Rusya’ya yük taşıyan Türk tır şoförlerinin Gürcistan’da alıkonulduğu iddiası
Rusya’ya yük taşıyan Türk tır sürücüleri, aylardır Gürcistan’da alıkonulduklarını ve bu süreçte araçlarının parçalandığını iddia ederek yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için yetkililerden yardım istiyor.
Türkiye’nin farklı illerinden yüklerini alan tır sürücüleri, Sarp Sınır Kapısı’nı geçtikten sonra Gürcü polisi tarafından durdurularak pasaportları alınıyor. Özellikle Rusya’ya Avrupa yükü taşıyan tır sürücülerine yapılan uygulamada, bazı sürücüler 90 gün, bazıları 40 gün, bazıları ise 30 gündür Gürcü tarafındaki tır parkında bekletiliyor.
Bazı tırların kimliği belirsiz kişiler tarafından parçalandığını ve tır içinde direksiyon, ayna, şanzıman gibi bazı parçaların da söküldüğünü kaydeden Türk tır sürücüleri, bu durumun hem maddi hem de manevi olarak kendilerini zor duruma soktuğunu ifade ediyor. Tır şoförleri, Gürcistan yetkililerinin herhangi bir gerekçe göstermeden kendilerini ve araçlarını alıkoyduğunu belirterek "Aylardır burada mahsur kaldık, araçlarımız parçalanıyor ve biz çaresizce yardım bekliyoruz" dediler.
Türk tır sürücüsü Ferdi Büyük, 50 gündür Gürcistan’da bekletildiğini ifade ederek “Burada tır içinde yatıyorum, eve gidemiyorum, pasaportlarımıza el konuldu. Hastalanıyoruz, psikolojimiz bozuldu. Devlet büyüklerimizden yardım bekliyoruz” derken, İsmail Argun ise “24 yıldır bu işi yapıyorum. Rusya’ya giderken Gürcü polisi tarafından durdurulduk, pasaportlarımıza el konuldu. Arabamızda Avrupa’dan gelen yük var. 90 gündür buradayım, Türkiye yetkililerinden bize yardım etmelerini bekliyoruz, mağduruz. Bize verilen evraklarla geliyoruz, Sarp Sınır Kapısı’na geliyoruz. Araçlarımıza da Avrupa yükü olduğu için el konuluyor. Normalde buradan geçmemiz yasaksa geri çevrilmesi gerek, onu da yapmıyor, bekletiyorlar” diye konuştu.
Hasan Ali Yücel isimli tır şoförü ise “Bizim hiçbir suçumuz yokken Gürcistan’ın bizi alıkoyması çok garip. Ben yükümü Ankara’dan yükledim. Yüküm iş makinesi kepçenin motorunun parçaları, Avrupa patenli olduğu için 5 araba sadece bunun için tutuluyor” ifadelerini kullandı.
“1 ton toryum’dan elde edilecek enerji, 1 milyon ton petrol’den elde edilecek enerjiye eş değer” Bu sözler, uçak kazasında yitirdiğimiz değerli bilim insanı, Prof.Dr. Engin Arık hanıma ait. 2007 yılındaki o şüpheli uçak kazasını hatırlayacaksınız. Üzerinden tam 18 yıl geçti! Engin hocanın hayalini Çin gerçekleştirdi.
İstanbul – Isparta seferini yapan yolcu uçağımız Keçiborlu Tünektepe mevkiinde düşmüştü. Meydana gelen kazada bilim insanlarımız; Prof. Dr. Engin Arık, Prof. Dr. Fatma Şenel Boydağ, Doç. Dr. İskender Hikmet, Arş. Gör. Özgen Berkol Doğan, Arş. Gör. Mustafa Fidan ve Engin Abat şehit olmuştu. Aziz şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum.
Bu basit bir uçak kazası değildi. ABD, İsrail ve Fetö’nün parmağı olduğuna dair kuvvetli bulgular olduğu söyleniyor. Bunlar basında çok kez dillendirildi. Yakın tarihimizde aydınlatılmayan bir çok şüpheli ölüm olayı var. Bu da onlardan biri. Prof. Dr. Saleh Sultansoy, Isparta'da, 30 Kasım 2007'de, Prof. Dr. Engin Arık ve beraberindeki akademisyenlerle birlikte toplamda 57 kişinin hayatını kaybettiği uçağın, yüzde 99 oranla düşürüldüğünü iddia ediyor. Sultansoy, "O uçak düşürülmeseydi, Türkiye bugün CERN'de asil üye olurdu. Türkiye toryum yarışında dünyada liderler arasında olurdu. Türk Hızlandırıcı Kompleksi ve Türk Bilim Kenti kurulurdu" diyor.
