Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Sahurda tok tutan ve susatmayacak besinler

Sağlık Yayın: 10.03.2024 16:36
İhlas Haber Ajansı

Diyetisyen Cemre Balkan, sahurda tok tutan ve susatmayan yumurta, süt, süt ürünleri, sebze, meyve, tahıllı ekmek ve yağlı tohumları bulunan besinlerinin tüketilmesinin doğru olduğunu söyledi.

11 ayın sultanı Ramazan’a kısa bir süre kala Medicana Sağlık Grubu diyetisyenlerinden Cemre Balkan, uzun süre tok tutacak ve susatmayacak yiyecekler hakkında bilgi verdi. Sahurda tüketilmesi gereken besinlerden, iftarda mideye girecek yiyeceklere kadar püf noktalara değinen Cemre Balkan, doğru bilinen yanlışlar hakkında da uyarılarda bulundu.

“Sahurda tok tutan ve susatmayacak besinler tercihiniz olsun”

Sahurda yenecek besinlerin önemine değinen Cemre Balkan, “Normal zamanda olduğu gibi oruç tutarken de yeterli ve dengeli beslenmek altın kural. Yemeklerin seçiminde çok yağlı, çok tuzlu ve aşırı tatlı besinlerden kaçınmak gereklidir. Bunların yerine hazmı kolay, mide-barsak sisteminde uzun süre kalabilen sebze, meyve ve tam tahıl ürünler tercih edilmelidir. Sahur öğününüzü mutlaka yapın. Sahurda tok tutan ve susatmayacak besinler tercihiniz olsun. Yumurta, süt ve süt ürünleri, sebze meyve, tahıllı ekmek ve yağlı tohumları tercih edebilirsiniz” dedi.

“Ramazan’da fazla çay-kahve tüketiminden uzak durun”

Beslenmenin yanı sıra sindirimi kolaylaştıracak aktiviteler hakkında da bilgi veren Balkan, “İftara çorba ile başlamak sindirim sistemini rahatlatacaktır. Tek seferde büyük porsiyonlar yerine, iftardan sonra aralıklı ve küçük porsiyonlar şeklinde beslenin. İftar ve sahur arasında sık sık su için. Günde 2-2,5 litre yeterli olacaktır. Süt, ayran, sade soda, taze sıkılmış meyve-sebze suları, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çaylar da sıvı ihtiyacınızı karşılamaya destek olur. Çay-kahve ise diüretik (idrar atım oranının hızlanması) olduğundan dolayı vücuttan sıvı boşaltımına sebebiyet verir ve vücudunuz susuz kalabilir. Ramazan döneminde fazla çay-kahve tüketiminden uzak durun. Tatlı ihtiyacınızı öncelikle meyveler ile karşılamaya çalışın. Çok sık olmamakla birlikte aşırı şerbetli, yağlı tatlılar yerine; sütlaç, güllaç gibi sütlü tatlılar ya da dondurma tercih edebilirsiniz. İftardan 1-2 saat sonra kısa mesafeli yürüyüşler yapmak sindirime yardımcı olacaktır” diye konuştu.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Tavuk karasına kök hücreli çözüm

Sağlık Yayın: 08.05.2024 16:36
İhlas Haber Ajansı
Tavuk karasına kök hücreli çözüm

Halk arasında ‘tavuk karası’ ya da ‘gece körlüğü’ olarak bilenen tıp literatüründe ise ‘Retinitis Pigmentosa’ olarak tanımlanan göz hastalığının kök hücre ile tedavisinin mümkün olduğu belirtildi.

Konuyla ilgili açıklamada bulunan Özel İmperial Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Kemal Türkyılmaz, söz konusu göz hastalığının genç yaşlarda ortaya çıkabildiğine dikkat çekti. Türkyılmaz “ Retinitis Pigmentosa hastalığı, halk arasında tavuk karası ya da gece körlüğü olarak tanımlanan genç yaşlarda bulgu vermeye başlayıp zayıf ışıkta veya gece saatlerinde görmeyi zorlaştıran görme alanında daralma ve neticesinde körlüğe yakın görme kaybıyla ilerleyen kalıtımsal bir göz hastalığıdır. Hastalığın türüne göre ilerleme hızı da farklılık gösterebilir. Yaş ilerledikçe gözün sinir tabakasında hücre ölüm hızıyla orantılı olarak görme keskinliği azalır. İlk aşamalarda geceleri görmekte zorlanan hastalar daha sonra loş ışıklarda görme güçlüğü çekmeye başlar. İlerleyen evrelerde gündüz dahi görmek zorlaşır. Hastalığın bazı nadir türleri ise önce gündüz görme azlığı ile başlayabilir” dedi.

“Hastalarda sanki bir borunun içinden bakıyormuş hissi oluşur” diyen Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Kemal Türkyılmaz “Günümüzde tedavisi henüz netleşmemiş ve yapılamayan kalıtımsal retina hastalıkları, retinitis pigmentosa (tavuk karası – gece körlüğü) ve sarı nokta hastalığının bazı türlerinde tedavi amaçlı kök hücre kullanılmaktadır. Bu tür hastalıklarda gelişen hücre ölümü ‘kök hücre’ desteğiyle durdurulabilir, zayıf hücrelerin aktif hale geçmesi uyarılabilir. Gece körlüğü gibi hastalığının doğasında gittikçe bozulma olan bu rahatsızlığın tam manasıyla tedavisi bulunmamakla birlikte kök hücre ile en azından hastaların görme derecesinin korunduğu ve hastalığın ilerlemesinin yavaşladığı klinik gözlemlerimizde saptanmış olup dünya genelinde gerçekleştirilen en son bilimsel çalışmalarda da bu ümit vadeden sonuçlar ispatlanmıştır. Bununla birlikte kök hücre uygulamasında her hastadan aynı sonuç almak mümkün görünmemektedir. Tanı ne kadar erken konulur ve uygulama ne kadar erken yapılırsa daha yüz güldürücü sonuçlar alınabilir” şeklinde konuştu.

Kök hücresi tedavisiyle ilgili de bilgi veren Dr. Kemal Tükyılmaz ”Kök hücre vücudumuzda kemik iliği, diş pulpası, plasenta ve amniyon sıvısı, göbek kordonu gibi birçok farklı dokuda bulunmaktadır. Kök hücreler kendi kendine çoğalma ve dokudaki farklı hücrelere dönüşebilme yeteneğine sahiptir. Kök hücreler oldukça sofistike teknikler ve özel laboratuvar ortamında hazırlanıp Sağlık Bakanlığı’nın bu konudaki mevzuatına bağlı kalarak yetkilendirilmiş kliniklerce özel ameliyat teknikleriyle göze uygulanabilir” ifadelerini kullandı.