Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN DUASI

Gündem Yayın: 23.08.2022 12:33 |Güncelleme:29.08.2022 14:38
MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN DUASI

 

Afyonkarahisar’ın ilçesi Şuhut’ta Hacıvelilerin iki katlı kerpiç evinde son hazırlıklarını tamamlayan Mustafa Kemal Paşa, Fevzi, İsmet ve Muzaffer Paşalarla 25 Ağustos gece yarısı Kocatepe’ye doğru evden ayrılırken, “ALLAH TÜRK MİLLETİNİ VE ORDUSUNU KORUYACAKTIR. RABBİM YUNANLILARIN KAZANDIĞINI GÖSTERME BANA… ONLAR KAZANACAKSA  GÖK KUBBE BAŞIMA YIKILSIN. ANAM DUA ET BİZE, DUA ET BİZE ANAM “ diyerek Yüce Tanrı’ya yakarıyordu.

 

Şuhut’taki Hacıvelilerin evi müzeye dönüştürülmüş olup, Atamızın yukarıdaki duası bu müze önündeki bir panoda yer almaktadır.

 

22 gün, 22 gece süren Sakarya Meydan Savaşı, aynı zamanda 1683 yılındaki 2’nci Viyana bozgunundan sonra batılı devletler karşısındaki çekilmenin sona erdiği önemli bir dönüm noktasıdır. Artık Anadolu’nun düşmandan temizlenmesi zamanı gelmiştir. Büyük Millet Meclisi ve halk bu konuda sabırsızlanmaya başlamıştır. Mustafa Kemal, 3 Mart 1922’de bu sabırsızlığı ve zihinlerdeki kuşkuyu gidermek amacıyla Mecliste bir açıklama yaparak, taarruzun kesin yapılacağını, fakat gerekli hazırlıklar tamamlanmadan yapılacak bir taarruzun başarısızlıkla sonuçlanabileceğini söyler. Taarruz planlarıyla ilgili bir görüşme yapmak için 28 Temmuz’da ordu ve bazı kolordu komutanlarını birlikler arasında yapılacak bir futbol müsabakası bahanesiyle Akşehir’e davet eder. Genel Kurmay Başkanı Fevzi ÇAKMAK ve Batı Cephesi Komutanı İsmet İNÖNÜ ve diğer komutanlarla planlar tartışılır.

 

20 Ağustos gazeteleri Ankara’ya dönen Kemal Paşa’nın Çankaya’da bir çay ziyafeti vereceğini duyururken O gizlice tekrar Akşehir’e gelir ve taarruz hazırlıklarını tamamlayarak kararını Fevzi, İsmet ve Nurettin Paşalarla paylaşır. Futbol maçı ve çay ziyafeti haberlerinin duyurulması ve basında yer almasıyla düşman istihbaratının yanıltılması sağlanır. Birkaç gün sonra yanındakilerle gündüz çalı ve ağaçlıklar altında gizlenerek geceleri sessiz ve gizlilik içinde Şuhut’a varırlar.

 

DUYGULU ANILAR VE İKİ SÜRPRİZ

 

25 Ağustos 2008’de birlikte görev yaptığım Türkiye Muharip Gaziler Derneği’nin önceki Genel Başkanı (E) P. Alb. Feridun ÇELENK ve (E) P. Alb. Aziz AKAL’ı da arabamla alarak törenlere katılmak üzere Şuhut’a gitmiştik. Kocatepe, Şuhut’tan yaklaşık 17 kilometredir. Saat 23.00 sularında yürüyüş başladı. Belli bir noktada aracımı bırakarak yurdumuzun çeşitli bölgelerinden gelip o muhteşem yürüyüşe katılan binlerce yurttaşın arasına karıştık. Ormanlık bir alan içinde dar ve yokuş olan yol boyunca TSK, Kızılay ve Belediyeler tarafından kurulmuş istasyonlarda katılımcılara çay, çorba ikram ediliyor ve battaniye dağıtılıyordu. Çünkü irtifa yükseldikçe soğuk şiddetini artırıyordu. Zirvenin 300 metre kadar altında düz bir alanda TSK’nin kurduğu büyük mutfak çadırları önünde durduk. Elindeki kepçeyle bana vereceği çorba kasesini dolduran asker birden “ Fikret Abi hoş geldin” deyince çok şaşırdım. Beni burada kim tanıyabilirdi ki ? Kepini çıkardı, dikkatle baktım, uzun yıllar Zihinsel Özürlüler Federasyonu’nda birlikte görev yaptığım kadim dostum Hamdi ATAY’ın yeğeni Y. Petrol Mühendisi Hasan ATAY’dı. Kısa dönem askerlik yapıyormuş. Bu karşılaşma benim için güzel bir sürpriz olmuştu.

 

Tekrar yürümeye başladık. Bizim Aziz Albay, “Ben yoldan değil, yamaçtan, kestirme tırmanacağım zirveye” dedi. Yapma, gel bizimle dedik. Çünkü, yamaç parçalanmış keskin volkanik taşlarla doluydu, her biri jilet gibiydi. 04.00 sularında zirveye ulaşıp Aziz Albayı bulduğumda elleri, kolları kan içindeydi. Zorla ambulansa götürdüm yaraları sarıldı, dikişler atıldı.

