Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
17 Ekim, 2024 04:07 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

Meşhur ’Ordu tostu’ lezzetini bu ekmekten alıyor

Ordu’nun fındıktan sonraki simgesi haline gelen tost ekmeği, 5 saatte hazırlanıyor, fırında ise odun ve fındık kabuğu ateşi kullanılıyor.
Yapımı, 1958’li yıllara kadar uzanan Ordu Tostu için, Ordu’da yaşayanlar kadar farklı illerden ve yurt dışından gelen vatandaşlar tarafından da seviliyor. Ordu Büyükşehir Belediyesi, 1958 yılında Kemal ve Zeki Yamaner tarafından yapılmaya başlanan Ordu tostu için bir süre önce ‘Coğrafi İşaret ve Geleneksel Ürün’ başlığıyla Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Türk Patent ve Marka Kurumuna başvurdu. Kurum, yaptığı değerlendirmeler sonucu Ordu tostunu coğrafi işaret olarak tescilledi. Coğrafi işaretle kentin marka değerlerinden biri haline gelen ve adını daha da duyuran Ordu tostu, il dışından da talep almaya başladı.
1,5 kilogram olarak satışa sunuluyor
Tostun içerisinde kullanılan ezme sucuk ve kaşar peyniri kadar ekmeği de önem arz ediyor. hamurunda maya, su ve tuz bulunan, katkı maddesi olmadan 5 saatte hazırlanan ekmek, odun ve fındık kabuğundan hazırlanan fırında yaklaşık 2 saatte pişiriliyor. Hamuru 2 kilo 250 gram olarak yapımına başlanan ekmek, pişirildikten ve kenarları alındıktan sonra 1,5 kilogram olarak satışa sunuluyor.
“Yapım aşaması 5 saat sürüyor, işçiliği diğer ekmeklere göre farklı”
Yaklaşık 20 yıldır Ordu tostu ekmeği üretimi yapan fırının işletmecisi Zafer Koç, “Ekmeği Türkiye’ye ve dünyaya tanıtmaya çalışıyoruz. Bu ekmeğin farkı, odun ateşinde ve fındık kabuğu ateşi ile pişiyor. İçerisinde un, su, tuz ve maya haricinde başka bir madde girmiyor. Fermantasyonu, ustalığı, işlenmesi, bekleme süresi ve lezzeti diğer ekmeklere göre daha farklı. Bu ekmeğin hamur halinden fırında çıkması yani yapım aşaması 5 saati buluyor. Ağır gramajlı bir ekmek olduğu için bekleme süresi ve dinlendirme süresi farklı. Fırında da yaklaşık 2 saatte piştiği için içerisinde nem ve su da kalmıyor, böylece sağlıklı oluyor. Yapımı ve ustalığı zor, biraz meşakkatli bir iş. Bu ekmeğin tarihi 1960’lı yıllara kadar uzanıyor” dedi.
“Ekmek, farklı iller ve yurt dışından da talep görüyor”
Ekmeği kargo ile farklı illere gönderdiklerini ancak kente gelen turist ve gurbetçilerin de satın aldığını aktaran Koç, “İyi bir tost ekmeğinin iç kısmı sıkı ve gözeneksiz olmalı ki içerisine konulan malzemeler dışarıya akmamalı, bunun yanı sıra iyi pişirilmiş olmalı” ifadelerine yer verdi.
“Uzun süre saklıyoruz”
Ufuk Kaya isimli müşteri, ekmeğin lezzetinin güzel olduğunu belirterek, “Ben şehir merkezinde yaşıyorum ancak bu ekmeği almak için özellikle fırına geliyorum. Çok uzun süre muhafaza edebiliyoruz, kendi poşetinde buzdolabında saklıyoruz, tadı güzel, çocuklar da seviyor” şeklinde konuştu.
“Tostun özelliği ekmek ve ezme sucuk”
Coğrafi İşaret Belgesi ile tescillenen Ordu tostunu 50 yılı aşkın süredir yapan Engin Atabeyoğlu, “Ordu Tostu ilimize özel Coğrafi İşaret Belgeli, benim tostum ise tescilli. Bu tostun ekmeği özel, Türkiye’de bir tek Ordu’da çıkartılıyor. Sucuğu ezme olarak kullanılıyor, kaşar peyniri Sivas’tan taze olarak geliyor” diye konuştu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
21 Kasım, 2025 16:45 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 1dk
Yorum: 0

Asırlık kilim geleneğinde genç ustalar yetişiyor

Samsun’un Vezirköprü ilçesi Sarıdibek Mahallesi’nde 2019 yılında coğrafik işaret alarak tescillenen Tahtaköprü kilimi, usta öğretici Sümeyye Naçar’ın öncülüğünde tekrar canlanıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığından kısa müddet evvel "Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı" kartını alan Naçar, 12 öğrencisine klâsik kilim dokumacılığını öğreterek kültürün yeni kuşaklara aktarılmasını sağlıyor. 42 yaşındaki usta öğretici Sümeyye Naçar, mesleğin aileden gelen bir gelenek olduğunu belirterek, "Bu iş doğuştan beri var. Annemden gördüm, annemin geçim kaynağıydı. Tahtaköprü’de başladım, artık Sarıdibek’te devam ettiriyorum. Bildiğimiz bu dokumacılık 200 yıla dayanıyor" dedi.
Kilim imal sürecini anlatan Naçar, "Koyundan kırptığımız yünü temizleyip ip haline getiriyoruz. Çıkrıkla bükme yapıp çözgüye hazırladıktan sonra dokumaya başlıyoruz. İplerimiz ve desenlerimiz sıralı gider" diye konuştu.
Ürünlerde kullanılan klâsik motiflerin "fare dişi", "sızı", "çobanıliğmez" ve "göbek bağı" olduğunu tabir eden Naçar, büyük ebatlı kilimlerin gün içinde lakin 10 santimetre dokunabildiğini, bir kilimin yaklaşık bir ayda tamamlandığını söyledi.
Dokumacılığın büyük emek istediğini vurgulayan Naçar, "Dokumacılık sabır demek, emek demek, kültüre sahip çıkmak demek" diyerek kursların büyük kısmını kendi imkânlarıyla sürdürdüklerini, Vezirköprü Kaymakamı Özgür Kaya’nın da çalışmalara takviye olduğunu belirtti.
Atölyede çalışan 19 yaşındaki bir genç kız, 6 aydır dokuma yaptığını söyleyerek köylerdeki gençlere daha fazla dayanak verilmesi gerektiğini söz etti.
Bir öteki çalışan ise dokuma kültürünü yaşatmak için uğraş gösterdiklerini, yetkililerin de bu kültüre sahip çıkmasını istedi.

Bizi sosyal medyadan takip edin