Muhtemelen Türkiye’nin dünyanın enerji devi olmasını istemeyen malûm güçler her zamanki gibi yine iş başında idi. Güçlü bir devlet olmanın yolu, enerji sorununu çözmekten geçiyor. İnsan yaşamı için enerji olmazsa olmazımız. Tabi ki, gelecekte daha çok enerjiye ihtiyacımız olacak. O zaman alternatif enerji kaynaklarına, güneşe, pil ve hızlı şarj teknolojilerine, güneş panellerinin hücrelerine, inventor sistemlerine yatırım yapmalıyız. Sahip olduğumuz zengin maden yataklarımızı doğru ve verimli kullanmalıyız. Ortaya koyacağımız teknolojilerle biz de pazarda “varız” demeliyiz….Tüm bunlar için de, tabii ki, eğitim şart…
Sanayi Devrimi, İngiltere’de başlayıp Avrupa ve Amerika’ya yayılarak, tüm dünyaya enerjinin, uygarlıkların devamı için vazgeçilmez bir unsur olduğunu, güçlü bir devlet olmanın yolunun enerji sorununu çözmekten geçtiğini göstermiştir. Eğer bir devlet enerji sorununu çözebiliyorsa, ekonomik anlamda belli bir gücü elde etmiş demektir. Ekonomik anlamda güçlü olan ülkeler de dünya siyasetine yön veren ülkeler olacaktır. Ülkemiz enerji konusunda çok şanslı. Türkiye kendine ebediyen yetecek bir toryum rezervine sahip. Dünya toryum rezervi toplam bir milyon 780 bin tondur. Bunun 790 bin tonu ülkemizde.
Evet, kesinlikle, geleceğin enerjisi Toryumdur. simgesi Th, atom sayısı 90, atom ağırlığı 232,038, yoğunluğu 16,12 olan, oldukça sert, havada bozulmayan, kurşun renginde, akkor derecede kıvılcım çıkararak oksitlenen, atom enerjisi kaynağı olarak kullanılan ışın etkin bir elementtir.
Türkiye’de 2022’nin başında Isparta Aksu’da, 20 bin tonluk toryum rezervi keşfedildi. Bu keşif, Türkiye’yi, dünyada toryum rezervi konusunda ikinciliğe taşıdı. Bu rezerv ve toryum Türkiye için çok önemli. Dünyada 6,35 milyon ton toryum kaynağı bulunuyor.
Toryum reaktörlerinin geleneksel nükleer reaktörlerden daha güvenli ve çevre dostu olduğu belirtiliyor ve enerji üretmek için uranyum yerine toryum kullanıyorlar. Öte yandan toryumun uranyumdan daha bol ve erişilebilir bir element olduğu ve rezervlerinin de çok daha fazla olduğuna dikkat çekiliyor. Çin geniş toryum rezervine sahip Çin, toryum reaktörü teknolojisini aktif olarak geliştiren birkaç ülkeden biri. Çin, ülkenin 20 bin yıldan fazla ihtiyacını karşılamaya yetecek kadar geniş toryum rezervlerine sahip. Bir başka deyişle Çin’deki toryum rezervi, ülkeye 20 bin yıl elektrik üretebilecek.
Çin ilk toryum nükleer reaktörünü geçtiğimiz yıl Haziran ayında faaliyete geçirmişti. 2 MW lık bu reaktör, Çin’de toryum reaktörü teknolojisinin geliştirilmesinde ilk adımdır. Ülke yetkilileri, toryum reaktörlerinin gelecekte ana enerji kaynağı haline geleceğini ve bunun da fosil yakıt tüketimini azaltarak karbondioksit emisyonlarını düşüreceğini umuyorlar. Dünyamızın geleceği için de temiz enerji çok önemli.
Engin Arık ve ekibi hayatta olsaydı, projelerini bitirebilseydi, belki de çok farklı bir Türkiye’de yaşıyor olacaktık. Ülkemize hizmet eden bilim insanlarımızın unutulmaması için Prof. Dr. Engin Arık ve arkadaşlarının şüpheli ölümünün, araştırılması, tartışılması gerekir.