Ihlas Haber Ajansı tarafından
11 Ocak, 2024 16:36 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Vali Hacıbektaşoğlu’ndan idareciler ve gazeteciler günü açıklaması

Zonguldak Valisi Osman Hacıbektaşoğlu, 10 Ocak İdareciler ve Gazeteciler Günü dolayısıyla açıklama yaptı.
Vali Osman Hacıbektaşoğlu, açıklamasında şöyle dedi:
"Türk İdareciler Derneği tarafından 1978 yılı genel kurulunda Mülki İdare Amirleri sınıfının ilk mesleki toplantısı milat alınarak 10 Ocak tarihi “İdareciler Günü” olarak kabul edilmiştir.
İdareciler, toplumun çeşitli sektörlerinde önemli roller üstlenip eğitimden sağlığa kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösterirken yönetim becerileri, vizyonları ve liderlikleriyle toplumun gelişimine katkı sağlamaktadırlar.
Mülki İdare Amirleri, devletin temel taşlarından biri olarak kamu düzenini sağlama, vatandaşların güvenliğini temin etme ve yasaların uygulanmasını sağlama gibi kritik görevleri yerine getirirken adeta birer kılavuz ve güvence olarak hareket ederken toplumun istikrarı ve huzuru için Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadeleriyle: “Efendi değil, hizmetkârız.” anlayışıyla fedakârca çalışmaktadırlar.
Mensubu olmaktan büyük onur duyduğum Mülki İdare Amirliği mesleğinin bu anlamlı gününde; Zonguldak için birlikte çalıştığımız mesai arkadaşlarımın, kaymakamlarımızın, mukaddes vatanımızın her bir köşesinde görev yapan Mülki İdare Amirlerimizin “10 Ocak İdareciler Günü”nü kutluyor; ebediyete irtihal edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara aileleri ve sevdikleriyle birlikte sağlıklı, huzurlu ve başarılı bir yaşam diliyorum. 10 Ocak, kaleminden düşen her kelimeyle toplumu aydınlatan ve kamerasıyla gerçeği yansıtan gazetecilerin özverili ve kutsal görevini kutlama günüdür. Bu özel gün, demokrasinin ve basın özgürlüğünün korunmasında kilit bir rol oynayan gazetecilere teşekkür etmek ve onların çabalarını takdir etmek için bir önemli bir fırsattır.
Gazetecilik, demokrasinin temel taşlarından biridir çünkü güçlü bir demokrasi, özgür ve adil bir basınla mümkündür. Toplumun nabzını tutan, gerçekleri araştıran ve halkı bilgilendiren gazeteciler; objektiflik, doğruluk ve tarafsızlık ilkelerini benimseyerek güvenilir bilgi kaynakları olma yolunda önemli bir görev üstlenirler. Ancak, bu görevin altında pek çok zorluklar yatar. Gerçekleri araştırmak, nesnel bir bakış açısıyla olayları sunmak ve kamusal çıkarları korumak, gazetecilerin titizlikle öncelemeleri gereken sorumluluklarıdır.
Dijitalleşmenin hız kazandığı, bilgiye ulaşmanın kolaylaştığı günümüz dünyasında, gazetecilik mesleği yeni dinamiklere ayak uydurmak zorundadır. Sosyal medyanın etkisi, hızlı haber akışı ve çeşitlenen iletişim araçları, gazetecilerin işini daha karmaşık hale getirirken, aynı zamanda daha etkileyici olma potansiyeli sunmaktadır. Bu değişimlere uyum sağlayarak haber yapmak, gazetecilik mesleğinin ruhunda olan yenilikçi bakış açısıyla öne çıkmaktadır.
Zonguldaklı gazeteciler, sadece haber yapmakla kalmayıp aynı zamanda kentin kalp atışlarını da yakalamaktadırlar. Bu güzide kalemler, klavyelere dokunan parmaklar; maden ocaklarından çıkan sesleri, kömür tozundan sıyrılan umutları ve Zonguldak’ın renkli hikâyelerini sayfalarına taşıyan, bu şehrin tanığı, tarihinin kaydedeni ve geleceğin yolunu aydınlatan kılavuzlarıdır. Tarihi, kültürel zenginlikleri ve endüstri mirasıyla öne çıkan bu şehrin gerçek güzellikleri; yerel gazetelerde, haber sitelerinde ve sosyal medya platformlarında, Zonguldak’ın yaşamına dair bir kesit sunan kıymetli gazetecilerin çabaları sayesinde gün yüzüne çıkarken özverili çalışmaları sayesinde daha geniş kitlelere ulaşarak kentin gelişmesine katkı sağlamaktadır.
Bu duygu ve düşüncelerle; toplumun gözü, kulağı, sesi, vicdanı olan; kentin sosyal, ekonomik ve kültürel dinamiklerini derinlemesine anlayarak sundukları yerel bakış açısıyla kent sakinlerinin daha kapsamlı ve bilinçli bir perspektife sahip olmalarına ve şehrin kalkınmasına katkıda bulunan tüm basın çalışanlarımızın “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü”nü en kalbi duygularımla kutluyor, meslek hayatlarında kolaylıklar ve başarılar diliyorum. "

