Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
31 Aralık, 2023 20:24 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum: 0

Vezirköprü’nün köklü mirası: 200 yıllık tescillenmiş yassı semaver

Samsun’un Vezirköprü ilçesi tarihi ve kültürel zenginliğiyle bilinmesinin yanı sıra, 200 küsur yıllık bir semaver geleneğini içinde barındırıyor. Şehrin Bedesten Çarşısı’nda 2 asırdır ‘yassı semaver’ üretiliyor.
Vezirköprü’nün tarihine tanıklık eden yassı semaver, ananevi semaverde yapılan çay içme kültürünü yaşatma ve gelecek nesillere de aktarma görevini sürdürüyor. 18. yüzyılda üretildiği düşünülen yassı semaver, zaman içinde usta eliyle işlendikçe geçmişin izlerini de beraberinde getirerek bir simge haline gelmiş ve şehrin kültürel mirasını yansıtan bir hazine olarak kabul edilmiş. 26 Eylül 2017 tarihinde ise 299 sayılı kararla mahreç türünde ’Vezirköprü’nün coğrafi işareti’ olarak tescillendi.

“Bugün temsilciliğini Vezirköprü halkı olarak biz üstlenmiş durumdayız”
Semaverin tarihine dair bilgi veren, 40 yıla yakın süredir Vezirköprü’de yassı semaver üretimi yapan iki ustadan biri olan 58 yaşındaki Seyit Kaya, “Büyüklerimizin ve ustalarımızın bize anlattığına göre semaver, 18. yüzyılda sadece Osmanlı sarayları ve zengin ailelerin sofralarında içeceklerin demlenmesi için kullanılan önemli bir araçmış. O dönemde semaverler genellikle bakır veya pirinçten yapılır gösterişli olmasıyla da dikkat çekermiş. Daha yakın zamana baktığımızda yavaş yavaş semaver geleneği kahvehanelere karışmış. Çok geçmeden de Türk evlerinde de yerini almıştır. Günümüzde de bu gelenek hâlâ yerini korumaktadır. Temsilciliğini de Vezirköprü halkı ve ustalar olarak tescillenmiş bir biçimde biz üstlenmiş durumdayız” dedi.

“Mesleğin inceliklerini öğrenmek tam 5 senemi aldı”
Çıraklıktan ustalığa kadar giden yoldaki gelişmeleri anlatan Seyit Kaya, “Metal işçiliğiyle tanışmam 1983 yılında çıraklık dönemimle başladı. O zamanlar makinelerin gücüne değil, ellerimizin maharetine güvenirdik. Yaptığımız semaverlerin parçalarını elimizde keser, büker, şekil verirdik. Bu şekilde makinesiz uzun süre çalışarak mesleğin inceliklerini öğrenmek tam 5 senemi aldı. Beş sene çıraklık, ardından kalfalık ve nihayetinde iki sene süren ustalık dönemimle anca çırak yetiştirecek kıvama geldim. Her bir aşamayı ustamdan öğrendiklerimle aştım. Ustam Topal Metin lakabıyla bilinen Metin Ataman’dı. Çalışma hayatım boyunca usta-çırak ilişkisini çok önemsedim. Ustamın ağzının içine bakar, o ne söylüyorsa ben 10 katını yapardım. Ustam benim için sadece bir iş arkadaşı olmadı, aynı zamanda bir öğretmendi. Kendisine çok şey borçluyum. Metin usta emekli olduktan sonra işi bana devretti, ben de bu ‘yassı semaver’ geleneğini sürdürmek ve gelecek nesillere aktarmak adına mücadele veriyorum” ifadelerine yer verdi.

“Kendine has olan detaylar, semaverin estetik ve sanatsal değerini artırır”
Yassı semaverin oluşum sürecini anlatan Kaya, “İmalathanemizde yassı ve düz semaver üretiyoruz. Semaverimiz pul halinde kesiliyor, kesildikten sonra preslerde işlem görüyor, pres makinesinin ardından silme aşamasına geçiliyor. Bu işlem sonrası ise sap ve musluklar takılıyor. Geliyoruz ayak kısımlarına, ayak kısımlarını parlatılıyor ve en son semaveri bir araya getiriyoruz. Bu işlemelere ek olarak semaverin dış yüzeyine göze hitap etmesi adına geleneksel desenler ve işlemeler ekliyoruz. Kendine has olan detaylar, semaverin estetik ve sanatsal değerini artırır. Sıra geliyor semaverin iç yüzeyine genellikle kalayla kaplama yaparız. Bu işlem, içerideki suyun temiz kalmasını sağlar ve lezzetli çay demlenmesine katkıda bulunur. Bütün bu işlemlerden sonra semaveri semaver yapan aşamaya gelecek olursak, semaverin alt kısmına ateşle ısıtılan bir bölme eklemesi yapıyoruz. Bu bölme, içindeki suyu kaynatır ve buharın yukarı doğru yükselmesini sağlar. İşte semaver çay demlemek için hazır” şeklinde konuştu.

