Özel Medikar Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. Doç. Dr Çetin Yeşilli; Kronik böbrek hastalığının , böbrek işlevinin kaybı kritik bir düzeye ulaştığında böbrek yetmezliği gelişir ve vücudun tüm organlarını etkileyen ciddi sorunlar ortaya çıkardığını söyledi.
Doç. Dr. Yeşilli Dünyada her 10 kişiden birinde böbrek hastalığı bulunduğunu belirterek, “Ülkemizdeki durum daha da kötüdür. Türk Nefroloji Derneği’nin yaptığı büyük bir tarama çalışması, Türkiye’de her 6-7 erişkinden birinde çeşitli evrelerde kronik böbrek hastalığı bulunduğunu göstermiştir. Kronik böbrek hastalığı sıklıkla sessiz seyreder ve sinsi bir şekilde ilerler, özellikle erken evrelerde belirti vermeyebilir. Bu nedenle birçok hastaya zamanında tanı konulamaz.
Teşhis Edilemeyen Kronik Böbrek Hastalığı İki Önemli Sonuca Yol Açar:
Böbrek işlevinin ilerleyici kaybı sonucu son dönem böbrek yetmezliği gelişmesi.
Bu evreye ulaşan hastaların yaşamını sürdürebilmesi için diyaliz veya böbrek nakli tedavilerinin uygulanması gerekir. Bu tedavilerin maliyeti oldukça yüksektir. Örneğin, ülkemizde sağlık bütçesinin % 5’den fazlası, 62.000 civarındaki son dönem böbrek yetmezlikli hastalar için harcanmaktadır.
❷ Özellikle eşlik eden kalp-damar hastalıklarına bağlı erken ölüm riski.
Kronik böbrek hastalıklı bireylerde ölüm riski toplum genelinden 10-30 kat daha yüksektir.
RİSK ALTINDA MISINIZ?
- Diyabetiniz var mı?
- Kan basıncınız yüksek mi?
- Kalp hastası mısınız?
- Ailenizde böbrek hastası var mı?
- Kilonuz fazla mı?
- Sigara içiyor musunuz?
- Yaşınız 60’dan büyük mü?
Bu sorulardan en az birisine yanıtınız evet ise, kronik böbrek hastalığı için risk altındasınız. Test yaptırmak üzere doktora başvurunuz.
KRONİK BÖBREK HASTALIĞININ TANISI
Kronik böbrek hastalığının tanısı oldukça kolay ve ucuzdur. Kanda kreatinin ve idrarda protein ölçümü tanının büyük oranda konulmasını sağlar.
KRONİK BÖBREK HASTALIĞI TEDAVİSİ
Kronik böbrek hastalığı erken dönemde saptanır ve uygun şekilde tedavi edilirse ilerlemesi engellenebilir veya yavaşlatılabilir ve yüksek ölüm riski azaltılabilir. Hastalığın tedavisi diyet ve bazı ilaçlardan oluşur. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa yararı o kadar fazla olur.
KRONİK BÖBREK HASTALIĞINDAN KORUNMAK İÇİN 8 ALTIN KURAL:
❶ Düzenli egzersiz yapın
❷ Sağlıklı beslenin ve vücut ağırlığınızı koruyun
❸ Tuzu azaltın
❹ Yeterli sıvı alın
❺ Sigara içmeyin
❻ Ağrı kesici ilaçlardan kaçının
❼ Kan basıncınızı ve kan şekerinizi düzenli olarak ölçtürün
❽ Risk grubunda iseniz böbreklerinizi düzenli olarak kontrol ettirin
Böbreklerin erken yaşlardan itibaren önemsenmesi gerekir ve pek çok yetişkinde ortaya çıkan böbrek hastalıkları çocukluk çağındaki teşhis edilmemiş hastalıklardan kaynaklanır.
Küresel sağlık sorunu olarak kabul edilen kronik böbrek hastalığı, dünya nüfusunun %10’unu etkiler ve bu durumun önümüzdeki 10 yıl içinde %17 oranında artacağı öngörülmektedir.Bu konuya dikkat çekmek üzere, her yıl Mart ayının ikinci haftasında 100’ü aşkın ülkede Dünya Böbrek Günü etkinlikleri yapılmaktadır .Türk Böbrek Vakfı sağlıklı nesiller için sadece Dünya Böbrek Günü’nde değil, her zaman bol su içmenin önemini ve idrar tutmanın zararını vurgulamaktadır. Yapılan son çalışmaların ortaya koyduğu üzere, kişi başı günde 6 gram olması gerekirken ne yazık ki ülkemizde 18 grama ulaşan tuz tüketim alışkanlığımızın 3 gram düşüşle 15 grama gerilediğini görüyoruz. Daha fazla eğitim ve katılım programları ile tuz tüketim oranlarını daha aşağı seviyelere çekmek mümkün olacaktır. Sadece tuz ve tuzlu gıdaların değil, özellikle glisemik indeksi yüksek Mısır nişastası şurubu ile imal edilmiş içecekler ve yiyeceklerin de, çocuklarda obeziteyi ve şeker hastalığı riskini arttırarak kronik böbrek hastalığına yol açabileceğini unutmamak gerek.
Çocuklara çişini uzun süre tutması öğütlenmemeli.
Çocuklarda böbreklere zarar verebilen hastalıkların başında idrar yolu enfeksiyonu geliyor. Bu hastalıktan korunmak için bol su içmek ve idrarı tutmamak önemlidir. Çocuğunuzun yeterli su içip içmediğinin en iyi ölçüsü idrar rengi ve miktarıdır. İdrar renginin açık sarı ve günlük idrar miktarının da ’30 X çocuğunuzun tartısı’ kadar olması (yani, 20 kg bir çocuk için 30x20 = 600 ml) yeterli sıvı aldığının işaretidir. İdrarın uzun süre boşaltılmaması mikropların üremesi için uygun bir ortam yaratır, ayrıca böbreklerde basıncı artırabilir. Bu nedenle idrar kesesinin sık olarak boşaltılması (günde 5-7 defa) gerekir. Okul çocuklarının her iki ders arasından birinde ’çiş yapma alışkanlığı’ kazanması uygundur. Tuvaletlerin kirli olduğu düşüncesi ile çocuklara, ev dışında tuvalete gitmemelerinin tembihlenmesi yanlıştır. Kirli tuvaletten idrar yollarına mikrop bulaşmaz. İdrar yoluna bulaşan mikroplar çoğunlukla dışkı içinde ürerler. Kabızlık, barsaklarda dışkının uzun süre beklemesine yol açarak çok sayıda mikrop birikimine neden olur ve idrar yolu enfeksiyonunu kolaylaştırır. Bu nedenle kabızlığın önlenmesi de böbrek sağlının korunması için önemlidir” dedi.