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
07 Mayıs, 2025 16:52 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

6 yıllık boşanma davasının ardından evden tahliye edilen kadın çatıya sığındı

Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde, 6 yıl süren boşanma davasının sona ermesinin akabinde eşine ilişkin konuttan polis eşliğinde çıkartılan bayan, gidecek yeri olmadığı gerekçesiyle ömrünü birebir binanın çatı katında sürdürmeye başladı.
Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde, eski eşi T.A. tarafından hakkında tahliye davası açılan konutta oturmaya devam eden Sevda S.’nin aleyhine karar çıktı. Kararın akabinde üzerine icra memurları ve polis kümeleri meskene gelerek tahliye sürecini başlattı. Sevda S.’nin kapıyı açmaması üzerine çilingir yardımıyla kapı açılarak tahliye süreci tamamlandı. Sevda S. gidecek yeri olmadığını söyleyerek poşetlere doldurulan eşyalarını çatı katına ve merdiven boşluklarına yerleştirdi. Çatıda yaşamaya başladığını, buraya yatak koyarak geceleri uyuduğunu, komşularına giderek özel gereksinimlerini giderdiğini anlatan Sevda S., yaşadıklarını şöyle anlattı:
"6 yıldan beri süren bir mahkeme sürecimiz var. İftirayla boşanıldık. Hatta gidip imza bile atmadım. Beni iftirayla, yalancı şahitle boşadı. Gerisi aslı olmayan, iftiraya kurban gittim. Çocuklarımdan oldum, evimden oldum. Yuvamdan oldum. Sokakta kaldım. Görün perişanlığımı. Babamı kaybettim. 16 yıl oldu. Anne yok, baba yok. Annemi kaybettim. Kalp krizi geçirdi. Bir buçuk sene oldu. Annem bakıyordu bana 6 yıldan beri. Bir arada yaşıyorduk baba maaşıyla. Tazminat almadım. Nafaka alamadım. Hiçbir haktan sahip olamadım. Sıhhat meselelerim var. Kalpten ameliyat olacaktım. İcra yoluyla kapıya atıldım, baba topraklarına haciz koyuldu. Avukat masrafları bana yüklendi, mağdur oldum. Sokakta kaldım. Evet, akrabalarım var, köyüm var, etrafım var. Anlatmakla bitmez. O kadar çok akrabalarım, etrafım var. Fakat bu türlü bir günde düşünen dost olmuyormuş ya. Anasızlık, babasızlık bu türlü bir şey. Kimseye yük olmak istemiyorsun. Lakin sahip de çıkmıyorlar. Bana dört muhtarlık sahip çıkamadı."

