Ihlas Haber Ajansı tarafından
17 Eylül, 2024 16:52 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

‘Prostat kanseri tedavisindeki gecikme, idrar kanalına baskı oluşturabilir’

Prostat kanserinde tedaviye erken başlamanın önemine dikkat çeken Üroloji Uzmanı Opr. Dr. İdris Kıvanç Cavıldak, "Prostat kanseri zamanında tedavi edilmezse, zamanla büyüyerek idrar kanalına baskı oluşturabilir. Böyle hastalarda idrar yapmayla ilgili bazı şikâyetler meydana gelir" dedi.
Prostat kanserinin erkeklerde en sık görülen kanser türü olduğunu, kansere bağlı ölümlerde ise ikinci sırada yer aldığını işaret eden Liv Hospital Samsun Üroloji Kliniği’nden Opr. Dr. İdris Kıvanç Cavıldak, Dünya Prostat Kanseri Günü dolayısıyla dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgilendirmede bulundu.

“Erken dönemde belirti vermeyebilir”
Prostatın erkeklerde bulunan, yaklaşık bir ceviz büyüklüğünde, mesanenin altında yerleşmiş, üreme faaliyetleri için çeşitli salgılar üreten bir salgı organı olduğunu belirten Opr. Dr. Cavıldak, "Genellikle 65 yaş üstünde görülen prostat kanseri, erken dönemlerinde hiçbir belirti vermeyebilir. Fakat tedavi edilmezse, zamanla büyüyerek idrar kanalına baskı oluşturabilir. Böyle hastalarda idrar yapmayla ilgili bazı şikâyetler meydana gelir" diye konuştu.

“Yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar”
Prostat kanserinde en önemli risk faktörlerinin yaş ve aile öyküsü olduğunun altını çizen Opr. Dr. Cavıldak, “Yaş ilerledikçe prostat kanseri görülme sıklığı artar. 70 yaş üzeri erkeklerin yüzde 50’sinde, 90 yaş üzerindekilerin de hemen hemen hepsinde mikroskobik düzeyde prostat kanseri tespit edilmektedir. Hastalığa 50 yaşından genç bireylerde sık rastlanmamaktadır. Bu yüzden erken teşhis için 50 yaşın üstündeki erkeklere prostat kanseri taraması önerilmektedir. Yapılan çalışmalar hastaların yaklaşık yüzde 15’lik bir bölümünde diğer aile üyelerinin de prostat kanseri öyküsü olduğunu ortaya koymuştur. Prostat kanserinin oluşmasından sorumlu kimi gen grupları tanımlanmıştır. Bunların yanı sıra, obezite ve sigara kullanımı da prostat kanseri için tanımlanan risk faktörleri arasındadır” dedi.

“Gece sık idrara çıkma ve idrarda zorlanmaya dikkat”
Lokalize (prostata sınırlı) prostat kanserinin sıklıkla hiçbir belirti vermeden geliştiğini ifade eden Opr. Dr. Cavıldak, prostat kanserinin izlenebilir belirtilerini şöyle sıraladı:
"Özellikle geceleri sık idrar çıkma ihtiyacı, idrar yapmaya başlarken ya da durdururken zorlanma, damla damla, kesintili idrar yapmak, cinsel ilişki sırasında ve boşalma anında ağrı, yanma, acı hissetmek, cinsel ilişki sonrası boşalma miktarında azalma, idrarda ya da menide kan görülmesi, ereksiyon sırasında zorlanma."

“Tedavi gecikirse hastalık ilerliyor”
Tarama testi yaptırmayan ya da tanı almış olmasına rağmen rutin kontrollerini aksatan kişilerde prostat kanseri tedavisinin geciktiğinin altını çizen Opr. Dr. Cavıldak, bu durumlarda hastalığın ilerlemeye başladığını sözlerine ekledi.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Asuman Doğan tarafından
04 Mayıs, 2025 13:51 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Safranbolu’nun Özgün Mimarisi Kayboluyor

Safranbolu’nun tarihi dokusu korunmaya çalışılırken, yeni yapı ve satışlar endişe yaratıyor.

