Suyun başını tutanların nalıncı keseri misali kendine yonttuğunun en güzel örneğidir "Huzur Hakkı" ismi altında yapılan ödemeler". Huzur Hakkı'nda limit yok. Ne kadar yüksek olursa o kadar çok huzur veriyor herhalde.!
İşletmenin büyüklüğüne göre rakam da değişkenlik gösteriyor.
Ne güzel, ne kadar yaratıcı bir isim koymuşlar, HUZUR HAKKI !
Bu, sadece bugünün meselesi değil. Nepotizm her iktidar döneminde vardı.
Huzur Hakkı, anonim veya limited şirketlerde; yönetim kurulu üyelerine, şirket ortakları veya müdür statüsünde görev alan kişilere, toplantılara ayırdıkları süre ve stratejik sorumlulukları karşılığında ödenen düzenli ücreti ifade ediyor.
Huzur Hakkı, Türk Dil Kurumu sözlüğünde "Belli bir konuyu görüşmek için toplanan bir kurulun üyelerine ödenen para" olarak tanımlanmış. Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) açık bir şekilde tanımlanmamış olmakla beraber huzur hakkı, anonim şirketin temsili ve idaresi görevinin yerine getirilmesi karşılığında alınan paradır. Yönetim kurulu başkan ve üyelerinin bu sıfatları nedeniyle alabilecekleri paralar TTK 394’üncü maddede belirtilmiş. Buna göre; huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kardan pay olmak üzere beş türlü ödeniyor. Bunların biri, birkaçı veya hepsi ana sözleşme veya genel kurul kararıyla ödenebilir. Toplantı başına veya aylık ödemeler şeklinde verilebilir.
Ödenecek huzur hakkı miktarı; kanunda belirtildiği üzere ana sözleşmede belirtilmemişse genel kurul belirler. Huzur Hakkı tutarının alt yada üst sınırı yoktur.
Görüldüğü gibi, Huzur Hakkı ödemesi kanunla da yasal hale getirilmiş.
Bu uygulamanın başka ülkelerde örneği var mıdır? Türkiye’ye özgü bir ödeme şekli midir? bilmiyorum.
Türkiye'de yönetim kurulu üyelikleri iktidarların arpalıkları gibi görülüyor.
İktidar partilerinin; eski bakanları, eski vekilleri, partiye geçmişte hizmeti dokunan isimler; liyakatlarına bakılmaksızın devlet kurumlarına ve büyük işletmelere yönetim kurulu üyesi ismi ile atandıklarını biliyoruz. Vefa dediğin de bunu gerektirir zaten!
Atandıkları işletmeye bir kuruşluk katkı verebilecek bilgi, birikim, tecrübe ve deneyimlere sahip olmayan bu isimlere astronomik ücretler ödeniyor.
Aldıkları ücretin ismi ise huzur hakkı.
Geçmişten günümüze bunun örnekleri çok. Liyakatsizliğin örneklerini saymaya kalksak sayfalar yetmez.
Bu ülkede onca ziraat mühendisi, ziraatle, tarım ve hayvancılıkla ilgili frofesör ve bilim insanı varken bir tıp doktoru cerrahı tarım bakanı yapmadık mı? Yok muydu ziraat kökenli bir vekil? Vekiller arasında yoksa dışarıda yüzlerce konu ile ilgili bilim insanı var.
Yönetim kurulu oldukları işletmeye liyakatleri ile gerçekten katkı sunan isimleri hariç tutuyorum. İtirazım, liyakatsizlere, haketmeden bu ücreti alıp, içine sindirip huzur bulanlara!
Zaman zaman, basında; birkaç yerden maaş alan isimlerin haberlerine rastlıyoruz..Toplum bunlara karşı son derece tepkili. Üniversite mezunu milyonlarca gencin işsiz olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bu çocuklar mesleklerini yapmak yerine; kuryelik, garsonluk ve kasiyerlik gibi işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Büyük bir çoğunluğu onu da bulamıyor.
Milyonlarca insan, özellikle emekliler ve asgari ücretliler açlık sınırı altındaki maaşları ile büyük bir huzursuzluk içerisinde. Huzur en çok onların hakkı.
Ülke gerçekleri ortada iken, bu zatı muhteremler aldıkları ücretlerle nasıl huzur buluyorlar acaba?
Üstelik bu insanlar zaten varlıklı. Yüksek emekli maaşları yada başka gelirleri de var.
Şimdi sormak lazım, "Huzur Hakkı"mı yoksa "Kul Hakkı" mı?
mustafa
•Evlatlarımız bizler için bir değerdir.Üzücü bir durum.sınavlar olumsuz sonuçlanınca moral bozmamak lazım . Okul 3ay,6ay,1 sene uzasın yapacak birşey yok,öğrencimizede acil şifalar dilerim.Aslında karabük üniversitesindede ÇAN SİSTEMİ uygulansa böyle üzücü olaylar pek yaşanmaz