"Beraber aldık o meskeni, fakat beni iftirayla dışarı attı"
Sevda S., boşanma süreciyle birlikte meskenin kendisine verilmediğini, bu durumu hâlâ kabullenemediğini lisana getirerek şunları söyledi:
"Evlilik bilgi içinde aldık bu konutu. Beraberken aldık. Ondan sonra boşanma kararı işte gelince bana dedi konuttan çıkacaksın dedi. Fakat ben boşanıp imza falan atmadım yani. Alavereyle, düzmeceyle işi yani bu noktaya getirdi. İftira attı, ispat edemedi. Hiçbir ispat, ispat yok elinde. Beni mağdur etti yani. Benim namusumla, onurumla oynadı ya. Bir bayanın ağzına baktı. Onun yüzünden ceza aldım. Başıma gelmeyen kalmadı. Bütün psikolojim gitti, çocuklarımdan oldum. Üç tane çocuğum var. Çöp poşetiyle çatılara eşyalarımı koydum. Merdiven boşluklarında. Ben de burada çatıda yatıyorum. Evet akraban var, etrafım var lakin sahip çıkan yok. Dayanak olan yok. Sormuyorlar bile başımıza kalır diye. Neredesin, ne yapıyorsun?"

"Ev bulmak problem değil, kirayı ödeyemiyorsan tekrar dışarıdasın"
Sağlık durumu nedeniyle çalışamadığını, geçimini sağlayamadığını belirten Sevda S., yalnızca başını sokacak bir yer istediğini belirtti. Sevda S., "Çözüm ’köye çık.’ Ben esasen çarşıda geçmiş çocukluğum. 25 yıllık evlilik hayatım. Ben tertibim meskenim yani evimden oldum. Sokakta kaldım. Mağdur oldum. O gün ameliyata gidecektim kalpten ameliyat olacaktım ya icra zoruyla kapıya atıldım. Evet çatıda yaşıyorum yalnızca diyorum. Burada kendi başıma kendimi idame etmeye çalışıyorum. Arkadaşlarıma işte gidiyorum. Affedersiniz özel gereksinimlerinizi karşılamak için kendi başıma ne yapacağımı bilemiyorum. Ruhsal olarak bittim."

"Yetim maaşı üç kardeşe bölündü, sıhhat sıkıntım var, çalışamıyorum"
Hastalıkları olduğunu anlatan Sevda S., "4 bin, 3 bin 700 işte 4 binde. 3 kız kardeşi alıyoruz. Onlar da mağdur. Onlar da kiradalar. Sıhhat meselem var. Böbreğimde dört tane kitlem var. Kalbimden ameliyat olacağım Bolu’da. Düzce’de tedavi görebilirim. Bunları da ispat edebilirim. Çalışamıyorum. Sıhhat meseleleri yüzünden çalışamıyorum. Yani mağdur oldum. Her türlü mağdur oldum. Ruhsal olarak zati bittim. Ne yapabilirim? Nereye gidebilirim? Yok yani çocuklarım düşman oldu. Çocuklarım da yok. Küçükler akıllara değmez bir şey de diyemiyorum. Onlar da onlara muhtaç diyorum. Okul okuyorlar. Lakin bir anne olarak ne olursa olsun çocuklarından takviye görmek istiyorsun" dedi.

"Sadece yardım, Allah isteği için"
Sevda S., konuşmasının sonunda maddi değil insani takviye istediğini vurgulayarak şöyle dedi:
"Kira dayanağı ya da ne bileyim maddi olarak bu maddiyata dökülsün diye istemiyorum, bu türlü bir şey yok yani maddi olarak bir şey yok. Yalnızca yardım Allah isteği için hayırlarını istiyorum. Ben konut bulma problem değil, dediğim üzere kirayı veremeyince konut yani yok. Yok. Sokakta kalıyorsun. Nereye gideceksin? Başına sokacak bir yerin yok. Ufak da olsa bir meskenin, kendini sokacak bir konutun olsun istiyorsun."

Kadın sığınma meskenini kabul etmedi
Öte yandan Aile ve Toplumsal Hizmetler Müdürlüğü’ne bağlı yetkililer, Sevda S.’ye ulaşarak bayan sığınma konutunda kalması teklifinde bulundu. Fakat Sevda S., kiralık bir meskende yaşamak istediğini söyleyerek bu teklifi reddetti.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.