blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
27 Eylül, 2024 12:30 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Sel bu kez kuru ve yan derelerden geldi

Trabzon’da 20 Eylül Cuma günü 4 ilçede yaşanan sel ve heyelan felaketinin ardından bölgede Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Heyelan Uygulama Araştırma Merkezi akademisyenleri incelemelerde bulunurken, yapılan ilk incelemede selin kuru ve yan derelere yapılan küçük menfezler nedeniyle etkisinin arttığı belirlendi.
20 Eylül 2024 Cuma günü Trabzon’un doğusundaki Yomra, Arsin, Araklı ve Sürmene ilçelerinde metrekareye 165 kg yağış düştü. Şiddetli yağış sel ve heyelanlara neden olurken, 1 kişi hayatını kaybetti, 1 kişi yaralandı.
Toplam 36 mahalle heyelan ve sel su baskınından etkilenirken, 138 iş yeri, 126 konut ve 85 araç selden zarar gördü. Milyonlarca lira maddi hasarın olduğu selde toplam 276 bin 898 metrekare tarım arazisi ve 65 bin 700
depo ürün zarar gördü. 234 noktada 217 istinat duvarı, 58 adet menfez ve 2 büz tahrip oldu.
Yaşanan afet sonrası KTÜ Heyelan Uygulama Araştırma Merkezi akademisyenleri sel ve heyelanlardan zarar gören ilçelerde incelemelerde bulundu. Havadan ve karadan bölgeyi fotoğraflayan akademisyenler, kuru ve yan derelere yapılan küçük menfezlerin sel ve heyelanları tetiklediğini tespit etti.
Özellikle Arsin ilçesinde meydana gelen selde, kuru ve yan derelerin tehlikeyi tetiklediğini tespit eden akademisyenler, dere yataklarında inşa edilen yapıların risk oluşturduğunu vurguladı. Akademisyenler, havadan ve karadan görüntülendikleri sel bölgesi için kapsamlı bir rapor hazırlayacak.

"En çok korktuğumuz dereler; kurumuş dereler"
Yaptıkları çalışma ile ilgili bilgi veren KTÜ Heyelan Uygulama Araştırma Merkezi (UYGAR) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hakan Ersoy, bölgede en çok korktukları derelerin ölçüm alınamayan, normal günlerde su yükü olmayan kurak dereler olduğunu söyledi. Ersoy, “Bizim burada gördüğümüz ilk ve en önemli tespitlerden biri ana vadilerden ziyade kuru derelerin ya da yan vadilerin bu büyük felakete yol açması. Bizim Doğu Karadeniz bölgesinde en çok korktuğumuz dereler aslında ölçüm alınamayan normal günlerde, kurak günlerde su yükü olmayan dereler. Bugün burada bunu gördük ki facianın büyüğü ana derede değil yan derelerde normal koşullarda su taşımayan derelerde olduğunu net olarak burada gördük” dedi.

"Coğrafya kader değildir"
Doğa olayını afete dönüştürenin insan olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ersoy, “Doğu Karadeniz Bölgesinde üniversitemizin araştırma üniversitesi olması münasebetiyle araştırma üniversitesi projeleri kapsamında bizim Heyelan Uygulama Araştırma Merkezimiz büyük bir projeye özellikle Trabzon ilinde büyük dere vadilerinde taşkın projelendirilmesine yönelik bir çalışma başlattı. Bu çalışmanın iki senesi daha var. Proje sonlanmadan böyle bir felaketle biz karşılaştık. Coğrafya kader değildir. Sonuç itibariyle bu doğa olayları 4,5 milyar yıldır hayatımızın içinde. Bizim hayatımızın değil, dünyanın içinde. Ne zaman insan burada faktör olarak karşımıza çıktığı zaman doğa olayları afete dönüşüyor. Dolayısıyla kader değil. Doğa olayı doğanın dengesidir. O doğa olayını afete dönüştüren insanın kendisidir. Bugün burada gördüğümüz gibi. Derenin içinde yapıları görüyoruz. Burada doğa ne yapsın?” diye konuştu.

“Yanbolu Vadisi boyunca hemen hemen yan derelerdeki hiçbir menfez çalışmamış”
Yanbolu Vadisi’ndeki yan derelerde bulunan hiçbir menfezin çalışmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Ersoy, “Eski zamanlarda yapılan bentlerin basitçe yüksekliğinin 5 metre olduğunu, önündeki menfezin dereye doğru yaklaştıkça ana dereye birkaç metreye indiğini, o menfezden suya çıkan suyun da en son nihai noktada bir metreden daha küçük borularla dereye ulaştığını gördük. Biz burada şunu anladık. Yanbolu Vadisi boyunca hemen hemen yan derelerdeki hiçbir menfez çalışmamış. Dolayısıyla doğru boyutlandırılmamış. En büyük sıkıntımız da yan derelerden gelecek suyu bilemiyoruz ölçemiyoruz. Gözlem istasyonlarımız yok. Ölçemediğimiz derelere de mühendislik projelerinden kısmen yoksun çözümler üretmeye kalkarsak bu böyle başımıza çorap söküğü gibi olayları açmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
11 Haziran, 2025 13:31 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Elif Güneri: “Hedefim kız çocuklarına ilham kaynağı olmak”

Karabüklü milli boksör Elif Güneri, şampiyonluklar yaşayarak daha fazla kız çocuğuna ilham kaynağı olmak istediğini söyledi.