Safranbolu, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve Osmanlı döneminden kalma özgün mimarisiyle kent ölçeğinde koruma altında yer alıyor.
Bölgenin kültürel ve turistik değerlerini koruma amacıyla yapılan restorasyon çalışmaları ve projeler, bölgeyi hareketlendirse de, son zamanlarda bahçeli iki katlı evlerin satılık ilanlarıyla yer alması ve yeni yapıların geleneksel mimariye uygun olmaması endişe yaratıyor.
Emlak piyasasında yaşanan hareketlilik, Safranbolu’nun özgünlüğünü tehdit ediyor. Konakların bakım ve restorasyon maliyetlerinin yüksek olması, ev sahiplerini satışa yönlendiriyor. Bu durum, emlak piyasasında hareketlilik sağlarken, aynı zamanda bölgenin mimari bütünlüğüne zarar verme riski taşıyor. Çarşı ve Bağlar bölgelerindeki evlerin satılık ilanlarında yer alması ise bazı endişeleri açığa çıkarıyor. Çünkü o sokaktaki evlerin birçoğu artık kaderine terk edildi.
Emlak sektörünün önde gelen isimleri, Safranbolu’nun mimari kimliğinin korunması gerektiğine vurgu yapıyor. Karabük’te Emlakçı Hakan Ayhan şu değerlendirmeyi yaptı:
-“Bölgedeki restorasyon çalışmaları ve emlak hareketliliği, geleneksel mimarinin sürekliliğini tehdit ediyor”
Ayhan: "Safranbolu’da özellikle tarihi konakların restorasyonu ile satışı artarken, yeni yapıların geleneksel Türk evi mimarisine uygun yapılmaması ise endişe yaratıyor. Miras yoluyla hissedarlar arttıkça, bazı evlerin önünde satılık ilanı yazılarının daha da çoğaldığını görüyoruz. Ancak, bölgenin kimliğine uygun olmayan projeler, turizm açısından olumsuz etkiler yaratabilir. Bu nedenle, hem alıcılar hem de satıcılar çok daha bilinçli olmalı, restorasyon ve inşaatlarda geleneksel mimarinin esas alınması gerekiyor." dedi.
Safranbolu’da tarihi konaklarda satılık yazısının artmasıyla birlikte, hem turizm destinasyonunu hem de mahalle sakinlerini olumsuz etkilediği görülüyor. Safranbolu’nun özgün mimari yapısının korunmasının önemine vurgu yapan, Emlakçı Ayhan ile yapılan görüşmede, bölgedeki satış trendleri ve mimari uyum konuları detaylandırıldı.
Ayhan sözlerine şöyle devam etti:
"Ünlü sanatçı Hakan Peker’in restore ettiği ev gibi, bölgedeki tarihi konakların aslına uygun restore edilmesi, hem bölgenin kültürel değerlerinin korunması hem de turizm gelirlerinin artması açısından büyük önem taşıyor. Ama herkes bu duyarlılıkta olmayabiliyor ya da duyarlı oluyor ancak maddi açıdan imkanı sınırlı kalıyor. Bu konuda tarihi bir evin satışında, aslına uygun yenilenmesi şartı konularak, bununda en geç 1 yıl gibi bir sürede yapılması gerekebilir. İtalya’da bugün 1 Euro’ya ev alıyorsunuz deniliyor ama aslına uygun yenilenmeyi şart koşuyor. Burada bu uygulamaları ancak bilinçli alıcılar üstleniyor. Evlerde yaşam olmadıkça satın alınmasının bir manası da kalmıyor. Sit alanındaki evi koruma altında değilse villa tarzı geniş balkonlu, garaj kapılı ve özgün duvarların yıkıldığı modern yapılar yapılıyor, bu yapılar geleneksel yapıya uygun olmadığında, bölgenin bütünlüğüne ve özgünlüğüne zarar veriyor."
Emlakçıların, Safranbolu’nun kent dokusunun korunması adına, yerel yönetimler ve inşaat sektörü ile birlikte hareket etmesi gerektiğine dikkat çeken Ayhan, ayrıca bölgedeki emlak piyasasının sürdürülebilirliği için, restorasyon ve yeni yapımların geleneksel mimariye uygun olarak yapılması gerektiğine işaret ediyor.
Safranbolu’da, tarihi mirasın korunması ve ekonomiye katkı sağlayacak doğru adımların atılması, bölgenin geleceği açısından büyük önem taşıyor. Gelişmeleri yakından takip edecek bağımsız bir denetim mekanizmasının, bölgenin turizm ve emlak piyasasının, kültürel miras değerleri çerçevesinde şekillenmesinde rol alması bekleniyor.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.