Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Tedavi Edilmeyen Sinüzit Önemli Sorunlara Yol Açıyor

Gündem Yayın: 11.02.2017 14:32
Yazar:
Tedavi Edilmeyen Sinüzit Önemli Sorunlara Yol Açıyor

Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Eren Taştan, burun çevresindeki sinüslerin iltihaplanması olan sinüzit hastalığının önemsenmesi gerektiğini söyledi.
Taştan, tedavi edilmeyen sinüzitin şiddetli ağrılara yol açarak yaşam kalitesini azalttığını ve önemli komplikasyonlara da neden olabileceğini belirtti.
Soğuk havaların sinüzit için risk oluşturduğu vurgulayan Taştan, “Herkes sinüzite yakalanabilir ama, alerjisi olan kişiler, burun yapısındaki bozukluk sebebiyle iyi nefes alamayanlar, sık enfeksiyon geçiren bağışıklık sistemi zayıf kişiler, astım hastaları, sigara içen kişiler risk grubunda yer alıyor” dedi.
Taştan, akut sinüzitin belirtileri arasında; baş ve yüzde ağrı, koyu ve rengi değişmiş geniş akıntısı, burun tıkanıklığı, koku alamama, bitkinlik, kötü ağız kokusu ve ateşin sayılabileceğine dikkat çekerek, “Bu belirtilerin uzun sürmesi halinde kronik sinüzit olabileceği düşünülebilir. Bu şikayetleri taşıyan kişilerin vakit kaybetmeden doktora başvurmaları gerekiyor. Sinüzit tedavisini ertelemek, doktor tavsiyesi olmadan antibiyotik kullanmak sorunları çözmez ve hastanın gereksiz ağrı ve huzursuzluk çekmesine yol açar, yaşam kalitesini azaltır. Tedavi edilmeyen sinüzit önemli bir çok soruna da yol açar’ diye konuştu.
Akut sinüzit tedavisinde, doktorun önereceği burun spreyi ve antibiyotik gibi ilaçların kullanıldığını ifade eden Taştan, sinüzitin kronik hale gelmesi ve ilaç tedavisine yanıt vermemesi durumunda ameliyat gerekebileceğini belirterek, şunları söyledi:
“Sinüzit ameliyatı, enfeksiyon ve diğer sebeplere bağlı olarak tıkanan sinüs boşluklarını temizleyerek, doğal sinüs kanallarının genişletilmesi ve hastalıklı sinüs dokusunun iyileşmesini sağlayan cerrahi bir uygulamadır. Çoğu zaman, cerrahi müdahaleye gerek kalmadan doğru tedaviyle sorun çözülebilir veya hassas tekniklerle ve endoskopik müdahaleyle hastalar sağlığına kavuşurlar.”

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

‘Obezite, psikolojiyi olumsuz etkiliyor’

Sağlık Yayın: 05.05.2024 00:48
İhlas Haber Ajansı
‘Obezite, psikolojiyi olumsuz etkiliyor’

Obez kişilerin psikolojik ve ruhsal huzur açısından risk altında olduklarını belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Recep Aktimur, “Birçok hastamız bu dönemlerde kilo almakta ve yaşanılan sorunlar nedeniyle kilo verememektedir. Bu kişilerde ilerleyen dönemde obezite ve psikolojik sorunlar iç içe geçmekte ve birçok hastamızda iş ve sosyal yaşamda ciddi bozulmalar görülmektedir” dedi.

Liv Hospital Samsun Genel Cerrahi Kliniği’nden Prof. Dr. Recep Aktimur, obezitenin psikolojiyi olumsuz etkilediğine dikkat çekti. Kendi deneyimlerini aktaran Prof. Dr. Aktimur, “Bizim kendi deneyimlerimizde gördüğümüz, kişilerin psikolojik olarak kendilerini boşlukta hissettikleri zamanlarda kilo almaya eğilimli olduğudur. Birçok hastamız bu dönemlerde kilo almakta ve yaşanılan sorunlar nedeniyle kilo verememektedir. Bu kişilerde ilerleyen dönemde obezite ve psikolojik sorunlar iç içe geçmekte ve birçok hastamızda iş ve sosyal yaşamda ciddi bozulmalar görülmektedir” diye konuştu.

“Obez kişiler psikolojik ve ruhsal huzur açısından risk altında”

Obez kişilerin psikolojik ve ruhsal huzur açısından risk altında olduklarını dile getiren Prof. Dr. Aktimur, “Obez bireylerde sosyal izolasyon oluşur ve bu durum obezitenin geri dönüşümsüz hale gelmesine yol açar. Obez bireyler hem fiziksel olarak hem de çok yüksek oranda görülen depresyon nedeniyle günlük işlerini yapmakta zorlanırlar, çabuk yorulurlar, kişisel bakımlarını yapmak bile onlar için çok zorlaşır. Diğer yandan obeziteye bağlı gelişen kronik hastalıklar, bireyleri bir çıkmaza sürükler ve birçok insan bu kısır döngü içinde kendine güvenini kaybeder” şeklinde konuştu.

“Obezite ameliyatı olduktan sonra psikolojik durum”

Obezite ameliyatlarından sonra kilo verme sürecinin başladığını ve uzun süre devam ettiğini belirten Prof. Dr. Aktimur, şu bilgileri paylaştı:

“Ameliyat edilen hastaların çoğunda obezite nedeniyle gelişen depresyon bulunduğundan ameliyat sonrasında kilo verme sürecinde hızlıca depresyonun gerileyeceği düşünülse de, durum her zaman bu şekilde seyretmeyebilir. Bu dönemde kilo veriyor olmanın oluşturacağı pozitif etki, ameliyat sonrası dönemde aslında önceden bir nevi tedavi yerine geçen yemek yeme alışkanlıklarının değişmesi ile negatif yönde etkilenebilir. Bu yüzden ameliyat için uygulanacak prosedürün yemek yeme konforunu çok bozmayacak şekilde seçilmesi ve hastalara cerrahi tarafından geniş destek verilmesi çok önemlidir. Biz kendi hastalarımızda uyguladığımız ‘Hızlandırılmış iyileşme protokolleri’ ile hasta konforunu artırarak, ‘liberal beslenme önerileri’ ile hastalarımızın bu süreci daha rahat geçirmesini sağlayarak ve onlara her an kendilerini koruyan ve sarmalayan bir aile içinde olduklarını göstererek bu dönemi çok daha rahat atlatmaktayız. Bu yaklaşım ile hastalarımızda ameliyat sonrası dönemde çok daha az depresyon gözlemlemekte ve mutluluk düzeyinin arttığını deneyim etmekteyiz.”

“En iyi psikolojik destek, hastaların uzman hekime rahat ulaşabilmesidir”

Doktora ulaşmanın hasta tarafından önemine değinen Prof. Dr. Aktimur, “Biz kendi protokolümüzde uyguladığımız ve çok başarılı sonuçlar elde ettiğimiz şekilde en iyi psikolojik desteğin, hastaların kendilerini ameliyat eden cerraha çok rahat ulaşabilmeleri olduğunun farkındayız. Doktorları ile olan sıkı ve pozitif bağlantıyı önceden ameliyat ettiğimiz hastalarımızla aralarında kurduğumuz aktif sosyal portallarla desteklemekteyiz” ifadelerini kullandı.