 

Anıtın bulunduğu tören alanında mahşeri bir kalabalık vardı. Eskişehir Anadolu Üniversitesi orkestrası marşlar ve ezgiler sunarken arada, burada yaşanan tarihi anlatan konuşmalar yapılıyordu. 05.30’da top atışlarıyla askerlerimizin temsili taarruzu başladı. Sat 08.00’e kadar duygulu ve heyecanlı anlar yaşadık. Sonra Afyonkarahisar Orduevı’ne indik.

 

Nereden bilebilirdim ki ambulansları, doktorları, personeli ve tıbbi donanımıyla damadım (E) Tabip Albay Prof. Dr. Necat İMİRZALIOĞLU’nun ekibiyle orada olduğunu ? Necat o sırada Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Rektör Yardımcısıydı. O kalabalıkta karşılaşmamıştık ama bu da benim için ikinci bir sürpriz olmuştu.

 

Mustafa Kemal Paşa’nın duası kabul olmuş, büyük taarruzla başlayan ve 9 Eylül’de İzmir’in kurtuluşuyla taçlanan büyük zafer şanlı tarihimizde hak ettiği onurlu yerini almıştı. 30 Ağustos Zafer Bayramımızın yüzüncü yılını kutlamamıza bir hafta varken bu kahramanlık destanını yazan yüce milletimizin, yaşanan her zorluk ve sorunu yine aşacağına inanıyor, başta büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.

 

Fikret GÖKÇE

Kıbrıs Gazisi-Mak.Müh.

cba3f7b3 2983 4a86 b92b 9c08050e71e0

 

* Ekteki görselde Büyük Taarruzdan önce Yunan istihbaratını yanıltmak için düzenlenen birlikler arasında oynanan futbol maçı öncesi takımların görüntüsü yer alıyor. Maç 0-0 sonuçlanmıştı. (Foto : İnönü Vakfı)

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlhan Palut: “Tüm sorumluluğum Rizespor’u ligde en başarılı yerde bitirtmek”

Spor Yayın: 04.05.2024 04:48
İhlas Haber Ajansı
İlhan Palut: “Tüm sorumluluğum Rizespor’u ligde en başarılı yerde bitirtmek”

Çaykur Rizespor’un teknik direktörü İlhan Palut, “Tüm sorumluluğum Rizespor’u ligde en başarılı yerde bitirtmek” dedi.

Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında yarın deplasmanda Beşiktaş ile karşılaşacak Çaykur Rizespor’da Teknik Direktör İlhan Palut, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Gerekli transferlerle ve takımdaki oyuncularla bu sezona başlayarak kemik bir kadro yapılanması oluşturmaya çalıştıklarını ifade eden Palut, “Bir alt ligden çıkarken bu takıma 25 transfer yaparak takımı değiştirelim. Yeni bir takım kuralım stratejisi ile yola asla çıkmadık. Var olan oyuncularımızın bir kısmı ile yola devam ettik. Amacımız gençlerden oluşan ve gelecekte de kemik bir kadro oluşturmaktı. Bunu sürdürülebilir hale getirmek istedik. Bunun belli başlı riskleri vardı. Dönem dönem çok güzel periyotlar yaşadık, dönem dönem istemediğimiz sonuçlar oldu. Rizespor takımı her sezon yapboz gibi yeni kadro oluşumundan daha istikrarlı bir yapıya gitmekti amacımız. Bugün itibariyle daha iyi olabilirdik ama kabul edilebilir bir sezon geçiriyoruz. Hala en iyisi için savaşmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

“Ankaragücü maçını kazanmalıydık”

Beşiktaş maçının kendileri için zor geçeceğini belirten İlhan Palut, “İki hafta önce daha avantajlı bir durumdaydık. Bugün son 4 maç var. Bir adım dezavantajlı duruma düştük. Bundan iki hafta sonra ne hale geleceğini bilemeyiz. Herkes puan olarak çok yakın durumda. Ankaragücü maçını kazanmalıydık. Bizim için iki puan çok önemliydi. Yeni duruma konsantre olacağız. Geri kalan maçlarda hata yapma olasılığımız az. Beşiktaş maçı da bunlardan bir tanesi. Doğal olarak zor bir maç oynayacağız. Beşiktaş’ın tekrar üzerinde bulunan negatif havayı dağıtmak adına reaksiyon gösterecek. Biz de her zaman ki gibi futbol oynamaya çalışacağız. Oradan güzel bir sonuçla ayrılmak isteyeceğiz. Kendi kredimizi biraz tükettik” ifadelerini kullandı.

“Tüm sorumluluğum Rizespor’u ligde en başarılı yerde bitirtmek”

Rizespor ile ligi en iyi yerde bitirmek istediklerini söyleyen Palut, “Beşiktaş ile bir maçımız var. Ona hazırlanıyoruz. Sadece Rizespor’un Beşiktaş deplasmanında en başarılı nasıl olunur günün konusu bu. Bu iş yükseldikçe zor. Baskı arttıkça daha da zor. Hiçbir göreve talip değilim. Ben talip olmam. En zor görev hangisi ise ben ona hazırım. Beni acaba şurası ister mi gibi bir telaşım yok. Bugün Rize’de üretebiliyorum. Bugün tüm konsantremle Rizespor’u yönetiyorum. Tüm sorumluluğum Rizespor’u ligde en başarılı yerde bitirtmek” dedi.