Ihlas Haber Ajansı tarafından
14 Kasım, 2024 00:00 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Prof. Dr. Seyitoğlu depreme karşı uyardı: “Bolu’da risk altında”

Bolu’da düzenlenen panelde konuşan Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu, fayların büyük bölümünün kent merkezinden geçtiğini ifade ederek, "Marmara Denizi için ne kadar ’Eli kulağında’ deniyorsa, aynı şekilde Bolu’nun da risk altında olduğunu görmemiz gerekiyor" dedi.
Türk Mühendislik ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Bolu İl Koordinasyon Kurulu tarafından, Bolu Ticaret ve Sanayi Odası’nda, 12 Kasım 1999 depreminin 25. yıl dönümünde "Deprem ve Kent" başlıklı panel düzenlendi. Panelde konuşan Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu, Bolu’daki deprem riskine dikkat çekti.

"Gelecek depremde Bolu’da içinde olacak"
Panelde, kentin jeolojik konumuna değinen Seyitoğlu, Türkiye’nin en önemli fay hattı olan Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın üzerinde bulunan Bolu’nun özel bir yere sahip olduğunu belirtti. Katılımcılara harita üzerinden bilgiler veren Seyitoğlu, "Bolu’dan itibaren Kuzey Anadolu Fayı, farklı kollara ayrılıyor. 1944 yüzey kırığını, 1957’de kırılan bölümü, 1967’de kırılan bölümü, 17 Ağustos depreminde kırılan bölümü ve son olarak 1999 Düzce Depremi’nde kırılan bölümü görüyoruz. Yapılan son çalışmalar, Bakacak ve Elmalık faylarının varlığını ortaya koyuyor. Almacık bloğunun etrafındaki kırılmanın tamamlanması gerekiyor ve bu durumda Bolu’nun içinden geçen bir alanda gelecekteki depremin merkezinin olabileceğini düşünüyoruz" diye konuştu.

"Fayların büyük bölümü Bolu kent merkezinden geçiyor"
Bolu’nun da risk altında olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Seyitoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:
"Üzülerek söylüyorum ki, fayların büyük bölümü Bolu kent merkezinden geçiyor. Aykut Barka’nın 1999 Depremi’nden sonra kaleme aldığı ünlü makalesinde, yüzey kırığı oluştuğunda bunun iki ucunda gerilme biriktiği gösterilmişti. Herkes panik halinde muhtemel Marmara Depremi’ni konuşuyor. Bu sistemin doğusunda Bolu var. Dolayısıyla bu sistem burada kapanacak ve Kuzey Anadolu Fay Hattı’na yeniden bağlanacak. Durum onu gösteriyor. Marmara Denizi için ne kadar ’Eli kulağında’ deniyorsa, aynı şekilde Bolu’nun da risk altında olduğunu görmemiz gerekiyor"

Sevgi Özdemir tarafından
23 Nisan, 2025 16:56 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Faturalarımız tam, hizmet yarım

Bugün İstanbul bir kez daha sallandı. Kandilli Rasathanesi'ne göre 6.2 büyüklüğündeki deprem kısa sürdü ama etkisi derin oldu. Panik, endişe ve en önemlisi iletişimsizlik. Deprem olur olmaz herkes telefonu eline aldı, sevdiklerine ulaşmak istedi. Ama çoğumuz, sevdiklerimizi aradığımızda telefonlarımızda sadece sessizlikle karşılaştık. GSM operatörleri yine sınıfta kaldı.

Her ay düzenli olarak ödediğimiz yüzlerce liralık fatura, yalnızca konuşma ve internet değil, ihtiyaç anında çalışacak bir sistemin bedeli olmalı. Ama bugün gördük ki, o sistem en gerekli anda iflas ediyor. Bu sadece birkaç dakikalık bir kesintiden ibaret değil; milyonlarca insanın aynı anda sessizliğe mahkum edilmesi demek. Afet anında en çok ihtiyaç duyulan şey iletişimken, sesimizi duyuramamak demek yalnızca teknik bir sorun değil, bu yaşama tutunmaya çalışan insanların hayati bir bağdan koparılması demek.

Hatırlarsanız 6 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremlerde de aynı sorunu yaşadık. O gün yüz binlerce insan enkaz altında sevdiklerine ulaşmaya çalıştı. O gün de aynı tablo karşıladı bizleri. Yani bu bir ilk değil, ama ne yazık ki hâlâ bir son da değil.

6.2 büyüklüğündeki bugünkü depremde iletişim altyapısı bu kadar kolay çöktüyse, olası büyük İstanbul depreminde neyle karşılaşacağız?

Uzmanlar yıllardır bu depremin 7’nin üzerinde olacağını söylüyor. Durum böyleyken, GSM operatörleri hâlâ bu yükü kaldıramıyorsa, esas felakette sistem tamamen devre dışı mı kalacak? O zaman sadece binalar mı yıkılacak, yoksa iletişimsizlik yüzünden umutlarımız da mı enkaz altında kalacak?

Devamlı artan fiyatlar, paketlere eklenen "katma değerli hizmetler", 5G vaatleri… Hepsi güzel. Ama bu hizmetlerin en temel işlevi, acil durumlarda çalışması değil mi? İletişimin en çok gerektiği anda yok oluşu insanların can güvenliğine karşı işlenmiş ciddi bir ihmaldir.

Bu saatten sonra "yoğunluktan dolayı hatlar kilitlendi" bahanesi kimseyi tatmin etmiyor. Çünkü biz bu yoğunluğun ne zaman geleceğini biliyoruz: her depremde, her afette, her kriz anında. Bilinmeyen değil, beklenen bir senaryoya karşı hazırlıksız olmak, affedilir bir şey değildir.

Reklam filmlerinizdeki "gelecek burada" sözleriyle değil, kriz anlarında göstereceğiniz dayanıklılıkla güven kazanın. Çünkü biz artık her ay farklı bahanelerle artan fatura değil, karşılık istiyoruz.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Bu web sitesinde en iyi deneyimi yaşamanızı sağlamak için çerezler kullanılmaktadır. Detaylar için Gizlilik Politikamızı inceleyebilirsiniz.