Aykut Ertuğrul’un 2022 yılının Ekim ayında Ketebe etiketiyle yayımlanan Evrenin Yatışmaz Yapısı isimli 4 (dört) metinden müteşekkil eserini okuduktan sonra hakkında yazılanlara bakayım biraz dedim ve neredeyse korkunç denilebilecek bir tablo ile karşılaştım. Ali Yağan’ın kritiğinde yazarın oyunbazlığından hayretle bahsedilirken ağzın kapanmadığını ve çenenin yorulduğunu gördüm, Turhan Yıldırım’ın bir video ile sunduğu yorumları izlerken metinlerarasılığın cümle yahut bazı kelimeler iktibas etmekten fazla bir şey olduğunu kendi kendime tekrar etmekten yorulduğumu fark ettim, Zeynep Hazal Sevinç’in K24’teki metninde ise Walter Benjamin’in nasıl bu kadar yanlış anlaşılabileceğini merak ederek yazıyı zar zor bitirdim.
Bir eseri topyekûn ele almak çoğu zaman imkânsızdır, bu sebeple şahsen belli başlı birkaç sual üzerinden ilerlemeyi tercih ederim. Bu sualler metni okurken kendi düşüncelerime yönettiğim sorulardır genellikle. Bir kitap yahut bir yazar üzerinden bir metne göndermeler yaparak kritik etme çabası, ekseriyetle su üzerine yazı yazmaktan farksız. İnanmayanlar YÖK’ün Tez Merkezi sistemine uğrayabilir.
Ertuğrul’un E.Y.Y.’si bana, bakmam gereken yerin ‘evren’ değil de ‘öykü’ olduğunu hissettirdi ilk önce. Öykü nedir? En nihâyetinde ‘anlatılan bir şey’ olduğu su götürmez. İnsanlar genellikle ‘hikâye anlatmak’ üzerine yoğunlaşırlar fakat biraz parçalara odaklandığımızda aslında en önce ‘anlatmak’ denilen şeye yüzümüzü çevirmemiz gerektiğini anlayabiliriz. Aykut Ertuğrul bence iyi bir anlatıcı, bu konuda çoğu kişiyle hemfikir olduğumuzu düşünüyorum. Şimdi parçaları birleştirelim. Ben, Aykut Ertuğrul’un iyi bir ‘hikâye anlatıcısı’ olduğunu da düşünüyorum. Evet, artık son parçaya gelebiliriz. Bence Aykut Ertuğrul iyi bir roman yazarı gibi görünüyor. Dikkatinizi celbetmiştir, ‘öykü’ demedim.
Kitaba ismini veren öykünün etkisinin, kitabı değerlendirme noktasında baskın olduğunu herkes rahatlıkla görebiliyor. Bence ‘öykü’ olarak en iyisi Adem’den Önce idi. Öykü klasörü içerisinde yalnızca bu metni tutabiliyorum. İlk metin (kitaba ismini veren) elbette klasörün dışında fakat o şimdilik masaüstünde (bu yazı için) bekleyedursun. Geri kalan diğer iki metni ise Taslaklar klasörüne bırakıyorum sakince.
Evrenin Yatışmaz Yapısı isimli öykü, yer yer hikâyeyi anlatamayacak olduğunu bilen bir anlatıcı (Aykut Ertuğrul?), yer yer müthiş bir şekilde hikâye anlattığına inanan Aykut Ertuğrul (anlatıcı?) arasına sıkışıp kalmış bir hâlde. Ciddi bir sabır gösterilerek, roman olarak tasarlanması gerektiğini bağırıyor ve şu hâliyle birbirini çalıştırmak için zorlanan çarkların dişlileri misali karşımızda duruyor. Bu hâliyle, dikiş izlerini gizleyemeyen, karakterlere perhiz cezaları sunan, heyecanlandıran fakat nihâyetinde hayal fayları açan bir metin Evrenin Yatışmaz Yapısı.
Şimdi evreninyatışmazyapısı.docx dosyasını Roman klasörüne bırakıyorum. Aykut Ertuğrul’dan da klasörü açmasını bekleyeceğim. Sizden de dua istirham ediyorum.
Tugay Kaban