“Bu işi öğrenmek isteyen yaşlı genç herkese kapım sonuna kadar açıktır”
Semaver ustalığını ve semaver kültürünü gelecek nesillere aktarmanın sorumluluğunu taşıdığını vurgulayan Seyit Kaya, “Çıraklıktan ustalığa uzanan yolculuğum, sadece benim değil, birçok meslektaşımın da öyküsü. Ben başta olmak üzere semaver ustalığı dair kaybolmaya yüz tutmuş zanaatların ustaları sanatlarını yaşatmak adına her birimizin ayrı ayrı sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Yaşım 58, gücüm yettiği yere kadar bu zanaatı devam ettirmek ve usta yetiştirmek istiyorum. Bu işi öğrenmek isteyen yaşlı genç herkese kapım sonuna kadar açıktır” diye konuştu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
20 Kasım, 2025 20:52 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 1dk
Yorum: 0

Samanlıkta işlenen cinayetle ilgili yargılama devam etti

Kastamonu’da samanlıkta balta ile öldürüldükten sonra çuvala koyup dereye atılan vatandaşın vefatıyla olayıyla ilgili sanıkların yargılanmasına devam edildi.
Olay, 17 Temmuz 2023 tarihinde Kastamonu’nun Merkez ilçesine bağlı Ahlat köyünde meydana geldi. Edinilen bilgiye nazaran, meskenden ayrıldıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan 57 yaşındaki Satı Doğruoğlu’nun cenazesi, Kastamonu Vilayet Jandarma Komutanlığı grupları tarafından dere yatağında, çuval içerisinde bulundu. Takımlar, çuvalın izlerinin köyün yaklaşık 300 metre yakınındaki Behice Ç.’ye ilişkin konutun samanlığına kadar devam ettiğini tespit etti. Jandarma grupları, samanlıkta yaptıkları incelemede, 57 yaşındaki Satı Doğruoğlu’nun balta ile öldürüldükten sonra cesedinin çuvala koyulduğu ve sürüklenerek dereye atıldığını belirledi. Olayın akabinde gözaltına alınan Behice Ç. ile eşi Bayram Ç. ve oğlu Ümit Ç., isimli makamlarca tutuklandı.
Olayın akabinde şüpheliler hakkında "kasten öldürme" hatasından açılan dava, Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam etti. Duruşma salonunda tutuksuz yargılanan sanıklar Bayram Ç., Ümit Ç. ile maktulün yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu. Bakırköy Ruh ve Hudut Hastalıkları Hastanesine sevk edilen tutuklu sanık Behice Ç. ise duruşmaya katılamadı.
Duruşmada savunma yapan Bayram Ç. ile oğlu Ümit Ç. hatasız olduklarını söyleyerek, beraatlarını talep etti.
Behice Ç.’nin avukatı Hasret Çiftçi ise, müvekkilin taciz edilmek istendiği sırada baltayla kendisini savunduğunu ve bu sebeple en üst düzeyde tahrik kararlarının uygulanması gerekğini belirterek, "Olay yasal müdafaadır, bu farklı, birde tahrik indirimi verilmesi zaruridir. Müvekkilim, 2,5 yıldır cezaevindedir. Yargılamanın uzamasından kendisinin de bir kusuru ya da kabahati yoktur. Şu etapta kanıtlar toplanmıştır, kanıt karartma durumu, kaçma kuşkusu yoktur. Kendisi konut kadınıdır. Tüm bu konular göz önüne alınarak müvekkilimin isimli denetim kuralıyla tahliye edilmesini talep ederiz" dedi.
Mahkeme heyeti, Behice Ç.’nin İstanbul İsimli Tıp 4. İhtisas Konseyinde cezai ehliyetinin olup olmadığına dair rapor alınmasını ve bu raporun dönüşünün beklenmesini kararlaştırarak, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.

Bizi sosyal medyadan takip edin