluşturdu. Heyelanın olduğu günden bugüne dere yatağında süren temizlik çalışmaları şiddetli sağanak yağmurun devam etmesi nedeniyle diken üzerinde ilerliyordu. Yamaçtan kopmaların devam ettiği bölgede çalışan ekipler can güvenliği nedeniyle çalışmalara ara vermek zorunda kalabiliyordu. Yağmurun son bulup yerini güneşe bırakmasıyla bölgedeki çalışmalar hız kazandı. Heyelan riskinin minimuma indiği bölgede ekipler iş makinesi ile dere yatağından aldığı toprağı kamyonlarla Çayeli Belediyesi’nin gösterdiği alana taşıma işlemini oldukça hızlandırdı.
Yağmurun şiddetli olduğu zamanlarda ekiplerin ara vermek zorunda kaldığını ve daha temkinli çalışmak zorunda olduğunu, ancak havanın açmasıyla çalışmaların daha rahat ve hızlı olduğunu dile getiren Derecik Muhtarı Ramazan Küçüksarı, “Çalışmalar çok güzel. İlk günden beri devam ediyor. Dün yağmur olduğundan dolayı ara vermiştik. Çalışmalar bugün çok hızlı şekilde devam ediyor. İnşallah kısa sürede yaralarımızı saracağız. Şu ana kadar yaklaşık olarak 600 civarında kamyon hafriyat alındı buradan. Ama tahmini olarak 2 bin 500, 3 bin kamyon civarında da şu an burada moloz bulunuyor. Devletimiz ayaktadır, sürekli sizlere takviye yapıyor. İyi şekilde çalışıyoruz. Operatör arkadaşlara, DSİ’ye, Özel İdare’ye, hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“Kısa sürede bütün hafriyatı buradan taşıyıp yolumuzu vatandaşlarımızın hizmetine açacağız”
Yağmurun yerini güneşli hava durumuna bırakmasıyla avantaj yakaladıklarını ve bu avantajı değerlendirmeye çalıştıklarını dile getiren Küçüksarı, “Yukarıdan kopmalar şimdilik durmuş durumda. Havalar da açık. Kısa sürede yaralarımızı saracağız inşallah. Havalar açmasıyla büyük bir avantaj yakaladık. Şimdi bu avantajı iyi şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Burada çalışan makine sayısı da çoğaldı. DSİ’de buraya ekstra olarak beş araba araç gönderecek. İnşallah kısa sürede bütün hafriyatı buradan taşıyıp yolumuzu vatandaşlarımızın hizmetine açacağız” dedi.
“Böyle bir böyle bir şey hayatımızda görmedik”
Heyelanlı köyün sakinlerinden Sadık Çelik ise yollarının heyelanda koptuğuna değinerek yeni yolun nasıl yapılacağı konusunda endişe taşıdıklarını dile getirdi. Çelik, “Çok aşırı derecede bir toprak yığını geldi aşağıya. Devletimizden Allah razı olsun. Gerçekten hummalı bir çalışma var burada. Çok büyük bir heyelan oldu. Defa köyümüze böyle bir heyelan oldu. Geldim buraya şaşırdım. Böyle bir böyle bir şey hayatımızda görmedik. Orada bir tahta ev var. Dayımın evi orası. Orada mahallede bağlantı yolu var. Şimdi muhtarımla da görüştüm. Allah razı olsun. Muhtar sabahtan akşama kadar burada. Orada şimdi nasıl bir yol yapılabilir? Yapılır mı? Orada bir endişemiz var” şekline konuştu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
03 Mayıs, 2025 21:35 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Öğr. Gör. Eroğlu: “Dezenformasyon artık ulusal güvenlik meselesidir”

Karabük Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu Hukuk Bölümü'nden Öğr. Gör. Dr. Hülya Özçağlar Eroğlu, dezenformasyonun artık ulusal güvenlik meselesi olduğunu ifade etti.
Öğr. Gör. Dr. Hülya Özçağlar Eroğlu, dezenformasyonun bir zihin manipülasyonu aracı olduğunu ve çağın en sinsi tehditlerinden biri olduğunu belirtti.
Öğr. Gör. Dr. Hülya Özçağlar Eroğlu, dijital şiddetin bir türü olarak dezenformasyonun bireyleri, kurumları ve hatta devletleri nasıl etkilediğini detaylı bir şekilde değerlendirdi.
Eroğlu, dezenformasyonun kasıtlı olarak yayılan yanıltıcı bilgilerle kamuoyunu yönlendirme amacı taşıdığını belirterek, bu kavramın günümüzde dijital şiddetin bir türü hâline geldiğini söyledi.
Birbirine kelime olarak benzeyen kavramların anlamlarının farklı olduğunu belirten Eroğlu, "Dezenformasyon, mezenformasyon ve malenformasyon kavramları sıklıkla birbirine karıştırılsa da her birinin farklı anlamlar taşıdığını ifade eden Eroğlu, şöyle konuştu: "Mezenformasyon kötü niyet olmadan yapılan yanlış bilgi paylaşımıdır. Malenformasyon ise doğru bilginin, kamuoyunu yanıltmak amacıyla fikrinden koparılarak sunulmasıdır" dedi.
Yapılan araştırmalara göre yalan haberlerin, doğru içeriklere kıyasla altı kat daha hızlı yayıldığını vurgulayan Eroğlu, bunun nedeninin bireylerin bilgiye kolay erişme arzusuyla doğrulama zahmetinden kaçınmaları olduğunu söyledi.
"Dijital medya çalışanları da basın mensubu statüsüne alındı"
Dijitalleşmenin medya üzerindeki etkilerine de değinen Özçağlar, artık haberlerin büyük oranda dijital ortamda üretildiğini ve yayıldığını, bu durumun ise basın mensuplarına daha fazla sorumluluk yüklediğini belirtti. Kamuoyunda "Dezenformasyon Yasası" olarak bilinen 7418 Sayılı "Basın Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun''un da bu süreçte önemli bir yasal düzenleme olduğuna dikkat çeken Özçağlar, internet haberciliğinin "süreli yayın" olarak kabul edilmesinin ardından dijital medya çalışanlarının da basın mensubu statüsüne alındığını söyledi.
Dezenformasyonla mücadelede bireylerin de sorumluluk üstlenmesi gerektiğini kaydeden Eroğlu, dijital içeriklerin hızla silinebildiğine dikkat çekerek, "Ekran görüntüsü almak ve Noterler Birliğinin e-Tespit sistemi gibi araçlar, yalan haberlere karşı delil oluşturmak açısından büyük önem taşıyor." dedi.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.