Son olarak Polonya'nın başkenti Varşova'da World Boxing tarafından düzenlenen 2025 Felix Stam Dünya Boks Kupası'nda 80 kiloda altın madalya Kazanan milli sporcu Elif Güneri, yıl sonunda Hindistan'da World Boxing'in düzenleyeceği Şampiyonlar Gecesi'nde de mücadele etmeye hak kazandı.
Kazakistan'da 28 Haziran - 7 Temmuz 2025 tarihlerinde arasında yapılacak 2025 World Boxing Kupası'na hazırlanan Güneri oradan da şampiyonlukla ayrılıp, hem İstiklal Marşı'nı okutmak hem de puan toplamak istiyor.

Elif Güneri: "Amacım şehrime ve ülkeme tekrar altın madalya kazandırmak"
Polonya'daki şampiyonadan altın madalyayla döndüğü için mutlu ve gururlu olduğunu belirten Elif Güneri, "Şampiyona Polonya'daydı, Varsova'da düzenlendi. Sıklet değiştirdik. Ağır sıklet oynuyordum, 80 kiloya düştüm. 80 kilo yarışımda şampiyon oldum ve dediğim gibi ülkemi ve şehrimi en iyi şekilde temsil ettim. İstiklal Marşımızı Polonya'da, bütün Avrupa'yı dinletmek gerçekten çok onur verici bir olaydı. Şimdi Kazakistan'da önümüzde tekrar bir World Boxing'in bir serisi var. Ayın 27’inde Kazakistan'a gidiyoruz. Amacım burada şampiyon olmak. Şehrime ve ülkeme tekrar bir altın madalya kazandırmak" dedi.
Güneri, altın madalya almanın World Boxing'te nasıl bir avantaj sağladığı ile ilgili olarak ise, "Bu sene sonunda Hindistan'da yapılacak olan Şampiyonlar Gecesi’nde direkt dövüşme hakkı elde edecek ve ben de bu hakkı elde ettim. Amacımız her zaman ülkemizi ve şehrimizi en iyi şekilde temsil etmek. Kazakistan'da da hedef kürsü ve 4-14 Eylül'de İngiltere Liverpool'da yapılacak olan Dünya Şampiyonası için puan toplayıp, seri başı olmak"
şeklinde konuştu.

"Amacım kız çocuklarına örnek olabilmek"
Amacının sadece madalyalar almak olmadığını aktaran milli boksör, "Karabük’teki çocuklara örnek olmak istiyorum. Benim en büyük amaçlarımdan ya da vizyonlarımdan biri de kız çocuklarına örnek olabilmek. Karabük biliyorsunuz, Cumhuriyet kenti ve küçük bir şehir. Ben bu şehirde doğdum, büyüdüm. Bu şehirde eğitim aldım ve bu şehirde eğitimcilik yapıyorum, bu şehirde öğretmenim. Benim en büyük amacım bu şehri en iyi şekilde tanıtmak, temsil etmek ve özellikle kız çocuklarına örnek olmayı çok istiyorum. Ben ismimi çok rahat bir şekilde duyurdum. Çok çalıştım, çalışmamın sonucunda meyvelerini aldım, adımı duyurdum. Onların da bu imkanlarla daha iyi bir şekilde duyurabileceklerine inanıyorum" diye konuştu.
Elif Güneri’nin antrenörü Baykan Arslan ise Karabük'te Elif'in şampiyonluklarına çok alışıldığını ve durumun aslında bu kadar kolay gerçekleşmediğini belirterek, "Her madalyanın ayrı bir emeği var. Avrupa ve dünya şampiyonalarımız, Türkiye şampiyonalarımız var, her biten turnuvadan bir hafta dinlenmeden sonra tekrar her şeye sıfırdan başlıyoruz. Dolayısıyla o süreçler devamlı bu şekilde devam ediyor. Yoksa zirveye bir kere çıkıp da orada kalmak kolay değil. Orada orayı taşımak zor. Dolayısıyla biz de bunu 20 yıldır Elif'le taşıyoruz"
ifadelerini kullandı.

Arslan, yaz tatilinin gelecek olmasıyla ilgili çocuklara tavsiye verirken, "2025 yılı içinde 8 ayrı sporcumuz Türkiye madalyası aldı. Bu da hiç kolay değil. Baykan Aslan Boks Okulu Spor Kulübü olarak ciddi bir çalışma içerisindeyiz. Her gün sabah ve akşam antrenmanlarımız devam ediyor. Tesis anlamında Karabük'ün hiçbir eksiği yok. Gerçekten her branşın bizim de olduğu gibi kendine özgü bir salonu var. Antrenörü var. Dolayısıyla bu çok önemli ve ilimiz gençliği için çok büyük bir şans. Gençlerimiz, çocuklarımız hangi branşı seviyorsalar mutlaka spor yapmalı. İlimizin de yapısı gereğiyle salon sporlarında çok daha başarılı olacaklarına inanıyorum" ifadelerini kullandı.

Bizi sosyal medyadan takip edin